97 entry daha
  • hayatımın en güzel dönemlerinden birini bana erasmus sayesinde yaşatmış şehir.

    erasmus ne olursa olsun iyi bir deneyimdir ve erasmus yapmışların çoğu hayatının en iyi dönemi olduğunu düşünür. ancak bu şehir gerçekten iyi, çok iyi.

    danca'da hyggelit diye bir sözcük var. yavaş, rahat, sakin anlamına geliyor. danimarka'da her şey biraz hyggelit'dir. iş hayatında amerikalılar gibi başarı obsesyonu yoktur. üniversiteyi dönemde 2 ders alıp haftada 1 gün okula gidip genelde evde okuma yaparak bitirmek mümkündür. sokakta insanların acelesi yoktur.

    danlar mutluluk endekslerinde birinciliği kimselere bırakmazlar. bisikletle giden güzelim kızların yüzlerinde hep sebepsiz bir gülüş vardır kopenhag'da, o gülümseme yayılır ve iyi bir ruh hali olur şehir için. şehrin büyük bölümü genç insanlardan oluşur. hayata dair pek kaygıları yoktur bu insanların zira ya aileden paraları vardır zaten, ya da devlet zaten minimum yaşam standartlarını karşılıyordur bu insanların.

    bu şehirde bir sürü şey güven ve suistimal etmeme üzerine kuruludur. yollarda bedava bisikletler vardır, alır kullanır herhangi bir yere geri bırakırsınız. her cuma gecesi bedava girip 3 saat bedava sınırsız bira içebileceğiniz club'ları vardır. bırak türkiye'yi herhangi bir avrupa şehrinde böyle bir uygulama olsa olsa suistimale uğrar ve bu club batar, ama kopenhag'da bu olmaz. christiania'dan ot almak serbesttir ama sokaklarda keş, tekinsiz insanlar görmezsiniz. bir yerde bir şey unutursanız ertesi gün o şey büyük ihtimal hala ordadır.

    erasmus'un klişe içmece kopmaca modundan sıyrılmak için bir sürü alternatif aktivite ile doludur kopenhag. christiania olsun, folketshuset olsun kendine özgü otonom alanları vardır. buralarda bedava konserler verilir, yemekler yapılır, arkadaşlar edinilir. christiania zaten başlı başına bir ülkedir. bu komün çocuklarını kendi eğitir, yaşam alanını kendi oluşturur. burda yaşayan akademisyenler vardır herkese açık ders verirler. haftanın her günü her zaman yapacak bir şeyler, tanışmaya değer insanlar vardır burda. bitişiğindeki göl kenarı magic mushroom tripleri veya ot kafası için idealdir.

    danimarka hükümeti her şeyin ekolojik ve doğal olmasına uğraşır. yiyeceklerden kaldıgınız bina'ya kadar her yerde bir çevre dostlugu vardır. zaten bir şehirde bu kadar yeşil alan olmasına inanamazsınız. göz zevki için şehrin ortasına inşa edilmiş bir sürü yapay göl ve kanal vardır. kışın bunlar donar paten yaparsınız. yazın kenarında güneşlenir kitap okursunuz.

    her şey bir kutlama bahanesidir danlar için. 1 mayıslarında bile faelledparka çıkıp bira içerek işçi haklarını kutlarlar. bizim 1 mayıslardan çok daha farklıdır. olay yoktur, polis yoktur, kutlama vardır. mezarlıklar bizimki gibi ıssız değillerdir. her mezarlık aynı zamanda insanların sık sık gittiği, hava aldığı, güneşlendiği, muhabbet edip sosyalleştiği bir yerdir. babasının mezarının kenarında arkadaşlarıyla bira içer dan. ölüm bile kutlanır.

    bir de festivaller var ki danimarka'nın güzel zamanları. distortion'da kopenhag sokakları koskoca bir parti alanına dönüşür. bir 90'lı yıllarda fransız'ın kendi evinde verdiği partilerden evrilen distortion 2011 yılında 200.000 kişinin katıldığı koskoca bir şehir festivaline dönüşmüş. onlarca sahne, yüzlerce dj ve müzisyen, yüzbinlerce insan, 5 gün boyunca şehrin koskoca sokaklarının ve alanlarının bu partiye ayrılmasıyla hayatlarındaki en güzel zamanlarını geçirirler. saat 10'da sokaklar kapanır ve clublara geçilir. bir de roskilde festival var ki danimarka'nın en güzel zamanları diyorlar ama ben orada olamayacağım malesef..

    dan kızları inanılmaz rahatlar. 5 gün önce distortionda şöyle bir sahne gördüm. bir parti çadırına girip dans edip arada hava almaya çıkıyorduk 3-4 kere tekrarladık bunu. ilk gördügümüzde kapıda kanka 2 erkek, aralarına bir kızı almış sırayla öpüşüyorlar ve hatta yiyişiyorlardı. bi nevi threesome, bi ona bi ona. biri öperken digeri boynunu yalıyor falan. bu adamları her dışarı çıkışımızda 4 farklı kızla aynı şeyi yaparken gördük ve kim bilir biz içerdeyken kaç tanesiyle daha yapmışlardır. kızlar inanılmaz güzel, rahat ve herkesin ortasında bunu yapmaktan hiç çekinmeyen tiplerdi. biz de danimarka kızlarını en iyi burda anladık. seksin iki taraf için de zevkli, güzel bir deneyim oldugunu, her türlü seksin içinde kötü bir şey barındıramayacağını bilen insanlar bunlar. bizdeki gibi başlarında ahlak bekçileri olmadığı için de keyiflerince yaşıyorlar. bu da danimarya'yı türkiye'nin kezbanca zengin, güzellik olarak kurak topraklarından sonra bir cennet yapıyor.

    erasmusçular için esn kopenhag baya aktif. iskandinavyaya geziler oluyor sık sık. meseya senede 2 kez, bir sürü şehirden gelen 2500 öğrencinin katıldığı sea battle oluyor. 2 gün 2 gece boyunca bir cruise gemisinde 2500 öğrencinin parti yaptığını düşünün.. arada da 2 tane şehir geziyorsunuz (bana stockholm talinn arası denk gelmişti).

    bu şehrin bir başka avantajı kuzeye de güneye de güzel mesafelerde olması. yarım saatte malmö'ye geçebiliyorsunuz. trenle 3 saatte hamburg'a gidebiliyorsunuz. bu kadar gelmişken en kuzeye, muhteşem kuzey ışıklarına gitmek bile oldukça ucuz ve basit oluyor. esn'le gittiğimiz lapland (kuzey iskandinavya) gezisinde yapmadıgımız kış sporu, husky safari, raindeer safari vb ilginç aktivite kalmadı. ve en güzeli de 4 gece boyunca açık gökyüzünde kutup ışıklarını seyretmek.. insan hayatının bir döneminde lapland'a kesinlikle gitmeli.

    bu kadar 'mutluluğun' tek dezavantajı artık hayatı sorgulatması. çok büyük engeller olmadan, sorunlar yaşamadan büyümüş bir nesil yaşıyor mudur acaba dedirtmesi. ve tabii ki alışma riski. dönünce nasıl olacak hiç bilemiyorum. ama 1 dönem erasmus için daha ideal bir şehir olamazdı. ancak gelinecekse 20 saat gece modunda yaşamamak için bahar dönemi tercih edilmeli.
377 entry daha
hesabın var mı? giriş yap