1 entry daha
  • evvela bu kültürün temsilcilerinin kimliklerinin doğru telaffuzunun bu olduğunu not edeyim.
    yezidiler değil ezidiler. kendileri böyle anılmak istiyorlar. sebepleri malumunuz.

    anadolu ve arap coğrafyasının mağduriyet "hiyerarşisinin" en tepesinde duran topluluktur.

    mağduriyetleri kimlik bağlamında kürtlerin, arapların veya ermenilerinkiyle kıyas kabul etmez.
    herkesin bir müdafisi olur ezidilerin olmaz.
    zira tek tanrılı dinlere göre şeytana, kendilerine göre meleke tavus'a taparlar.

    halbuki özellikle türkiye'deki kalan bir avuç ezidi, şeytan lafını çağrıştıracak harf terkiplerini bile diline dolamaz. ilgili harflerden türetilebilecek şeytana benzer kelimelerin telaffuzundan kaçınacak kadar hassasiyet gösterdikleri belirtilir.

    "şeytana tapınıp tapınmadıklarına" dair sorulan sorulardan çok rahatsız oldukları bilinir ama tepkileri pasif agresif bir eylemden öteye gitmez.

    mavinin uğursuzluk getirdiğine inanırlar.
    din temelli, hiyerarşik ve kısmen ezoterik bir kast yapısına bağlıdırlar.

    uğradıkları sistematik zulmün başlangıcı ikinci abdülhamit dönemi olarak bilinir. ıı. abdülhamit'in islamcılık siyaseti ezidiler üzerinde dolaysız olarak uygulanır. heyet-i tefhimiyye(ikna heyeti denilebilir) adı altında kurulmuş birliklerle islam'a "davet" edilirler. tabii ki tefhim amacına ulaşmaz. ferik paşa namlı ömer vehbi paşa 'nın gaddarlığına maruz kalırlar.

    osmanlı öfkesini alamaz. asimiasyon siyasetini şiddetle işletir. ömer vehbi paşa’nın raporları doğrultusunda ıı.abdülhamit ezidi memleketlerinde cami ve okul kurulmasını emreder. şeyhan ve sincar’da cami ve okulların inşa edilmesini ve başlarına imamların ve hocaların atanmasını ister. akabinde belde-i müfti sıfatıyla, islam’ı tebliğ etmek ve vaazda bulunmak için müftü gönderilir. ayrı ayrı on bir ezidi köyüne müderris ve imam atanır. fırka-i ıslahiye’nin (heyet-i tefhimiyye'nin başarısızlığı üzerine ezidileri baskı altına almak gayesiyle gönderilen bir başka birlik ) saldırıları ertesinde ezidiliğin banisi olarak kabul edilen (ve melek tavus’un, bedeninde yaşadığına inanılan) şeyh adi’nin mezarı medreseye çevrilir.

    özet geçtim elbette.
    sonra ezidiler asimilasyona, zulme dayanamaz. dağlara kaçış dönemi ve sürgün başlar. türk-arap coğrafyasında işkenceye uğrayan kim varsa aralarında ezidiler muhakkak sayılır.
    her ne kadar kürt olarak bilinseler de ermenistan'da yaşayan bir grup ezidi, kürt bağlarını ve orijinlerini kabul etmez. kimisi etnik aidiyetten çok dini kimliklerinin dikkate alınmasını, bu anlamda esasta zerdüştlük üzerinden yapılacak bir tanımın kendilerini ifade edeceğini dile getirir.

    bu coğrafyanın muhtemelen en yalnız insanlarıdır.
    (bu bilgilerin bir kaynağı var elbette de bulamadım. bulunca eklerim)
72 entry daha
hesabın var mı? giriş yap