16 entry daha
  • sanılanın aksine demokrasiyi değil cumhuriyetçiliği savunan ve nasıl olması gerektiğini yani kurtuluşun ne olduğunu anlatan filmdir. tabi buradan demokrasiyle filmin hiç ilgisi yoktur sonucu da çıkmaz fakat mr. smith' in asıl simgelediği şey demokrasi değil cumhuriyetçiliktir.

    capra' nın gerçeküstü karakterlerinin filmlerine kattığı masalsı hava, insanın üzerinde seyri hoş bir okyanus manzarası etkisi bırakıyor:) sinemanın o büyüleyici dünyası; hayatın gerçeklerini anlatan başyapıtların haricinde, sinemayı bize sevdiren ve her insanın içinde bulunan o naifliği ortaya çıkaran bir yapı olması sebebiyle, önemli ve değerlidir. scorsese' ni hugo' su neden bu kadar ilgi gördü sanıyorsunuz. çünkü insanın hissettiği duyguları boş bir etkileyicilik arayışına girmeden(yani entellektüel birikimlere veya şovenist tavırlara dayandırmadan) doğrudan aktarmak sinemanın en büyük mucizesi olmuştur her zaman.

    filme tekrar dönecek olursak, capra' nın bu 74 yıllık filmi bugün çok daha taze duruyor. yozlaşmış politikacılar ve bunları yöneten güçler. çok acı ama insanlık devam ettikçe insanoğlu da yönetilmeyi isteyecektir. devletlerin de ötesinde yönetilmek de böyle mümkün oluyor zaten. film özelinde çıkar sağlama durumu da bunun bir sonucu. bugün ülkemizde bir tane milletvekili var mıdır ki pastadan payını almayan. seçilmek için harcadıkları onca paranın kat be kat fazlasını alırlar her zaman. aksi de düşünülemez zaten. arada mr. smith gibiler çıkar onlar da iftiralarla harcanır gider. keşke capra' nın o masalsı dünyasını gerçek hayata taşıyabilsek de, o çocuk ruhumuzu acı gerçeklerin ötesinde de var edebilsek.

    bunların haricende james stewart' ın olağanüstü oyunculuğuna da değinmezsek olmaz. saf ve erdemli genç senatör rolünde, laf cambazı politikacılara karşı savaşan bir adamı heyecanla ve bu rol için doğmuşçasına oynuyor.
27 entry daha
hesabın var mı? giriş yap