• aradım mamafih bulamadım. bu saate kadar nasıl yazılmamış hayret. vay anam vay neler dönmüş serhat yaa. ne diyem mahmut mu diyem. (benden bir yıl klişe beklemeyin) valla bir saat boyunca sözlüğün altını üstüne getirdim ama muadili bir konu bulamadım. ulan on yıl boyunca, onbinlerce erkek şurada milyonlarca yazı yazdı da bir tanesinin de mi başına gelmedi bu hadise? hepiniz mi jude law sınız? herkesin mi özgüveni paçalarından akar arkadaş? (bak şimdi de kelevelelis olduk iyi mi) ızdırapların en büyüğüdür, kabir azabından beterdir ilik gibi bir hatunla kamuya açık alanlarda yürümek. kendin ve yanındaki hatun dışında bütün dünyevi hadiseler ile ilgili senaryolar yazarsın. iş öyle bir raddeye gelir ki, yanındaki kız çocuğunun dediğini duymaz, varlığını inkar edersin.

    yapmışım kendimden on santim uzun sarışın bir hatunu el ele gidiyoruz ama bu tehlike anında çevrilen el ele kol değil yani. bildiğin yunan heykeli gibi bir hatunun yanında halit akçatepe gibi takılıyorum. kafamı sikeyim kendimize de öyle bir rota belirlemişiz ki: sakarya caddesi-gima-2. tüp geçit çiçekçileri-güvenpark-dolmuş durağı istikametinde seyitriyoruz öyle. zaten kızı zar zor sevgili olarak istihdam ettiğimiz için kıyafetlerine de karışamıyoruz çağdaş bir bireyiz hesabına. sen kaşık düşmanı da giy straplessi, giy yakası kürklü beyaz gocuğu, giy boyum kadar bacaklarına götüne kazak bağlamaksızın taytı, saçlar zaten ahenkle dans ediyor. makyaj falan o biçim. alır mı beni bir bunalım!

    amınakoyim biz yürüdükçe belediye ve halk otobüsleri duruyor, polis arabaları sirenlerini açmış, işyerleri yarım gün tatil olmuş, esnaf kepenklerini kapatıyor, yağız angara delikanlıları 'dknm sen bizim her şeyimizsin' tişörtlerini giymiş, halk galeyan halinde en ufak bir kıvılcamda sosyal patlama olacak gibi, çevik kuvvet bize eskortluk yapıyor, panzerler acil duruma geçmiş, çocuklar baba baba diye ağlıyor. bir nümayiş bir nümayiş sormayın. aylardan şubat ama allah sizi inandırsın ismail türüt gibi boncuk boncuk ter atıyorum. tek derdim hatunu dolmuşa kazasız belasız bindirip güvenparkın ortasında zafer sigaramı yakmak. o başarıyı halkım ile kutlamak ama bitmiyor o yol bir türlü.

    bu kız milleti ile zaten dur kalk yapmadan da yürüyemezsin ki. kızım her vitrinin önünde durmak zorunda değilsin, her çiçeğe yapışmak zorunda değilsin, kazı kazan çekmesen de olur. artık millet senin güzelliğinden bağımsız olarak benim olayımı sorgulamaya başladı. o değil kulağıma da geliyor: ''olm kesin zengin piçidir. tipe bak hele bizim gibi aç olsa bununla ne işi olur'', ''kolpacı kesin pavyonda garsondur. hatunu gezdiriyordur'', ''demek malzeme sağlam herifte abicim'' falan diye. diyemiyorsun da kıza hadi bir an önce bin dolmuşuna siktir git yoksa ikimizi dağa kaldırıp ilk beni sikecekler diye.

    böyle böyle dolmuş durağına geldik. ama yolun bu etabı diğerlerinin en beteri. akşam yoğun servisini atmış, elinde çay ile yoldan geçenlere halvet olmak için fırsat kolluyan son sıradaki onlarca dolmuşçunun önünden geçme etabı. (yazarken ter bastı) o etap, o yol:

    hatunun dolmuşuna giden, ömrümün en uzun,
    ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk,
    ömrümün en ihtiyar yolunu yürüyordum.
    çünkü sonunda maymun oluyordum, 3,5 atıyorum sonunda...

    neyse ki adamlar kalender çıktı da: ''helal olsun lan sıpaya demek ki sağlam pompalıyor'' yorumu ile atlatıp, olmuşa bindirdim. tabi dolmuşun hareket etmesini bekleyen lastik montlu erkek tribini yapmayı da, yani 'eve gidince ara' demeyi de ihmal etmedim. magürus gozden kayboldukça üzerimden yük iniyordu, o gittikçe terim soğumaya başlıyordu...

    o gittikçe tek başına olma özgürlüğünün, alnı kıllı hatunlarla gezmenin ne demek olduğunu anlıyordum.

    tebrikleri kabul ede ede evime gittim. eve gidince çaldırmadı. ertesi gün terk etti. neymiş: onunla hiç konuşmuyormuşum. diyemedik: kızım etrafı kollamaktan seni duyduğumuz, gördüğümüz mü vardı diye.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap