142 entry daha
  • --- spoylır ---

    öncelikle, bir uyarlama ve bir harry potter uyarlaması olarak, filmin serinin en iyi filmlerinden biri olduğunu belirtmek gerekir. son kitabın iki parça halinde
    aktarılmış olmasının altında ticari düşünceler yatsa da, böylesinin daha heyecan verici ve tatmin edici olduğunu çoğu harry potter hayranı da düşünüyor olsa gerek, zira sonuçta orasından burasından kırpılmış kısa bir film izlemektense (en azından bazı) sahnelerin paldır küldür geçilmeyip, yönetmenin aksiyonu ve duyguyu hikayeye iyice yedirdiği bir film karşımızdaki. neyse, yine de kitapla karşılaştırarak ve sahne sahne gidersek;

    * hermione'nin ailesinin hafızasını sildiği sahneyle, daha başlarken kendine hayran bırakıyor film bir kere. kitapta söz edilmesine rağmen hiç beklemiyordum; çok başarılı olmuş. ve fakat aynı şeyi harry ve dursley ailesi arasındaki sahne için söyleyemem. petunia teyzeyle lily potter'ın hikayesi 2. filmde - umarım - anlatılacak, ama dudley* ile harry'nin vedalaşması filme konabilirdi kanımca. çok da uzun bir sahne olmazdı hem. zaten dursley'ler figürandan beterdi nedense.

    * malfoy'ların malikanesindeki ilk sahne muhteşem. alan rickman, ralph fiennes ve jason isaacs'in içinde olduğu bir sahneden başka bir şey de beklenemezdi. üçü de döktürmüş yine.

    * "7 potter" sahnesi aksiyon olarak biraz abartı olsa da (gizlilik nizamnamesi olayı) güzel olmuş. özellikle harry ile voldemort'un asalarının tekrar birleşmesi* yine çok iyi. hedwig ile mad-eye moody'nin ölümleri ise bana biraz geçiştirilmiş gibi geldi. bill weasley "mad-eye's dead." dedikten sonra lupin üzgün bir suratla sandalyeye çöktü - bu kadar. böyle olmamalıydı. ikisi de önemsiz birer karakter de değil hani.

    * daha önce de yazmıştım; (bkz: #20909247) ama bir kez daha söylemeden olmaz: bill nighy müthiş. kısa rolüne rağmen resmen yaşayarak oynamış. konuşması, ron ışıkemer'i denediğinde yüzünde oluşan ifade, mimikleri... hepsi çok iyiydi.

    * bill nighy demişken, sihir bakanı'nın değiştiği/değişeceği filmde söz edilmiş bir şey miydi bilmiyorum, ama öyleyse kitapları okumayanlar için farklı bir bakan kafa karıştırıcı olmuştur.

    * düğün sahnesi biraz "gösterişsiz" olması dışında çok iyi olmuş. yani, 4. filmdeki* balo sahnesi kadar şaşaalı bir şey de beklemiyordum tabii de, bill ve fleur'ün ortada zıpladığı dans sahnesinden de farklı bir şeyler görmek hoş olurdu. öte yandan elphias doge ve aunt muriel diyaloğu epey başarılı.

    * kafedeki aksiyon sahnesi de, harry, ron ve hermione'nin paranoyakça caddelerde, sokaklarda dolaştığı sahneler de harika.

    * kreacher'ın hikayesi anlatılmadı, ama çok da önemli bir ayrıntı değildi kanımca. esas beklediğim lupin ile harry arasındaki kavgaydı, ama onu da çıkarmışlar. lupin hikayedeki en sevdiğim karakter, ama filmlerde ne yazık ki ön plana çıkmadı. ayrıca, lily'nin sirius'a mektubu yoktu - ki bu da çok üzücü. mektup olmasa bile bebek harry'nin fotoğrafını görebilseydik keşke. final filminde böyle dramatik sahnelerin atlanması hiç hoş olmadı.

    * filmde eşsiz hogwarts manzaralarından ilk kez mahrumduk, ama britanya'nın dağ, bayır manzaraları çok iyi kullanılmış kanımca. ıssızlık ve boşluğu epey başarılı bir şekilde yansıtmışlar.

    * iz'in ne olduğundan neredeyse hiç bahsedilmemiş; ki bu da bilmeyenler için kafa karıştırıcı olabilir. madalyonun takan insanı ele geçirmesi ise beklediğimden daha iyi anlatılmıştı. üzerinde biraz daha durulabilirdi tabii, ama yine de biraz dikkat eden biri ron'un kıskançlık nedeninin madalyon olduğunu anlayabilir.

    * bakanlık'taki sahneler harikulade. kılık değiştirmiş harry'nin dolores umbridge'e pis pis bakıp "yalan söylememelisiniz" dediği sahne, kovalamaca sahnesi, harry'nin büyüyle kendi afişinin olduğu kağıtları uçurup bakanlık çalışanlarını engellemesi... ayrıca sanat yönetimi de yine çok başarılı bu sahnelerde.

    * harry ile hermione arasındaki dans sahnesi, daniel radcliffe'in berbat dansı dışında çok da göze batmadı aslında. ama hemen sonraki sonraki romantik harry-hermione bakışmaları hiç mi hiç olmamış. "daha neler!" diye bağırasım geldi resmen.

    * godric's hollow'daki sahne, james potter ve lily potter heykellerini görmesek de çok güzel olmuş. mezarlık sahnesi bir nebze daha duygusal olabilirmiş, ama bu sade haliyle de yeterince dramatik kanımca. bathilda bagshot ve nagini sahneleri ise resmen tüyler ürpertici. o kadarını beklemiyodum, bayağı da güzel olmuş.

    * madalyonu yok etme sahnesi çok güzel. tabii "bu sahneyi alfonsocuğum** çekseydi nasıl olurdu?" diye düşünmedim değil - çok daha iyi de olurdu, orası kesin. ron gittikten sonra hermione'nin oturup üzülmesi, ağlaması da yeterince dramatik değildi; kitapta o duyguyu çok daha iyi vermişti j.k. rowling.

    * rhys ifans tipi ve mimikleriyle xenophilius lovegood karakterini de gayet başarıyla canlandırmış bence. animasyon sahnesi de epey iyiydi. sanırım david yates filmden önce epey tim burton ve guillermo del toro* izlemiş.

    * malfoy'ların köşkündeki sahneler ise bir nebze baştan savmaydı. üst katta hermione işkence görerken ron'un kapıldığı dehşet daha iyi yansıtılabilirdi. fakat bellatrix lestrange'ın hermione'ye işkence sahnesi (ki helena bonham carter ve emma watson'ın fikriymiş) müthiş. öte yandan, umarım peter pettigrew kitaptakinin aksine orada öylece ölmüyordur. çünkü aşırı basit bir sahne; wormtail pislik bir karakter olsa da öldüğü sahne hikayenin gidişatı açısından önemliydi.

    * dobby'ye ise diyecek bir şey bulamıyorum. ah be dobby...

    * ha bu arada, ilk filmde dobby'nin mezarını*, görünmezlik pelerinini ve yadigarlar'dan biri olan taşın olayını duyup görmedik, ama umarım kasten yapılmış bir şeydir bu.

    * dumbledore'un mezarı ise hakikaten söylendiği kadar varmış. o ne dandik mezar öyle arkadaş?!

    * filmin tam da voldemort mürver asa'yı alınca bitmesi ise yerinde bir karar bence.

    * filmi izlemeden önce imdb'de john williams'ın filmin müziklerini bestelemek istediğini söylediğini okumuştum. sonra da üzülmüştüm açıkçası, ama tanımasam da müzisyen alexandre desplat'ın müziklerini dinledikten sonra üzülmemin yersiz olduğunu fark ettim. şahane olmuş.

    velhasıl, burada sayılan o kadar ayrıntıya rağmen (ki bazıları şımarıkça bahsedilen ince ayrıntılardır), serinin harry potter and the prisoner of azkaban'den** sonraki en başarılı filmi olmuş bu film. ikinci filmi de merakla bekletiyor - aksiyon sahnelerinin çoğunun onda olacağı düşünülünce...

    düzelti: taş... nedense aklımda yanlış kalmış. alessa gillespie'ye teşekkürü bir borç bilirim.
    düzelti 2: nedense gizlilik de gizlilik diye tutturduğum sanılmıştır. öyle bir şey yok; zaten serinin beşinci filminde de* david yates amcamız iyice saçmalayıp harry'yi londra semalarında gezdirmişti. diyeceğim o ki zaten filmlerde buna neredeyse hiç dikkat edilmedi - lakin oradaki aksiyon da bariz abartılı be kardeşim.

    --- spoylır ---
69 entry daha
hesabın var mı? giriş yap