6 entry daha
  • irfan kurudirek'e ait karton külleri adlı kitaptan bir vuruş.

    ruhu can çekişen bir ölü gibi şimdi
    kırmızı.
    eski ve bıçaklı eli.

    bir dudağın 'git' deyişine yakışıyorsun en çok. tadı unutulan gerdan kokularında rüzgarlara küsmüş anımsattığın kadın ve bir kadın senin gölgende ışığı yakalıyor. çocukluğun en saf günleriydi 'kırmızı' günler. ilk heyecanları boyattığın zamanlar geliyor mu gözünün önüne? bakma artık bir 'bayramı' veya ait oluşu simgelemiyor, o artık nefretimin tek rengidir.
    o kadar dövdün ki bizi bağlayan şeyi, yeşile doğru koşuyor şimdi. bir kasım çiçeği, en sevdiğin kitabın ayracı gibi. kim bilir belki de..

    son kez sarıldıktan sonra sağ cebime yapışmış kalbin, kurudu ve düştü sonunda. ben ezip geçmedim ama, toprağa karışıp bir bitkiye can vermiştir belki. içinde verebileceği bir can kaldıysa tabii.
    bakma öyle anlamsız!
    sevinmedim kuruyan kalbine.
    ben kırmızı ağlarken, söndüremedi senin maviliğin beni.
    mavi bile değilmişsin ki.

    uykusuz ve yorgun gözlerim aydınlatmaya yetecek, yetmeli.
    *iki ucu keskin bıçaktı hani? yasak kelimeler gibi akıp gidiyor yüreğimin ortasından!
    şimdi utanıyor hayallerim, soğuktan üşüyen burnum utanıyor.
    ikisi de aynı renk
    ikisi de uzadıkça sana benziyor.

    ayakkabılarının yanına koy şimdi karpuz kollu elbiseni bir kurdele ekle yanına ve düştüğün ikilemin sehpasını tekmele! çünkü rujların, elbiselerin, çantaların, topukluların ve yalanların kirletti tüm çocukluğunu. aynı masumiyeti asla taşımayacaklar.
    sonra bir sabah manşetlerde bulacaksın kendini.
    d ü n y a n ı n e n b ü y ü k y ı l a n ı ö l ü b u l u n d u !

    *
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap