bilecik diye bir yerin aslında olmaması

• geçen senenin şubat aylarında kpss 2010 puanına göre ilk alımların yapılacağını açıklamışlardı. yaklaşık bir yıllık bir gecikmeyle ilk alımları dört gözle bekleyenlerden birisi olarak pek bir sevindiriktim o günlerde. kız arkadaşım kocaeli'ni yazacak, ben ise 4001 kodu ile ona en yakın olabileceğim illeri tercih edecektim. kozan'dan uzaklaşacaktım; ama hatuna yakın olacaktım. beynimi sikim.
  
  neyse tercihler bitti, atamaların sonuçları açıklandı. hatun kocaeli'ne atanırken ben de bilecik'e atandım. o günü hiç unutmam. bilecik'i kazanmıştım ve sırf kocaeli'ye yakın olduğu için yazmıştım. sonuçları ilk gördüğümde direkt olarak bir türkiye haritası bulup bilecik'in nerede olduğuna baktım. evet kocaeli'ye yakındı; fakat atamaların açıklandığı gün hatun kişisinden ayrılmıştık. şimdi siki tuttun oğlum diye diye, ayrıldığıma mı yanayım, bilecik'e atandığıma mı yanayım bilemedim.
  
  bilecik'e denizli'den gelecektim, bilet bulamadım. resmen otobüs firmaları dışlamıştı bilecik'i. eskişehir aktarmalı geldim lanet yere. yani olduğuna inanmayanlara şaşmıyorum. harbiden ben bile sorguluyorum bazen kendimi, şehri, insanları. bir de görevim gereği en ücra köşesine kadar yardıran bir insanım. bu ilin 1000 nüfusluk iki tane ilçesi var lan(yenipazar, inhisar). bildiğin ilçe. belediyelik yani. belde falan değil. bizim köyün bile 2200 nüfusu olduğunu biliyorum muhtarlık seçimlerinden. nasıl il olduğunu anlayamadığımız ilin, iki tane de nasıl ilçe olduğunu anlamadığım ilçesi var. şehri kapatsalar, bizi karentinaya alsalar, kimsenin haberi olmaz. biz bize ölür gideriz buralarda. atandığım günlerde millete nereye atandığımı anlatırken çektiğim çileyi bir hayal edin. keşke ölsek de kurtulsanız. biraz sevin lan bizi, biraz önemseyin. gıcık mısınız olum?
  
  özet geçeyim; bilecik'ten bildiriyorum: aslında biz yokuz.