8 entry daha
  • tuhaf film. ama iyi anlamda tuhaf. izlenesi bir tuhaflık. sıradışı bile diyebiliriz hatta.

    --- dıdıııt spoylır ---
    svend kendi kasaplarını açmak için evini ipotek ettiriyor, demek ki kasap açmak öyle pahalı bir şey dedik önce.
    sonra müşterilerin dükkanın dışında sıra olmalarını filan garipsedik.
    bir ara kadın yarım kilo et aldı, bir dolar dedi adam ona da bir şaşırdık filan.

    bjarne'ın tekmelerine bayıldım. hakkaten tam yerindeydi hepsi, hani bazen benim de içimden insanlara böyle bir patlatmak geliyor çünkü, onunkiler de cuk diye oturdu, çok hoşuma gitti.
    hikayenin basit ama detayların ince oluşu güzeldi, "ula nasıl olsa absürt film yapıyoruz sallayalım elimizden geldiğince" genişliğinde değillermiş belli ki.

    bjarne ve kardeşinin hikayelerini, ikisinin de bu kadar "hayvan" odaklı hayatları olmasına rağmen tamamen ters bakış açılarını, zıtlıklarını çok sevdim.

    "ben hiç sevilmedim", "hep beni dövdüler" deyip duran insanın -bu gerçek olsa dahi- ne kadar çirkin olduğunu gördüm. bu gerçekten öldürme isteğinin tek sebebi miydi diye düşündüm. yoksa sadece sevilme, takdir edilme arzusuysa bu, neden durduramadı kendini, tina'yı bile harcadı kolayca?

    insan etini yer yemez tüm halkın müptela olmasına rağmen astrid'in yanında kaldığı yaşlı amcanın beğenmemesi güzeldi, gerçi "çünkü bana karımı hatırlattı" demesine gerek kalmamıştı biz anlamıştık zaten ama olsun.

    sonraa, eigil'in replikleri çok sevimliydi, basit ama gerçekçi geldi nedense.

    sürekli terleyen insan hakkaten iticiymiş yalnız. ya da adamın tipi zaten iki filmde de yeterince sinir bozucu olduğu için öyle gelmiş de olabilir bana.

    --- spoylırımızın sonu ---

    insanı yormayan ama fazla da hafif kaçmayan bir film olmuş. yani yeterince akıcı ama bomboş da değil.

    ha bu arada " +1 " . bu yüzden önce bu filmi sonra adams aebler'ı izlemek daha iyi olabilir gibi sanki. o çok şahane, şapşahane bir film zira.
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap