114 entry daha
  • bu sabah okumaya başladığım ve bir solukta bitirdiğim, william golding'in insanı feci şekilde geren eseri... çok ufak yaşlarda okuduğum, stephen king'in medyum'undan beri bu kadar gerildiğimi hatırlamıyorum. hoş medyum zaten bir korku romanıydı ve amacı buydu. dolayısıyla uzun süre etkisinde kalınmıyordu. lord of the flies ise; hiçbir şekilde korkutmaya çalışmayan, insan doğasını (çocuk da olsa...) sakin sakin bütün çıplaklığıyla anlatan ve işte tam da bu yüzden geren bir kitap.

    okuyan neredeyse herkesin bu denli dehşete düşmesinin sebebi sanırım bu kitapta yaşananlar gerçek olsa, gidişatın aynen böyle olma ihtimalinin yüksekliğinin farkedilmesidir. yani zombilerle ilgili bir kitap okuduğumuzda, (eser iyi yazılmışsa...) o an için korkabiliriz. ama kitap bitip de yemek için sofraya oturduğumuzda zombi diye bir şey olmadığını ve hayatımız boyunca zombiler tarafından kovalanmayacağımızı biliriz. oysa ki kitap bitti ve ben mutfağa su almaya gittiğimde "ulan şimdi bir uçak dolusu çocuk ıssız bir adaya düşse allah bilir birbirlerine neler yaparlar?" diye soruyordum. bir süre sonra, aynı piggy'nin simon'ı öldürdüklerini inkar etmeye çalışması gibi siz de kitaptaki gerçekliği inkar etmeye çalışıyorsunuz. "yok ama o kadar da değil. çocuklar böyle şeyler yapmaz..." demeye yelteniyorsunuz. sonra aynı o kitabın usul ama korkutucu anlatımındaki gibi "insan doğası" gerçeğinin bir kez daha farkına varıyorsunuz. çok basit, yalın... ve bu yüzden de bu kadar rahatsız edici...

    öte yandan kitaptaki ralph karakteriyle ilgili yapılan olumlu yorumlara katılamayacağım. ralph'ı hakkıyla incelemek için; gücü kaybetmeden, "öteki" olmadan, hayatıyla ilgili tehditleri hissetmeye başlamadan önce piggy'ye davranışlarını incelemek gerekiyor. mutlak lider ralph, piggy'yi tamamen yok sayıyordu. daha sonra jack ile güç savaşı başlayınca piggy'yi ezmek ve zaaflarıyla dalga geçmek suretiyle ortamı yumuşatmak ralph'ın piggy karşısındaki tavrı oldu. ne zaman ki ralph otoritenin elinden alınmaya başlandığını hissetti, kendi tezlerini desteklemesi için ilk defa piggy'ye konuşma hakkı verdi. jack'in liderliği tescillenip yalnız kalınca içini piggy'ye açıp rahatladı (ki burda zavallı piggy'nin kaale alındığı için sevinmesi de çok hüzünlüdür...). yanında kimse kalmayınca ise tek dayanağı piggy oldu. dolayısıyla ralph karakteri en az jack kadar (gözümüze sokulmuyor ancak çok daha kaypakça yapıyor bu işi) hatta bence daha da fazla insanın bencilliğini ve yanındakileri kendi karanlık ihtirasları için kullanmasını simgeliyor.
279 entry daha
hesabın var mı? giriş yap