129 entry daha
  • benim ağlama duvarım, sığındığım limanım, en büyük saplantılarımdan biridir wuthering heights. ezbere bildiğim replikleri vardır ralph fiennes'ın versiyonunda. aşk bu kitapta anlatılandır. dokunanı yakar, hatta sadece kendi hayatını değil etrafındakilerin hayatını da beraberinde yıkar, yok eder, mahveder. gerçekten dokunanı yakar...

    heatcliff'teki aşk ve tutku onu bir canavara dönüştüren ama asla kızamıyorum ona. ona olan çok büyük bir hayranlığım sonsuza dek sürecek bir saplantım var. o satırları ilk okuduğum günü, ralph fiennes'ı o ekranda ilk gördüğüm anı üzerinden 14 yıl geçmiş hala hatırlıyorum. emily'nin tasvir ettiği o aşkın beni nasıl etkilediğini, içine hapsettiğini...

    ''kendi katilimi affedebilirim ama seninkini asla! aman tanrım ben kendi katilime aşığım...''
    aşk ne tuhaf seni katledene aşık oluyorsun illa ki! ah be emily nereden biliyordun bütün bunları? ne yaşadın ne gördün de insan ruhunun en gizlisinde en kuytusunda bulunan o yabani, hırçın, tutkuyla örülü karanlığına ışık tuttun.

    kitabı defalarca okudum, ralph fiennes versiyonunu kaç kere seyrettiğime dair en ufak bir fikrim yok, tom hardy versiyonunu da geçenlerde seyrettim. ikisi de heatcliff olabilecek adamlarmış. seçim yapamıyorum aralarında. ama ilk göz ağrısı diye ralph fiennes'a belki bir puan fazla verebilirim.

    son sözüm sana emily, önünde saygıyla ve hayranlıkla eğildiğim kadın, bir gün umarım karşılaşırız lütfen bana anlat ne yaşadın da bunu yazabildin? ve sen nasıl bir kadınsın ki üzerinden yıllar geçmiş hemcinslerin senin yazdığında aşkı buluyorlar.
147 entry daha
hesabın var mı? giriş yap