209 entry daha
  • yetişkinlere yer yer neşeli, yer yer hüzünlü bir tim burton masalı daha. ama bu sefer biraz farklı. biraz farklı dedik ama tim burton tarzı sıradışı varlıkların ve tasarımların olmadığını düşünmediniz herhalde? hayatı boyunca başından geçen fantastik olayları anlatmaktan zevk alan bir baba ve anlatılanların sadece babasının hayal gücü ve yalanları olduğunu düşünen kızgın bir oğul. filmin çoğunluğunda baba edward'ın hayat hikayesini seyrederiz. izleyici olarak biz bile edward'ın anlattığı öykülerin doğruluğundan zaman zaman şüphe ediyoruz ta ki filmin sonundaki mezarlık sahnesine kadar.

    ufak ufak notlar :

    şair norther'ın yaratıcılığı spectre kasabasında yaşamanın verdiği rahatlıkla körelmiş ve 12 senede ancak 3-5 anlamsız satır karalayabilmiştir. aşırı rahatlığın insan beynine yaramadığını çıkartabilir miyiz?

    sirk patronunun karl'ı işe alırken "istem dışı kölelik" ve "insafsız sözleşme" kavramlarını kullanarak gösterdiği dürüstlük takdire değerdir.

    ayrı bir makale konusu olabilecek "erkeğin tüm uğraşına karşılık kız tarafının tek yaptığının seçim yapmak olması" olayına değinilen bölüme geldik. erkek olmanın zorlukları gözler önüne serilir. edward'ın azmine hayran kalmamak mümkün değil. ilk görüşte aşık olduğu kıza erişebilmek için sirkte işe girer. aslanın ağzına kafasını sokar. yemek yemeden ve uyumadan günlerce çalışır. kurtadama dönüşen patronu tarafından parçalanma tehlikesi atlatır. bıçaklanır. vurulur. sirkte 3 yıl gece gündüz bedavaya çalıştıktan sonra kızın adını ve okuduğu yeri patrondan öğrenebilmiştir. gidip kızı bulan edward görür ki kız nişanlanmış bile. uğraşıp çabalayan, zeki, yakışıklı adamın yerine bir gerzeğin gelip hatunu götürmesi olayı burada da yaşanmıştır. ama allah'tan kızcağız edward'ın çabalarına değer vermiş ve nişanlısının moron olmasının da sebebiyle "sadece arkadaş kalalım" moduna girmemiştir. kız böylece dilimizden kurtulur.

    diğer yazarların da farkettiği gibi film gerçekten de forrest gump ile benzerlikler gösterir. edward da forrest gibi hayat öyküsünü anlatır. ortak noktalar; alabama'lı olmaları. hayata karşı çok iyi niyetli ve aşırı iyimser oluşları. amerikan futbolu ve diğer alanlardaki başarıları. gün gelip de vietnam'a gönderilmeleri şeklinde sayılabilir. ayrıca duygusal senfonik müzikleri unutmayalım.

    filmdeki son öykü bu sefer ölüm döşeğindeki babaya oğlundan geliyor. oğul o güne kadar kullanmadığı hayal gücünü harekete geçirmek zorunda kalır. bu babanın huzur içinde ölebilmesi için oğlundan son isteği.

    hayal gücünüzü zincirlemeyin, sınırlamayın ve asla hafife almayın.
405 entry daha
hesabın var mı? giriş yap