76 entry daha
  • uzun menzilli bağlantı aranıyor." gibi robotik ve duygusuz bir ifadenin, bu kadar yalnızlığımızı çağrıştırıp canımızı yakacağını düşünemezdik bu filmi izlemeden önce. filmde işlenen yalnızlık temasını, bu duygusuz cümleyi o robot kadın sesine defalarca söyleterek anlatmak çok yaratıcıydı. iletişim teknolojilerinin bu kadar ilerlediği bir çağda yalnızlık hiç bu kadar robotik olmamıştı. ve bütün bu teknolojik çılgınlığın orta yerinde yalnızlığı insana hiç bu kadar soğuk bir ifadeyle hatırlatılmamıştı. "aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor..." ile başlayan cümlenin hatırlattığı yalnızlığımızın ağırlığının bu filmdeki karşılığı:
    "uzun menzilli bağlantı aranıyor"
    "uzun menzilli bağlantı aranıyor"
    "uzun menzilli bağlantı aranıyor"
    film yalnızlık, şiketler karşısında insanların sıradanlığı, klon hakları, vahşi kapitalizm, kar için insan hayatının hiçe sayılışı gibi birçok şeyle ilgileniyor aslında. sade bir dille anlatılan hikaye sizi sıkmadan ve sizi zorlamadan anlatıveriyor söylemek istediklerini. bilimkurgu meraklısı olmadığım halde bu filmi çok sevdim. ama zaten filmde bir bilimkurgudan çok bir dram bana göre.
    film klonlar üzerine olduğu için klon hakları konusunda mutlaka bazı çıkarımlar yapılabilir. fakat ben bu filmin klon mevzusunu şirketler karşısındaki insanın sıradanlığını vurgulamak için kullandığı kanaatindeyim. yani hepimiz çalıştığımız şirketlerde bizden daha önce bizim işimizi yapanlardan ne kadar farklıyız? film sırasında sam ın klon oldğu farkedildiğinde hepimiz klonlara böyle davranılmamalı düşüncesindeydik. klon olduğu sürece bir sorun yok ah vah edersin biter gider. peki bizim klonlardan farkımız nedir? yaptığımız işi daha önce kimlerin yaptığını biliyor muuyuz? veya hakkaten zevk aldığımız şeylerle mi geçiriyoruz zamanımızı? yoksa sam in dokuz yüz küsür saatini neden yaptığını bilmediği bir maket için harcaması gibi bir bilinçle mi yaşıyoruz hayatımızı? bu ve bunun gibi sorular içindi bence klon teması ya da birincil anlamı buydu.
    son olarak bu gerty ile diyaloğundaki son cümlesi de bu durumu destekler gibiydi.
    gerty: yeniden yüklemem tamamlanır tamamlanmaz yeni sam ve ben programlanmış halimize döneceğiz.
    sam : gerty, biz programlanmadık. insanız. anladın mı?
    gerçektende programlanamaz mıyız? peki bu yaşadığımız 8-5 hayat bir programlama değilse nedir? ya da tüm eski sam ler kendilerinden bekleneni yapmadılar mı? hepsi görevlerini yerine getirip şirketleri için çalışıp, ölmediler mi? programlanma başka türlü nasıl olur ki? aslında programlandılar. ve programlandıkları gibi hayatlar yaşayıp şirketlerini kar ettirdikten sonra sözleşmenin sonunda öldüler. tıpkı bizim gibi. bizde kendi programlanmış hayatlarımızı yaşayıp, çalıştığımız şirketleri ya da kendimizi kara geçirip sornasında ölmeyecek miyiz? evet sonunda öleceğiz, ama önemli olan doğru yaşayabilecek miyiz? filmde bunun için bir umut var. sam dediği gibi insanın programlanamayacağını gösterip, sonunda kendini dünyaya fırlattı ve kendi kısır döngüsünü kırmış oldu. darısı bizim başımıza.
    son olarak sözleşmenin süresi ayda yalnızlık için çok uzun olsa da dünyada yaşamak için çok kısa bir zaman. aynı ömür gibi.
188 entry daha
hesabın var mı? giriş yap