2 entry daha
  • a

    abbas, abbatis : rahip / başrahip.
    abbatia : manastır.
    abduco : götürmek, uzaklaştırmak / kopartmak, geri çekmek.
    abeo : uzaklaşmak, istifa etmek / ölüm, hayatın sona ermesi.
    abeo : konu değiştirmek / değiştirmek/ yokolmak, kaybolmak.
    abscido : koparmak, ayırmak.
    absconditus : saklı, gizli.
    absens, absentis : kayıp, uzakta, gitmiş olan.
    absorbeo : yutmak, taşımak, kendini vermek.
    absque : -suz, -sız.
    abstergo : silmek, temizlemek.
    absum : olmamak, uzakta olmak, kayıp olmak.
    abundans : bol, bereketli, berektli olan.
    abundantia : bolluk, bol bulunan, çok.
    abutor : tamamen tüketmek, kötüye kullanmak, suistimal etmek.
    abutor : küfür etmek, bir sözcüğü yanlış kullanmak.
    ac : (atque) : ve
    accedo : yaklaşmak, yakınlaşmak / eklenmek.
    accendo : yakmak, aydınlatmak, ateşlemek..
    acceptus : güzel, hoş, beğenilir.
    accipio : kendini borçlu hissetmek, almak, öğrenmek.
    accommodo : ayarlamak, adapte olmak, kendini uydurmak.
    accusator : suçlayan, davacı.
    accuso : suçlamak, suç bulmak, hata bulmak.
    acer : keskin, keskin duyu, hevesli, ciddi, vahşi.
    acerbitas : sertlik, soğukluk.
    acerbus : soğuk, karanlık, sisli.
    acervus : yığın, kütle.
    acidus : keskin, ekşi.
    acies : keskin duyu, kenar, keskinlik, savaş hattı, savaş alanı.
    acquiro : elde etmek, ele geçirmek, almak.
    acsi : gibi.
    adamo : aşık olmak, zevk almak.
    adaugeo : çoğaltmak, eklemek, artırmak.
    addo : vermek. getirmek, yer, /ilham vermek, neden olmak, eklemek, eklenmek.
    adduco : yol göstermek, ikna etmek, yol açmak.
    ademptio: alınan (şey).
    adeo : …noktaya kadar, …yere kadar, …’a kadar.
    adeo : yaklaşmak, ziyaret etmek, varmak, üstlenmek.
    adeptio : başarı, elde etmek.
    adepto : elde etmek, almak, ele geçirmek.
    adfectus, affectus : ilham veren, etkileyen, uğraşılan.
    adfero, affero : neden olmak, ortaya çıkartmak, katkıda bulunmak.
    adfero, affero : haber getirmek, rapor vermek / uygulamak, gerçekleştirmek.
    adficio : etkilemek, hastalık bulaştırmak, zayıflatmak, gücünü emmek, yormak.
    adflicto, affligo : yaralamak, azyıflatmak, gücünü kırmak, zarar vermek, kırmak.
    adhaero : tutunmak, yapışmak, yapışan.
    adhuc : …zamanına kadar, şu ana kadar, hala, şimdi bile, yanı sıra, bile.
    adicio : yönlendirmek, yol göstermek, uygulamak.
    adimpleo : başarmak, yapmak.
    adipiscor : elde etmek, el koymak, ele almak.
    adiuvo : yardım etmek, destek olmak.
    administratio : yardım etmek (idari, devlet).
    admiratio : şaşırmak, etkilenmek, büyülenmek, takdir.
    admiror : büyülenmek, takdir etmek, şaşırmak.
    admitto : kabul etmek, almak.
    admoneo : uyarmak, fikir vermek.
    admonitio : uyarı, hatırlatma.
    admoveo : götürmek, taşımak, uygulamak.
    adnuo : uzlaşmaya varmak.
    adopto : kendisi için dilemek, uygulamak, seçmek.
    adsidue, assidue : sürekli, ara vermeden.
    adstringo : bağlayıcı, yükümlülük getiren, kendini adamak.
    adstringo : sıkıştırmak, sıkılaştırmak, sıkışık hale getirmek.
    adstringo : bir araya getirmek, sıkılaştırmak, bağlamak.
    adsuesco, assuesco : alışmak, alışık, tanıdık.
    adsum : yardım etmek, yanında olmak, yakında olmak, emrinde olmak.
    adsumo (assumo) : kendine almak, hak iddia etmek, el koymak, çağırmak.
    adulatio : yağcılık, iltifat, yağlamak.
    adulescens : genç erkek, genç, oğlan.
    adulescentia : gençlik.
    adultus : büyük, yetişkin, olgun, yaşlı.
    aduro (adustum) : tutuşturmak, yakmak, ısıtmak, ateşe vermek.
    advenio : gelmek, varmak, erişmek.
    adversus : …a doğru, …a karşı, karşısında.
    adversus : karşı, zıt, karşıt.
    adverto : …a doğru dönmek, ilgiyi yöneltmek, çekmek.
    advoco : çağırmak, danışmak.
    aedificium, edificium : bina, yapı.
    aeger eger : hasta.
    aegre, egre : zorla, ucu ucuna, zorlukla, güçlükle.
    aegresco, egresco : hastalanmak, kötüleşmek, dertlenmek.
    aegresco : hasta olmak, kötü olmak.
    aegretudo, egretudo : hastalık, akıl hastalığı.
    aegrotatio, egrotatio : hastalık, rahatsızlık.
    aegrus : hasta, hastalıklı, kötü.
    aeneus, eneus : bakır ya da bronzdan yapılan, bronz.
    aequitas, equitas : adalet, eşitlik, denklik.
    aequus, equus : düz, düzgün, sakin, denk, uygun.
    aer, aeris : hava, atmosfer, gök, iklim.
    aestas, estas : yaz mevsimi.
    aestivus, estivus : yaz mevsimini andıran.
    aestus, estus : ısı, akıntı.
    aetas : bir yaş, dönem, hayatın bir dönemi, süre, zaman.
    aeternus, eternus : sonsuz, sonsuza kadar kalan, sonu olmayan.
    ager (agri) : tarla, çiftlik, hektar.
    aggero : tepe yapmak, tepelemek, artırmak.
    aggredior : gitmek, varmak, yaklaşmak, saldırmak.
    agnitio : tanımak, bilgi.
    agnosco : hatırlamak, tanımak, anlamak, kabullenmek.
    agnosco : onaylamak.
    agnosco : farketmek, anlamak, algılamak.
    ago (actum) : zaman geçirmek, yaşamak, sürdürmek.
    ait : (o) der ki.
    aiunt: (onlar) der ki.
    alienus : başkasının, yabancı, garip, farklı.
    alii ... alii : bazı ... diğerleri.
    alioqui : öbür türlü.
    alioquin : öbür türlü, bazı açılardan / genellikle.
    aliqua : bazı.
    aliquando : her an, bazen, bazı zamanlarda, sonunda.
    aliquanta : ortalama.
    aliquanto : neredeyse (eşit olan), bariz bir şekilde.
    aliquantum : güzel bir alışveriş.
    aliquantus : ortalama boyda olan, ortalama.
    aliqui : bazı.
    aliquid : birisi, birileri, birşey.
    aliquis : birisi, her hangi biri, her hangi birşey, her hangi bir açıdan.
    aliquo : bir yönde.
    aliquot : bazı, birçok.
    aliquotiens : bazı zamanlarda.
    alius alia aliud : diğer, bir başka, başkası, başk birşey.
    allatus (=adfero) : getirilmiş olmak.
    alo,alui,altum : beslemek, büyütmek, desteklemek, bakmak, korumak.
    alos,alquod: bazı.
    alter : öbür türlü.
    alter, altera, alterum : ikinci, diğeri.
    alter ... alter : biri ... diğeri.
    altus : yüksek, derin.
    alveus : oyuk, sepet, nehir yatağı.
    amaritudo : soğukluk.
    ambianis : amiens.
    ambitus : sınır, kenar, uç, etrafından dolaşmak, devre.
    ambulo : yürümek.
    amicitia : arkadaşlık.
    amiculum : pelerin, cübbe.
    amicus : arkadaş, yoldaş.
    amissio, amissus : kayıp, kaybedilen.
    amita : babanın kız kardeşi, hala.
    amitto : yollamak, uzaklaştırmak, kaybetmek, gitmesine izin vermek.
    amo : sevmek, hoşlanmak, hoşuna gitmek, beğenmek..
    amor : aşk, bağlılık, tutku.
    amoveo : yerini değiştirmek, kaldırmak, çıkarmak, kaydırmak.
    amplexus : kucaklamak, çevrelemek, sevgi dolu sarılış. amplio : büyütmek, artırmak, gelşitirmek.
    amplitudo : boyut, en, saygınlık, gorkem, buyukluk
    amplus : buyuk, havadar, genis, cok onemli, saygi deger.
    an : ya da.
    ancilla : hizmetçi kadın, rahibelerin kendilerini tanımlarken kullandıkları bir sıfat.
    andegavense : anjou.
    angelus : melek.
    angulus : köşe, girinti.
    angustus : dar, sınırlı, düz, sıkı, sıkışık.
    animadverto : fikirlerini bir konuya yoğunlaştırmak, farketmek, görmek, algılamak.
    animi : kalpten, kalpte olan.
    animus : cesaret, cesurluk, ruh gücü, ruh.
    animus : karakter, zeka, hafıza, farkındalık, akıl.
    annus : yıl.
    anser : kaz.
    ante : (bir şeyden) önce / önünde, önden gelen, önünde olan, önce.
    antea : geçmişte olan, önceden olan.
    antepono : öncelik tanımak, tercih etmek, tanıtmak.
    antiquus : eski, yaşlı, antik.
    aperio : açığa çıkarmaki ortaya koymak, açık hale getirmek.
    aperte : açıkça, basitçe.
    apostolus : (hukuki) üst makama gönderilen not.
    apparatus : ekipman, malzeme, makina, / ihtişam, muhteşem olan.
    appareo : görünür olmak, ortaya çıkmak, vücut bulmak. appello : çağırmak, seslenmek, emir vermek.
    appono : bir insanı atamak, bir şey eklemek.
    appono : yakına koymak, yerleştirmek, masaya koymak.
    appositus : yakına konmuş olan, yaklaşan, yakınlaştırmak,
    approbo : onaylamak, onay vermek.
    appropinquo : yaklaşmak, çekime kapılamk, yakınlaşmak.
    apto : uymak, uyum sağlamak, hazırlamak.
    aptus : uydurulmuş olan, bağlanmış, eklenmiş, hazırlanmış. aptus : uygun, uyumlu.
    apud : …arasında, …huzurunda, …evinde (kilise)
    aqua : su.
    ara : sunak.
    aranea : örümcek ağı.
    arbitro, arbitror : şahit olmak, şahitlik, ara buluculuk.
    arbor : ağaç.
    arbustum : üzüm bağı.
    arbustus : ağaçlıklı olan.
    arca, archa : sandık, kutu, kumbara, tabut, hücre.
    arceo : susturmak, kapatmak.
    arcesso, accerso : getirmek, taşımak, çağırmak, haber yollamak.
    arcus : yay (yay ve ok), ark, eğim, yay yapan.
    argentum : gümüş, para.
    argumentum : bulgu, kanıt.
    arguo : göstermek, açıklamak, göstermeye çalışmak.
    arma : silah, mühimmat.
    armarium : dolap, sandık, kasa.
    armo : silahlandırmak, ekipman sağlamak, sağlamak.
    aro : tarla sürmek.
    ars, artis : beceri, metod, teknik, karakter.
    articulus : (zaman) bir an, kriz anı.
    artificiose : becerili bir şekilde.
    artificiosus : becerili, başarılı, güzel yapılmış.
    arto : birbirine bastırmak, ufaltmak, köprü kurmak.
    arx , arcis : kale, hisar, kule, zindan.
    ascisco : almak, kabul etmek / uygulamak, onaylamak.
    ascit :
    asper : kaba, şiddetli, ağır etkili.
    asperitas : kabalık, şiddet / kabalık, vahşet.
    aspicio : bakmak, bakakalmak, göz dikmek, görmek.
    asporto : taşımak, götürmek.
    assentator : yağcılık, baş sallamak.
    astrum : yıldız, takım yıldız, galaksi.
    asvesniis : avesnes’e ait.
    at : ama. (sed’e göre daha içten ve duygusal hali)
    atavus : büyük-büyük-büyük dede, ata.
    ater, atra, atrum : karanlık.
    atqui : (zaman)hala, ve yine de.
    atrebatum : arras.
    atrocitas : kötülük, zulüm, korkutuculuk, barbarlık, korku.
    atrox : korkunç, zalim, korku veren.
    attero : yok etmek, zayıflatmak, sakatlamak.
    attero : zayıflatmak, yıkmak, sürtmek, erozyon.
    attollo : yükseltmek, kaldırmak.
    attonbitus : çaresiz, ilham almış, şaşırmış, şaşakalmış.
    auctor : yazan, yaratan.
    auctoritas : otorite.
    auctus : büyüme, genişleme, artış.
    audacia : cesaret, ataklık, gözüpeklik.
    audacter, audaciter : cesurca, korkusuzca, gururla.
    audax : cesur.
    audentia : cesaret, yürek.
    audeo : cesaretle yapmak.
    audio : duymak, dinlemek, işitmek.
    auditor : dinleyen, dinleyici.
    aufero : alıp götürmek, götürmek/çalmak, alıp kaçmak.
    aureus : altından.
    auris : kulak.
    aurum : altın.
    aut ... aut : ya ... ya da.
    autem : dahası bunun yanında, fakat, bunula birlikte.
    autus : artmak, büyümek.
    auxatia : alsace.
    auxilium : yardım, destek.
    avaritia : aç gözlülük.
    avarus : aç gözlü.
    aveho : çıkartmak, uzaklaştırmak.
    averto : sırtını dönmek, sakınmak, geri dönmek.
    avoco : dikkatini dağıtmak, şaşırtmak.

    b

    baiulus : hammal, yük taşıyan, bir yükü yüklenen kimse.
    balbus : kekeleyen, dili tutuk.
    barba : sakal, favori.
    bardus : aptal, yavaş, zekası kıt.
    basium : öpücük.
    beatus : kutsanmış, şanslı, bazı kullanımlarda “aziz”.
    bellicus : savaşla ilgili, askeri.
    bellum : savaş.
    bellus : güzel, çekici, etkileyici, yakışıklı.
    bene, melior, optime : iyi, daha güzel, en iyi.
    beneficium : çıkar, iyilik, hizmet, ayrıcalık, hak.
    benevolentia : yardımseerlik, iyilik, iyi niyet.
    benigne : içten, cömertçe..
    berlinmonte : berlaimont, le quesnoy yakınlarındadır.
    bestia : hayvan.
    bibo : içmek (sıvı).
    bis : iki kere.
    blandior : iltifat etmek, okşamak4.
    blanditia : etkileyicilik, etkilemek, çekicilik.
    blesense : blois.
    boloniense : bouillon.
    bonus, melior, optimus : iyi, daha iyi, en iyi.
    bos (bovis ) : inek, öküz, boğa.
    brabatensium : brabant.
    brachants : brabant.
    brevis : kısa, ufak, özet.
    brevitas : kısalık, kısa sürmek, özet.
    breviter : kısaca.
    brocherota : broqueroi.

    c

    cado : düşmek, düşüş, yuvarlanmak.
    caecus : kör, göremeyen.
    caelestis : tanrısal, kutsal, göklerde yaşayan.
    caelum : gökyüzü, cennet.
    calamitas : felaket, şanssızlık, facia.
    calamus : kamış ya da sazdan yapılmış olan.
    calcar: mahmuz.
    calco : ezmik, üzerinde tepinmek.
    calculus : çakıl, taş.
    callide : beceriyle, akıllıca, zekice, gizlice, sessizce.
    callidus : akıllı, çevik, tecrübeli, sinsi.
    cameracum : cambrai.
    campana : zil, çan.
    candidus : parlak, parıltılı, beyaz.
    canis : köpek.
    canonicus : kurallı, ahlaki, hukuki, kanuni, haklı.
    canonus : kilise kanunu, bir katedral, ya da kiliseye üye/ait olan.
    canto : şarkı söylemek.
    capillus : saç, kıl
    capio : ele geçirmek, almak, saldırmak, yaralamak.
    capitulus : kilise, kilise ayini.
    capto : yakalamak, tutmaya çalışmak, uzanmak.
    caput, capitis : baş kısım, tepe, zirve.
    carbo, carbonis : karbon, kömür, odun kömürü.
    carcer : hapishane, hücre, hapis, mahzen.
    careo : bir şeyin eksik olması, eksiklik hissetmek, eksiklik.
    caries : çürümüşlük, yozlaşma, bozulma.
    cariosus : çürük, çürümüş olan.
    caritas : manevi yakınlık.
    carmen : şarkı, şiir.
    carnotense : chartres.
    carnutum carnotum : chartres.
    carpo : koparmak, tutmak, yakalamak, tutunmak.
    carus : değerli, sevgili, yüksek bedeli olan, pahalı.
    casso : yok etmek, ortadan kaldırmak, geçersiz kılmak.
    caste : saf, lekesiz, saflık, düzgünlük.
    castellandum : chateaudun.
    casus : kaza, şans.
    catena : zincir, pranga.
    caterva : kalabalık, sürü.
    catervatim : sürü halinde, kitleler halinde.
    cathalaunenses : chalons.
    cattus : kedi.
    cauda : bir hayvanın kuyruğu.
    causa : ...adına, ...namına.
    causa : neden, motivasyon kaynağı, bahane.
    causa : hukuki dave, dava, durum, koşul.
    caute, cautim : dikkatli, güvenli.
    cautela : dikkat, önlem, güvenlik.
    caveo, cavi, cautum : dikkat, sakınmak, kaçınmak, dikkat etmek.
    cavus : çukur, delik.
    cedo : gitmek, gerçekleşmek, yapmaya başlamak.
    cedo, cessi, cessum : bahşetmek, onaylamak, boyun eğmek.
    cedo : gerilemek, tesim olmak, baş eğmek.
    celebrer : meşhur, tanınmış.
    celebrus : zengin olan, zenginliği olan, saygı duyulan.
    celer : çabuk, seri, hızlı.
    celeritas : hız, serilik, süratlilik.
    celeriter : süratli şekilde, seri şekilde, hızlıca.
    celo : gizlemek, saklamak, gizli tutmak.
    cena : akşam yemeği, öğün.
    cenaculum : çatı, tavan arası.
    ceno : akşam yemeği yemek.
    censura : yargı, karar.
    centum : 100; yüz.
    cerno : ayırmak, ayrıştırmak, çözmek, saptamak.
    cernuus : baş aşağı düşmek.
    certe, certo : kesin olarak,kati şekilde.
    certo : doymak, anlaşmak, itiraz.
    certus : kesin, koşulsuz, mutlak.
    certus : çözülmüş, çözümlenmiş, karar verilmiş, mutlak, kesin.
    cervus : geyik.
    cetera : ...yoksa..., gerisi için.
    ceteri : kalan, gerisi, diğerleri.
    ceterum : (bağlaç) yoksa, dahası, fakat.
    ceterus : diğeri, gerisi.
    charisma, carisma : hediye, ödülgift.
    chirographum : imza, el yazısı, al yazısı ile yazılmış olan.
    cibo : hayvan yemi.
    cibus : insanların yediği yiyecek.
    cicuta : baldıran otu.
    cimentarius : duvar ustası.
    ciminatio : suçlama, iddia.
    ciminosus : suçlayan, karalayan.
    cinis, cineris : kül, kor.
    circumvenio : etrafından dolanmak, çevrelemek, çevirmek.
    circumvenio : sıkıştırmak, saldırmak.
    cito: hızlı, seri, süretli.
    civilis : sivil, kamusal.
    civis : yurttaş, vatandaş, burjuvazi.
    civitas : devlet, vatandaşlık, şehir-devlet.
    clam : gizlice, gizlilikle.
    clamo : seslenmek, bagirmak, cıglık atmak, beyan etmek, ilan etmek.
    clamor : yuksek sesle bagiris, çığlık.
    claro : parlak ya da net hale getirmek, zihni berraklaştırmak.
    clarus : berraki, parlak, bilinen, ünlü, göz alıcı
    claudeo : topallamak, durmak, topal olmak, yalpalamak
    claudo (clausus) : sınırlandırmak, kapatmak, bloke etmek, muhasara etmek.
    claudus : topal.
    claustrum : sürgü, engel, hapishane, in, kümes, manastir.
    clementia : hoşgörü, insaniyet, acıma, nezaket.
    clibanus : fırın, ocak / ekmek tavası.
    coadunatio : bir araya gelme, toplantı, toplanma.
    coaegresco : aynı anda hastalanmak.
    coepi : (şimdiki zamanı. incipio ) : başlamış olan, başlayan, başlanan, başlatılan.
    coerceo : çevrelemek, içine almak, sınırlamak, sınırlandırmak.
    cogito : düşünmek, değerlendirmek, ele almak, planlamak.
    cognatus : (sıfat) kan bagı olan (isim) akraba, kan bagı ile ilintili kişi.
    cognomen : soyad, aile adı, takma ad.
    cognosco : incelemek, araştırmak, öğrenmek.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap