9 entry daha
  • buraya kadar olan bitende bir anlaşalım.

    - hadisçilik peygamberden 150 yıl sonra doğu iran'da ortaya çıkmış bir daldır. yani muhaddisler ilk koleksiyonlarını yayınladığında 4 sünni mezhep ve caferilik ameli konuların hepsini tartışmış ve belli bir mecraya oturtmuşlardı. yani kimsenin namazı, abdesti ebu davud'dan buhari'den öğrendiği yoktur.

    hadisçilerin en bilindik refleksi sıkışınca usül konusuna sapmalarıdır. daha önce defaatle yaşadığım bir durum. usül (yöntem) önemli elbette. bilim metodoloji olmaksızın var olamaz. peki nedir hadisçiliğin o çok savundukları usül? senet adı verilen bir aktarım silsilesinin bulunup bulunmadığının tettiki.

    bu oldukça öznel bir metoddur. sonuç olarak birilerinden duyulduğu iddia edilmiş sözlerden ibarettir. doğruluğunun kanıtı olarak aktaran kişilerin ahlakından başka da ortaya konulacak bir delil falan da yoktur. öyle ki hanefi, maliki, hanbeli, şafii ve caferi uzmanlar bu işleri tartışırken hiç birinin delil diye ortaya sürmediği metinler bunlardan aşağı yukarı yüzyıl sonra birden bire yerden bitmiştir. birbirinin boğazına sarılacak kadar şiddetli bir mücadele içindeki adamların tartışmalarında geçmeyen ifadeler hele de yazılı bir kaynağa dayanmadan öne sürülür de bunun adına bilim denirse ancak gülünebilir.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap