29 entry daha
  • müthiş bir yeteneği, müthiş bir yalnızlığı ve bir adamın müziğiyle hapsolduğu "dünyası" için aşktan bile vazgeçişini anlatan enfes tornatore filmi. ait ol(ama)mayı çok güzel anlatan, defalarca izlenip de bıktırmayan bir filmdir gözümde... müzikleri * ve tim roth'un performansı unutulmazdır. ayar ve sigara sahnesi, fırtınada piyanistiyle dönüp duran piyano sahnelerine mim konmalıdır.

    kişinin var olduğu yer, kişinin gerçek dünyası olur; ayakları yere basmasa bile kendi dünyasında, yabancılık çekeceği ve bir türlü ait olamayacağı yer "diğerlerinin" yanıdır, oraya gitmez bir türlü ayakları. dünyasının sınırı, kendi çevresidir. ama sınırsızsa kendi dünyan, diğer dünyada kaybolup da n'apacaksın ki?

    yeteneğine hapsolmuş 1900 *, filmde bu çıkmazı şu sözleriyle anlatır:

    "beni durduran gördüklerim değildi max, beni durduran görmediklerimdi. bunu anlayabiliyor musun? görmediklerim. bu koca şehirde sondan başka her şey vardı, ama bir sonu yoktu. görmediğim şeyse, bütün her şeyin nerde son bulduğuydu. dünyanın sonu."

    "piyanoyu ele alalım. tuşlar başlar... tuşlar biter... bilirsin ki onlardan seksen sekiz tane vardır, hiçbiri sana farklı bir şey söylemez.
    onlar sınırsız değildir. sınırsız olan sensindir. ve bu seksen sekiz tuş üzerinde yapabildiğin müzik sınırsızdır. ben bundan hoşlanıyorum. bununla yaşayabilirim."

    "kara... kara benim için fazla büyük bir gemi. çok güzel bir kadın. çok uzun bir yolculuk. çok yoğun bir parfüm. onun müziğini nasıl yapacağımı bilmiyorum. bu gemiden ayrılamam ben. en iyisi yaşamıma burda nokta koymak."

    "bütün bu dünya nerede biteceğini bilmeden üstüne yükleniyor. nerede sona erebileceğini bile bilmiyorsun. yalnızca bunu düşünerek parçalanacağından hiç korkmadın mı?" *
59 entry daha
hesabın var mı? giriş yap