26 entry daha
  • az önce galasından döndüğüm film. tüm ekip oradaydı, tobin bell’le konuştum haberler kötü. sözlükçüler akıllı olsunlar dedi, bir siki de beğensinler, hesaplarının değerini bilsinler alırım ifadelerini dedi, benden söylemesi. şaka bir yana filmin sıkı bir takipçisi olarak izledim ve yorumlarım şöyle. let the entry begin!

    --- spoiler ---

    öncelikle bu film olmuş. batmak üzere olan seriyi tutup kolundan suyun yüzeyine çıkarıyor, rahat bir nefes aldırıyor. son iki filmin aldığı negatif eleştirilerden bunalmış olacak ki ekip buna daha fazla emek ve zeka koyma gereği duymuş. bu filmde fark yaratan ne peki, neyi daha iyi? bir kere testereyi testere yapan jigsaw ve onun felsefesi. neydi o felsefe? hayatın değerini bilmeyenler yaşamayı hak etmiyor. ilk filmden bu yana tartışıyoruz ve diyoruz ki testereyi diğer suç ve gerilim filmlerinden ayıran ve onların önünde bir yere koyan en önemli elementi bu felsefenin güzel işlenmesi. fakat son iki filmdir bu mesaj kabak tadı vermeye başlamıştı. alakasız insanları teste koymalar, kolpa polislere tuzak kurup durmalar derken vaktimizi ve kendi kredisini boşa harcadı. benim bu filmden beklediğim başka daha büyük bir şey vardı ve bu kez onu yapmışlar.
    jigsaw’un hayatın değerini bilin felsefesini amerikan sağlık sektörünün çarpıklığıyla, kurnazlığıyla ve akıl almaz açgözlülüğüyle harmanlayıp ortaya müthiş bir toplum eleştirisi getirmişler. bunu nasıl yapmışlar? öncelikle bu filmde kurbanlar bir sigorta şirketi çalışanları. esas teste tabi tutulan abimiz de bu şirketin müdürü. yani burada gazeteci, polis, tecavüzcü, emlak satıcısı gibi önemli fakat çok büyük sükse yapmayan denekler değil daha büyük bir planın parçası kişiler hedef alınıyor. burada ‘ben insanları öldürmüyorum, onlara hayatlarının değerini anlamaları için bir şans veriyorum’ diyen jigsaw ‘kimin ölüp kimin yaşayacağına karar veren sağlık sektörü’ lideri ile karşı karşıya getiriliyor. müthiş bir çatışma. işte diğer filmlerde eksik olan buydu, bir çatışmadan yola çıkıp daha geniş bir mesaj verme kabiliyeti. bunu çoğu kişi tarafından saf şiddet olarak görülen testlerde tek tek tecrübe ediyoruz ve son teste gelindiğinde görüyoruz ki jigsaw tüm seri boyunca bu filmi beklemiş. hatta tüm seri boyunca yüzünü gizlemek için kullandığı maskeyi de atmış. ilk film dahil kurulan en zekice tuzak bu filmde diyebilirim. neden peki? makinelerin malzemesi mi daha iyi, daha mı şekil, hayır. sadece vermek istenen mesajla birebir örtüşen testler her biri. sağlık sektörünün başındaki adamı bu testlere sokarak önce onu sonra biz seyircileri empati kurmaya zorluyor. çünkü son teste gelindiğinde adam kimin yaşayıp kimin öleceğine karar veren bir kişi olmaktan çıkıp kendi hayatı başkasının ellerinde olursa ne hisseder onu görüyor. burada jigsaw bu kararı kasıtlı olarak bir aileye bırakıyor. ana oğul ikilisi bu noktada belli ki toplumun en küçük öğesi aileyi temsil ediyor ve sağlık sektörünün bu acımasız, sinsi planlarının son bulup bulmayacağının bize yani halka bağlı olduğu mesajını veriyor. ‘yaşa ya da öl, seçimini yap!’.
    ‘kimin ölüp kimin ölmemesi gerektiğini kendi yarattığın bir formül sayesinde belirleyebileceğini sanıyorsun. ama bilmiyorsun ki ölüme yaklaşan bir insanın göstereceği yaşama azmi bütün her şeyi değiştirebilir’ diyor jigsaw ve sağlık sektörüne ve de dolayısıyla onu besleyen politikaya sağlam bir tokat çakıyor. sözlükte de uzun uzun tartışılan bir konu bu ve özellikle amerikada son dönemde tartışmalar tavan yapmış vaziyette. haa bu noktada denilebilir ki kim sallar testerenin vereceği mesajı, hele konu bu kadar büyük ve tartışma bu kadar ciddiyken. o konuya tekrar girmek yersiz, saatlerce tartışılır, sayfalarca yazılabilir. benim için önemli olan bir gerilim filminin bu mesajı bu kadar net ve anlaşılır bir şekilde, çok da sırıtmadan verebilmesi. bu film gibi bu konuyu ele alıp bu kadar güzel aktaran başka bir film izlemedim şahsen. michael moore belgesel yaptı, bunun üzerine komedi vs. bir sürü muhabbet döndü ama korku türünde örnek yok, bu yüzden takdir edilmeli bu cesaretli duruş. çünkü korku türü genelde apolitik, karakter derinliği veya toplum eleştirisi getirmekten kaçınılan çerez bir tür olarak görülmüştür çoğu kişi tarafından. testere serisi bu açıdan bir tabuyu yıkmayı amaçlamaktadır ve gayet de başarılıdır.
    bunun dışında testere cephesinde yeni bir şey yok. yine aynı şaşırtmaca oyunları, karizmatik ölümler, polisiye entrikaları vs. hoffman denilen adama bir zoom yapılmış biraz, tarihe geri dönüşler var. ki sevmiyorum ben hoffman’ı, çakma jigsaw. baston yutmuş gibi yürümesi, her geçen bölüm şişmesi de cabası. çakma makma dedim ama 7. filmde o birilerine fena çakacak gibi bir his de mevcut bünyede, öyle ki filmin finalinde ‘sen teste tutulmayacak mısın sandın’ yiğidim diyerek bir şok daha yaşatmış oldu jigsaw. ve anladık ki yaşayan her canlı bir gün teste tabi tutulacak.

    --- spoiler ---
41 entry daha
hesabın var mı? giriş yap