the house of the spirits
-
filmi kitabı okumadan önce izleyerek hayatımı kaydırdım.
çocukluk yıllarımda izlediğim bu filmde özellikle winona ryder'ın işkence görüp hücrede tek başına ağladığı bir sahnede karanlıkların içinden yavaşça annesinin geldiği sahne, bugün bu halde olmama en önemli sebeplerden biridir.
bana kalırsa çok güçlü bir oyunculuk ve muhteşem bir film kadrosudur. sadece bir kez izlememe rağmen bugün hala hatırlıyorum ve jeremy irons'a karşı platonik, vincent gallo'ya karşı sapkın bir aşk besliyorum.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap