16 entry daha
  • filmde senaryonun işlenişinde problemler olduğunu düşünüyorum.

    hani bazı filmlerde dramatik çatışmayı uzatmak için, "bir türlü doğruyu dinleyememe" numarasına başvurulur ya. mesela, adamın birini sevgilisi başka bir kızla basıp (olmazsa olmazımız yanlış anlama) kendisini terk eder. olayın iç yüzünü bilen 3. bir kişi de vardır. bu 3. kişi kızla sohbet ederken olayın aslını açıklayacağı bir konuşmaya başlar. ama tam o anda bi şekilde susturulur, sözün devamını getiremez, kız gider, damdan kaz düşer bi şey olur ve böylece kızın gerçeği öğrenmesi bir sonraki dramatik ana ertelenir.

    işte bu "dinleyememe" muhabbetini ilk 40 dakika boyunca aşağı yukarı 10 kere yapıp sinire kestiren bir filmdir harvey. özellikle pooka kelimesinin anlamını bulmak için sözlüğü eline alan, p harfini açıp kelimeyi dahi bulduktan sonra, tam okuyacakken nedense saatine bakıp, "aa çok geç oldu, davete gidicem, neyse artık" diyip sözlüğü kapatan kadın beyaz bayrağı çekmemize yol açıyor.

    aslında harvey karakterinin gizemi, james stewart'ın nezihi oyunculuğu, filmin büyüğümüz olması derken olumlu bir önyargım vardı film öncesinde ama eve gelen hastane görevlisine gözlerini dike dike 10 saniyede aşık olup 20 saniye sonra flörte başlayan kızı da görünce filmi "koyu sinema anıları" başlığında ağırlamak kaçınılmaz oluyor.

    daha ölümcül senaryo hatalarına sahip olduğunu düşündüğüm bir diğer klasik için ise:

    (bkz: the night of the hunter)
24 entry daha
hesabın var mı? giriş yap