379 entry daha
  • çekildiği yıl hiçbir oscar'a aday dahi olamamış, 100 milyon dolar harcanıp gişede bu paranın yarısını zor çıkartmış, yani ne seyirciden, ne eleştirmen/yazar ahalisinden geçememiş, ama o kadar da kötü olmayan film. bir çorba, bir karmaşa, bir "bir yere bağlanacak ama nereye beklentisi"... hepsi doğru, ama anafikir güzel, sevgi/barış/eşitlik işte aga, ne olsun...

    film, özetle, matrix gibi, v for vendetta gibi, wachovski'lerin (malum, biri kestirdi, biraderler diyemiyoruz artık) daha önce de anlattıkları gibi bir uyanış hikayesi, bir karma hikayesi, bir "herkes aslında birbirine bağlı" hikayesi, bir "koyun olmayın, cesur olun, başkaldırın" hikayesi...

    6 farklı hikayenin kiminde dini inanışına, kiminde toplumsal değerlere, kiminde gazeteci yavşaklığına, kiminde kapitalist düzene boyun eğmemeyi seçen insanlar anlatılıyor, ama aslında hepsi birbirinin aynı, 1800'lerde de 3000'lerde de, insanlar kendi yaşadıkları çağın ve toplumun kurallarına boyun eğmek zorunda yetiştiriliyor, itiraz etme seçeneğimiz dahi yok, cesaret edip "kral çıplak" diyebilenler sayesinde toplumlar bir üst seviyeye geçebilmişler aslında tarih boyunca...

    "gay aşk mevzusu fazlaca normalleştiriliyor" filan gibi eleştirileri okuyorum da; hacı, filmin senaryo yazarı, yönetmen, yapımcı kadrosu zaten başlıbaşına gay ve travesti/transeksüellerden oluşmaktayken, bu ortak çalışmanın neticesinden de başka bişey ortaya çıkması beklenmezdi tabi ki... o değil de, her halukarda bu filmde bir gay aşk olmalıydı, bir zenci hikayesi olmalıydı, inanç meselesine daha derin girilmeliydi, anlatılmaya çalışılan çerçeveyi mükemmel tamamlıyor bütün o hikayeler. insanların o değişmez sanılan dogmalarının, tabularının zaman içerisinde nasıl da anlamsızlaştığı, bana kalırsa çok da güzel anlatılmış...

    bir çağda tanrı ya da peygamber kabul edilen varlığın, bin yıl önce kendi toplumu içinde öne çıkma cesareti gösterebilen biri olması, zencilerin sadece köle olabileceğine, başka işe yaramayacağına körü körüne inanılan 1800'ler, petrolden başka her türlü enerji kaynağının küçümsendiği, doğalgazın işe yaramazlığının vurgulandığı siyasi açıklamalar, 1930'larda beste yapmak gibi doğal bir yeteneğin dahi elit kesimin kontrolü dışında olamayacağı düşüncesi gibi kimi detayları izlerken, insanlığın nasıl evrildiğine bir kez daha şahit oluyoruz. bu bağlamda da, günümüzde tabu kabul edilen düşünce ya da inançlarımızın çağlar sonra nasıl da anlamsızlaşabileceğini düşünmeye başlıyoruz.

    beğenmeyene lafım yok da, "anlamadım" diyenlere bir özet vermiş olalım böylelikle, sakalımız kızıl olsa alırdık teşekkürü, şükelayı da bir sakalım bile yok be sözlük... nerden geldik nerelere... özetle, izleyin bu filmi, tecrübe edin, atın hafızaya, gerekeni yapın...
274 entry daha
hesabın var mı? giriş yap