7 entry daha
  • yeni bir şey değil, kapitalist ideoloji 19. yy'dan bu yana müstesnaların hikayesini anlatmaya, onlardan kitabi bir dil ile varoluşçu özgürlük öykülemeleri damıtmaya bayılır. çünkü işlevseldir: soyut insan (yasa önünde eşit, doğuştan, onur gurur sahibi tarihsiz, evrensel birey) ile somut insan (eşitsizliği iliklerine kadar yaşayıp onur gurur hezeyanlarını geçersiz kılan gerçek insan) arasındaki, anayasal biçim ile ekonomik öz arasındaki krizi kültürel betimlemelerle çözer.

    edebiyat aşığı bir evsiz. evsiz olduğu halde dilenmek yerine burjuva kültür-sanatı ile iştigal edebilecek onura (?) sahip. "sokağa düşmenin, kişinin gururunu ve insan olma onurunu terk etmesi için yeterli olmadığını gösteren bir öykü." özgürlük ve esaret seni egzoz dumanıyla ısınmaya muhtaç eden maddi koşullarda değil, kendi içinde. zenginlik, yoksulluk senin içinde. kendini her koşulda gerçekleştirebilirsin, onur, gurur, haysiyet gibi soyut evrensel insani değerlere köpek gibi karıştırdığın çöp bidonunda dahi dokunabilirsin, yeter ki iste, gökyüzü sınırındır. uslu bir yoksul olabilirseniz siz de şu köşede onurlu bir şekilde geberebilirsiniz; bedeninizi belediye çöpçüleri de toplasa, cesedinizi kediler de eşelese. hem benim dedem de yoksulmuş.

    burjuva ahlakı sanıldığından çok daha hoşgörülüdür der adorno dayı, insanları oldukları gibi sever, güvenli kucağına oturtur ve başlarını okşar, çünkü onların olabileceklerinden nefret eder. şehit ailesine evini bağışlayan işçiye onur payesini de kendi verir, alkış nesnesi olarak örnekler. yoksulu yarattığı yetmez, denetler de, meşrusunu, makulünü, onurlusunu tanımlar. "acı çekiyordu belliydi, ama yakınmadı". niye, çünkü onurluydu, edebiyat aşığıydı. para beklemeden yerleri süpürüyordu.
    "hasssssiktirin ordan diyorum". (marx-engels, alman ideolojisi, s. 214).
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap