352 entry daha
  • gerilim müzikleriyle bana 1960'larda çekildiğini hissettiren film.

    --- spoiler ---

    öncelikle filmin tekniği, oyunculuk hakkında fazla konuşmayacağım. sadece şunu söyleyeyim, di caprio bu oyunculukla da oscar alamamışsa sittin sene alamaz artık.

    gelelim esas oğlana. adam deli miydi değil miydi? her şeyden önce ben abimizin teddy olduğuna kanaat getirdim. bir kere o ilk gemi sahnesinde çok net bir mesaj var: ben buraya karımı yakan ibneyi bulmak için geldim. filmde geçen diyaloglarda da bu görülüyor. bunun yanında ikinci bir ipucu olarak da noyce'la yani kominist, c koğuşunda kalan deliyle önceden öğrendiği bilgiler ve yine c koğuşundaki diyalog önemli bir ayrıntı. bana kalırsa mevzu şu, dediğim gibi teddy karısını yakan ibnenin buraya geldiğini düşünüyor ve gelmeden önce noyce ile olan diyalogunda da bu adada sadece delilerin kaldığı bir akıl hastesinden fazlası olduğunu öğreniyor. yani burada karısını yakan adamı bulmanın yanında kendisine ikinci bir amacı edindiği öğreniliyor: bu adada neler olduğunu öğrenmek. zaten teddy'nin geçmişte yaşadıkları, nazilerle olan savaşı vs. göz önüne alındığında insanlar üzerinde işkencevari deneyler yapan insanlardan nefret ettiği anlaşılıyor.
    filmde yan karakterlerin verdiği ipucular konusunda ise değinmemiz gereken iki kişi var elimizde: mağarada yaşayan doktor ve noyce. noyce, bazı şeyleri çözmüş bir adam. teddy'e ortağını önceden tanımıyordun di mi? feribotla gitmek istediğinde gidemedin di mi? benzeri sorular yöneltip aslında amacın onu ele geçirmek olduğunu söylüyor. burada biraz aşmış olacağım belki ama fırtınanın verilen ilaçlardan sonra çıktığı göz önüne alınırsa, belki de aslında fırtına hiç olmadı ve aslında bizim fırtına olarak gördüğümüz şey sadece teddy'e verilen ilaçlarla sağlanan bir aldatmacaydı. ( burada göz kırpma ifadesi yapmamak için kendimi zor tutuyorum.) mağaradaki kadın ise, onların verdiği ilaçları içmedin di mi? bari verdikleri sigarayı yakmasaydın diyor. zaten olay akışında da teddy'nin kötü rüyalar ve karısının halisülasyonlarını görmesi aldığı asprinlerden(!) sonra başlıyor.

    tüm bunlardan yola çıkarak benim vardığım sonuç şudur: teddy karısının katilini bulmak ve kendi tabiriyle ona iki çift laf etmek istiyor.* ayrıca noyce'den duyduğu bilgilere göre de burada insanın beynini sikiyorlar afedersin. teddy de bu insanlık ayıbını da çaktırmadan rapor edip aklınca buradaki delileri daha insani şartlarda tedavi görebilecekleri bir yere götürmek istiyor. ancak noyce kardeşimizin de c koğuşunda ifade ettiği üzere teddy oyun oynamak isterken aslında kendisinin bir oyunun içinde yer aldığını fark etmiyor. aslında kimse kaybolmadı, etmedi. teddy'i kendi rızasıyla adaya sürüklemek için tasarlanmıştı her şey. çünkü gerçekten teddy çok zeki bir insan ve doktorlar bu adamın beynine gerçek hayatının tam aksine 3 çocuğu olduğu ve karısının yanarak değil teddy'nin silahından çıkan kurşunlarla öldüğü fikirlerini yerleştirebilirlerse insan beynini kontrol altına alma konusunda birçok şeyi aşabileceklerini düşünüyor. bana kalırsa aslında ben senin ortağın değil doktorunum ayağı yapan adam da ne doktor ne de teddy'nin ortağı değildi. belki de sadece devletin teddy'nin yanına çaktırmadan yerleştirdiği bir adamdı. ayrıca o deniz fenerinde kesinlikle beyin ameliyatı olduğundan herkes hemfikir sanırım. peki bu doktorlar o deniz fenerini ameliyathaneden iki dakkada ofise çeviriyor da teddy'i delirtmek için böyle bir tezgahı mı kurmuyorlar diyerek sözlerimi noktalıyor ve topu ateistlere bırakıp açıklama bekliyorum.
    --- spoiler ---
498 entry daha
hesabın var mı? giriş yap