85 entry daha
  • tek kelimeyle özetlenmesi çok zor bir dizi. üzerinde öyle çok emek var ki tek tek dile getirmeden üstün körü anlatmak imkansız. bir kaç arkadaşım dizinin yapım şirketinde çalıştığı, bazıları ise dizide ufak rollerde yer aldığı için aylarca önce haberim olmuştu. ne yalan söyleyeyim bu kadar iyi bir iş çıkacağını tahmin bile edememiştim. hafta sonu oturup ilk sezonun tüm bölümlerini izledim. bu entryde içeriden aldığım bilgilerle birlikte uzun bir metin döşeyeceğim. o yüzden vakti olmayanlar şimdiden vazgeçsin.

    dağıtıcı firma netflix, yapım şirketleri ise weinstein ve electus. çekimlerin büyük kısmı malezya'da yapım şirketinin kendi stüdyolarında gerçekleştirilmiş. doğa panoramaları ve steplerde at koşturma sahneleri ise kazakistan'da çekilmiş. kusursuz bir arkaplan hazırlanmasını kazakistan'daki yerel stüdyolar ile çalışmış olmalarına bağlıyorum. çünkü moğol imparatorluğunun en şaşalı dönemini anlatan bir yapıma dokuyu bilen birilerinin eli değmeseydi bu kadar kusursuz olmazdı.

    neyse. kendi adıma bu yapımdan beklentim marco polo'nun seyahatnamesini okuyan herkes gibi ince detayların güzelce anlatılmasıydı. marco polo bir detay ve abartı manyağıdır. seyahatnamesinde çin'in adı sanı bilinmeyen yöreleri hakkında avrupaya aktardıkları insanları şoke etmişti. ölen insanların pişirilerek yenildiği yörelere gitmiş ve bu ritüelleri en ince detaylarıyla anlatmıştır. mesela marco polo'nun gezilerini doğu ve batı kaynaklarından karşılaştırmalı anlatan bir kitabın arka yüzünde şöyle yazar; "savaşçılar ısınmak için, hayvanın bacağındaki toplardamarın bulunduğu yeri keser, akan kanı içer, daha sonra da açtıkları yarayı kapatırlardı. bir moğol askeri yere inmeden, at sırtında iki gün iki gece geçirebilirdi; kimi zaman ise at yoluna devam ederken asker eyerde uyurdu..." bu kadar detaycı bir adamın dizisinden haliyle beklenti yüksek oluyor.

    kendi adıma hala bazı detayların eksik kaldığını düşünüyorum. kuvvetle ihtimal o kısıtlı süreye daha fazla detay sıkıştırmak zor olmuştur. ayrıca hikaye aslında kubilay han üzerinden ilerlediği için marco ve maceraları ikinci planda kalıyor ama genel olarak doyurucu olduğunu kabul etmek zorundayım. polo'nun en büyük şansı rastgele bir kralı veya kağanı değil kubilay han'ı anlatmasıdır. kubilay han yapı itibariyle cengiz han'dan daha ilginç bir karakter. bu arada benedict wong'a kubilay han rolünü vermeyi kim akıl ettiyse kukusu/daşağı öpülmeli. bu kadar iyi betimlemek ve ekrana yansıtmak her baba yiğidin harcı değil. kubilay han, ikinci dünya savaşındaki abd ordusu haricinde japonya'ya çıkarma yapabilmiş ilk ve tek hükümdardır. batıda günümüz polonyasından başlayıp güneyde iran'a, doğuda ise bruma civarına kadar uzanan kocaman bir hakimiyeti vardı. başkenti pekin olan, koca çin'e hükmeden bir hanedanlık kurmuş, egzotik doğuyu batıya tanıtmış olan adamdır. ayrıca kendisi pek kozmopolitan ve akılcı bir hükümdar. sarayında her azınlıktan temsilciler bulundurmuş, her dine ve inanca saygı gösterilmesini sağlamıştır. öte yandan moğolların bozkır yasalarını sertçe uygulamaktan çekinmemiştir. böyle bir insanı ekrana doğru haliyle yansıtmak çok önemliydi. dizinin en büyük başarısı zannımca kubilay'dır. bu yapımda bu denli önem verilmesinin sebebi de batının tarih boyunca sahip olamadığı nitelikler taşıyan bir lider olmasıdır. şahsen izlerken her sahnesinden ayrı keyif aldım.

    görsellik inanılmaz. görüntü yönetmeni her sahneyi birer tablo gibi işlemiş. ışık, dekor, kostüm hepsi birbirinden başarılı. bir sahne değiştiği vakit pause tuşuna basıp sahnenin çıktısını alıp duvara asabilirsiniz. o derece özenli bir çalışma var. kostümlerin bazılarını hazır aldıklarını, bazılarını yeniden tasarladıklarını biliyorum. mongol ve myn bala gibi yapımlarda yer almış bir ekiple çalıştıkları için biraz hazıra konmuşlar. dizide gördüğünüz yurtlar (çadırlar) moğol değil kazak stilindedir. yukarıda bahsettiğim üzere bu detaylar lokal ekibin katkısıdır. yan roller ve figüranlar içerisinde sadece bir tane moğol var o da jing fei rolünde oynuyor. şu fotoda görebileceğiniz üzere moğol rolü verilen ekibin yekünü kazakhfilm stüdyolarının çalışanları. aynı kadroyu the horde filminde de görebilirsiniz. yalnız müzikler konusunda aynı özen gösterilmemiş malesef. intro dışında mongol ve orda filminde kullanılan bazı parçalar parası verilip alınmış. dizi için özel bestelenen parçalar ise beni tatmin etmedi.

    --- spoiler ---

    dekor ve kostüm detayları öyle güzel ki hangi birisini anlatayım. bizim yapımcıların oturup başından sonuna tekrar tekrar izlemesi gerekir. kağanın elbiselerinde gerçekten ipek kullanmak ve nakışlarını el işçiliğiyle yaptırmak kadar basit bir detay var. nesi detay lan bunun demeyin. (bkz: #21492312) bu gözler mikrofiber bez kullanılmış padişah sarığı gördü. aslında askerlerin zırhları daha sonraki bir döneme ait fakat bir birine yakın oldukları için hazırını kullanmışlar. kubilay han döneminde yaşanan kültür ikilemi de oldukça iyi aktarılmış. saray çin kültürüne yakın, kıyafetler ipek ve motifler daha oryantalken karakurum'da yaşayan arık han ve moğol halkı daha çok pamuk, keten giyiyor motifler daha çok gotik orta asya stilinde. bu denge dizi içerisinde de kendisini gösteriyor. halefi olan oğlu jingim kıyafetinden saç stiline kadar çinli gibiyken piç oğul byamba pullu zırhdan, saçından tutun da kambur kılıcına kadar her detayıyla moğol. büyük iskender'in yaşadığı kültür çatışması tabanlı sorunlar bu dizide kubilay han'ın da başına geliyor.

    bu arada güzel bir detay yakaladım. sanırım üçüncü bölümde ortaya çıkan kutulan (kut-ulaan) karakteri erkeklerle güreşen bir hatundur. normalde kadınların güreşmesi moğol kültüründe kabul gören bir olay değildir. burada saçmaladıkları düşünülebilir fakat olayın aslı bir hikayeye dayanmaktadır. ahmet yeşiltepe, zaman yolcusu adlı programda adını bilmediği bir kadın olan kut-ulaan hakkında kısa bir anekdot anlatırken aklıma geldi.

    http://www.youtube.com/…ure=player_detailpage#t=512

    video izlemek istemeyenler için özet: kurultayda güreşe erkek kılığında bir kadın katılır ve şampiyon olur. sonradan kadın olduğu anlaşılınca pehlivanlar arasında büyük utanç yaşanır. daha sonraki turnuvalarda böyle bir durum yaşanmaması için güreşler üstsüz yapılmaya başlanır. bu hikayeyi alıp bir şekilde diziye yedirmiş olmalarını takdir ettim.

    tabi ki döneme ait bolca kaynak ve detaylı bilgi bulunması ekibin işini kolaylaştırmış olmalı. bizler ulubatlı hasan'ın yaşamış gerçek bir insan olduğu hakkında tartışa duralım, çinlilerin tarihi kayıtları o kadar detaylı ki kubilay han'ın sarayında bulunan orjinal yer ve duvar döşemelerinin çin'den getirildiğine dair çizimler var. adamlar bildiğin yere döşenen taşın desenini rapora ekleyip kayıt ettirmiş. bugün o kayıtlar sayesinde dizisinde yere döşenen taşlara kadar aynı dönemi yansıtabilmişler. sarayın bahçesindeki göl ve çardak çok meşhur bir tablonun neticesi. o dönem detaylıca resmedildiği için bu vakite kadar kubilay han hakkında yapılmış olan tüm yapımlarda aynı sahneyi görebilirsiniz. haliyle bu dizide de bol bol kullanılmış.

    haşhaşiler hakkında olan bölümde bahsi geçen hikaye (bkz: #5576561) marco polo tarafından anlatılan haliyle bizlere kadar gelmiştir.

    --- spoiler ---

    senaryoda marco polo dışında olağan dışı fantaziler yok. hatta az bile olmuş demek mümkün. marco polo zaten bire bin katarak anlatan bir insan olduğu için inceden fantazi eklenmesinde mahsur yok bence. nihayetinde seyahatnamesinde yürüyen balıklar, elbiseli fareler anlatan bir adam. kubilay han gibi fantastik bir kağanı olduğu gibi aktarmaları zaten kendi başına yetmiş. kağanın oğulları, eşi ve marco arasındaki ilişkiler alengirsiz şekilde yansıtılıyor. tek açık nokta hundred eyes ve kung-fu öğelerinin kör göze parmak şeklinde sokulması. evet, abi çok karizmatik ve koreografiler mükemmel. hatta polo'nun kung-fu öğrenmeside pek absürt gelmiyor ama bu sahnelerin çok fazla yer kaplıyor. hikayeye pek somut bir katkısı da olmadığı için sıkılıyoruz haliyle. ilerideki dövüş sahnelerinde tek başına on kişiyi alabilen bir avrupalı çömez karakteri sırıtmasın istemişler.

    bir kaç basit eksiklik dışında beni umduğumdan fazla memnun etti. yayında ve yapımda emeği geçenleri tebrik ediyorum. umarım bizim ertuğrulcu tayfa izler de moğol nedir öğrenir.
350 entry daha
hesabın var mı? giriş yap