83 entry daha
  • en başta nefes almanın bir anlam taşıdığına inanmayı gerektirir. en temeli budur. eğer ki buna inanmıyorsa kişi, hayatında yaptığı her şey ama her şey eğreti olacaktır. ya hiçbir şey yapmamayı seçer ya da yaparmış gibi görünmeyi. yaparmış gibi görünmek de netice de bir şeyler yapmak olduğundan tabi, kimi zaman kendini kaptırıverir; 'aa ben de yaşıyormuşum' gibi. ama sonra işte, bir şey olur bir yerde, herhangi bir şey, hop yine kendini boşlukta asılı bulmamış mı? depresyon, karamsarlık vs. vs. gibi isimler takar buna fakat aslında içinde bir ses fısıldar: 'işte gerçek bu, hiçbir şeyin bir anlamı yok. öylesine bir hayat yaşıyorsun, çalışırken, kazanırken, kaybederken, severken, üzülürken, yürürken, yüzerken, koşarken hissettiğin her şey tam bu anda yok oluyor ve sen aslında hiçbir şey yapmazken gerçeğe ulaşıyorsun. dünyanın devamlılığına bir katkıda bulunmak dışında bir anlamın yok en nihayetinde. hem de bu korkunç, berbat, yok olmasını tüm varlığınla istediğin dünyanın' ses bu, susmak bilmez, durmadan konuşur bıraksan. oysaki onca insan var dışarıda, bir şeylere inanabilmiş, iyi olan, iyi şeyler yapan. onlardan biri olmak istemekle onlardan uzaklaşmak arasında gidip gelinir yine.
    ama yapılacaklar bellidir; her şey yerli yerine konacak, notlar alınacak, verilen sözler yerine getirilecek, sorumluluk alınacak. her şeyi bırakmak henüz istenmiyor, demek ki hala bir şeyler var motive olunacak. nedense.
177 entry daha
hesabın var mı? giriş yap