354 entry daha
  • kendini aldatmaya, kandırmaya eşdeğer. ve başrolde ben...

    yokluğunda çok kitap okudum. bunların arasında emine s. beder'den yemek tarifleri kitabı da, ilk insanların can sıkısında neler yaptıklarını anlatan "ilk çağın modern insanının yalnızlığı, takıldıkları mekanlar" kitabını da. yemek tarifleri kitabını baştan sona okumama rağmen hiç yemek yapamadım. kitabı roman gibi okumamdan kaynaklandı sanırım. en nihayetinde yemek ve bulaşıkları sana kilitlemek vardı aklımda. bilmezsin ama zerre kadar anlamam yemekten. fakat çok güzel yemek yerim ben.

    hiç gelmeyecek seni beklerken çok kola ve gazoz içtim. içimde kola ve gazoz ağaçları oldu. hoş göbeğim şişmedi ancak içim asitli çözeltilerle doldu. içim bunlarla dolu olsa bile, ben aslında sen ile doluydum. fabrikasyon aşamamda bu şekilde şişelenmiştim.

    sen yokken, genç turkcell'den 1'i paralı, diğeri beleş sinema bileti kampanyasına girdim. ben ve yalnızlığımla sinemaya kurtlar vadisi ırak'ı izlemeye gittik. kimse ne tek olduğumu ne de vodafone'li olduğumu çakmadı. çünkü yalnızlığım beni gölgeledi. polat ve ekibinin god mode hilesi ile herke$i düdüklemesini hayranlıkla izledim. sinemadan çıkıp eve gelene dek filmin etkisinden kurtulamadım. polat alemdar'ın amerikalılara yaptığı gibi bakkala atar yaptım. mahallede top oynayan çocukların arasına dalıp racon kestim.

    bim'den ne zaman iki centro gofret alsam, ikisini de benim yemek zorunda kalmam çok üzdü beni. fakat onun da çözümünü buldum. artık bim'den iki gofret aldığımda, kızıl saçlı kasiyer kızın ve sıradaki müşterilerin "bu edeleli, dünya yakışıklısı çocuk acaba hangi güzel kız ile yiyecek" düşüncelerinden kurtuldum. her seferinde iki gofreti en büyük bim poşetine koyduruyorum. biliyorsun, iki gofret en büyük bim poşetini doldumuyor ama sana dair beklenti ve özlemimin küçük bir kısmı torbaya hepten sığabiliyor.

    arkadaşlar "bu salak hiç gelmeyecek birini bekliyor hala" diye kekliyorlar, köstekliyorlar beni. kızmıyorum onlara. haksız değiller. sen gelmedin ya, biraz sana kırgınım aslında. kırgınım diyorsam bu lafıma aldınma lütfen. ben seni, huyunu suyunu bilmesem bile sana kızamıyorum, kırılamıyorum. en kötü, bünyede ufak bir çatlak oluşuyor sana karşı.

    keşke gelseydin. beraber gülebilseydik. kitap okusaydık. sinemaya gitseydik. korsan film izleseydik. kasaptan kıyma çektirseydik. yolda kalmış arabaları birlikte ittirseydik. her yıl kemerburgaz'a gelen ufoların fotoğrafını çekip ufolara daş atsaydık. wipe out'a katılma başvurusu yapsaydık, ben asuman'a sarkma planları yaparken kafama oklavayı yeseydim. yaz ortasında ismimizin baş harflerinin olduğu ve üzerinde 2004 yazan boğazlı kazaklar giyseydik. şehirlerarası yollarda çocuk olmaktan vazgeçip muavinden su isteseydik. starbuck'ta lafa dalıp kahveleri buz gibi etseydik. kızılay'da, taksim'de refüjü atlayıp karşıya geçseydik. kampa gitmeyip öylesine kamp çantası hazırlasaydık. asla almaya dahi yeltenemeyeceğimiz yatlar, katlar hakkında boş boş konuşsaydık...

    sen gelmedin. ve biliyorum gelmeyeceksin. her şeye rağmen içimde bir parça seni beklemeye devam ediyor. hiç gelmeyeceğini bilerek...
1895 entry daha
hesabın var mı? giriş yap