418 entry daha
  • öncelikle ilk sezondan beri bu kadar ağır ilerleyen bir dizi için bu bölüm çok sönük kalmış diyenleri gerçekten anlamıyorum. 24 dizisi gibi bir formatta ilerlemiyordu zaten bu ne aksiyon iştahı böyle.

    --- spoiler ---

    öncelikle bölümün girişindeki şu 'silah taşıma' üzerine geçen muhabbetlere bittim. senarist gerçekçi ve güzel detaylara parmak atmış. walter'ı ilk defa bu kadar çaresiz ve sabırsız gördüm. bar sekansında mike ile olan konuşmaları köşeye sıkışmışlığı hissini çok güzel veriyordu. ayrıca çok çok istediğim birşeydi senaristlere buradan teşekkürlerimi sunuyorum. gus'ın 1. bölümdeki boğaz kesme sahnesinden sonra mike'ın bu sezon diziye önemli bir karakter olarak dahil edildiğini düşünüyorum. barda gazete okurkenki düşünceli tavırları kafasının karışık olduğunu ve neler yapması gerektiğini planladığını anımsattı bana. bu adam kilit bir sahnede önemli bir hamle yapacak. demedi demeyin. bir de walter'ın gus'ı öldürmeye gittiği sahnede araba içerisinde gayet sabırsız ve endişeli tavırları o fötr şapkayı takarak "heisenberg" karakterine dönüşerek yokolmasını gayet sevdim. ileride bu durumu şizofrenik bir kişilik paradoksuna çevirmedikleri sürece tabi.

    gelelim pinkman'a. evet gale'ı öldürdükten sonra başına gelen 'yalnızlık ve sessizlikten kaçma' durumları çok iyiydi ama gereğinden fazlaca uzun tutulmuş gibi geldi. ama bu da onu bir nebze daha etkileyici yapar.

    gelelim hank'e. daha pek bir anlam bütününe bağlanmadığı için pek birşey söyleyemiyorum ama karısına öyle davranmaya devam ederse o aldığı minarelleri sikine taşağına sürmeye başlayacağına eminim. e tabi karısıda fizyoterapiste.

    --- spoiler ---

    haliyle iyi bir bölümdü. ileriki bölümler için iyi bir 'temel atma' bölümlerinden biriydi.
9296 entry daha
hesabın var mı? giriş yap