13 entry daha
  • afro-amerikalıların yaşadıkları zulüm, ku klux klan'ın estirdiği bir dizi terör, yerel hükümetlerin beyaz ırkı yüceltip siyah ırkı aşağılayan tutumu ve sahte demokrasi anlayışı, sınıf eşitsizliği, kölelik, çocuk kaçırma, siyah ırka dönük faili meçhul cinayetler, ırklararası evliliklerin mahkeme yollu ve amerikan kamuoyu nezdinde reddi gibi birçok hakiki karanlık detay filmin meseleleştirdiği temalar arasındadır. bu sıraladıklarım amerikanvari ikiyüzlülüğün karanlık rengidir. bu minvalde film şunu demeye getirir: asıl kara ve karanlık olan siyahların rengi değil, kanlı amerikan tarihinin bizatihi kendisidir.

    bu anlayıştaki filmlerin sayısı çok az olduğu için free state of jones'u mühimsiyorum.

    filme ilgili bir sahneye özellikle işaret edeceğim:

    --- spoiler ---
    beyaz karısından ayrılıp bir siyahla hayatını birleştiren newton knight (matthew mcconaughey) çevresindeki adamlarına, bunlar özgürlük ve eşitlik yanlısı siyah köleler ve amerikan konfederasyon askerlerince ekmeği, buğdayı, mısırı zaptedilen eşitlik yanlısı beyazlardır, elindeki metni okurken ansızın dönüp kameraya (bize) bakar.

    yönetmen gary ross'un anıtlaştırdığı bu sahne oldukça önemli; hele ki barack obama halen iş başındayken.

    esasında bu, şu anlama gelir: obama iktidarda epeydir, ama amerikan sokaklarında siyahlar halen eşit mi? güney'de ırıklararası ilişkinin rengi kuzey'e nazaran çok daha vahim değil mi? liberal amerikan anayasası ile sabitlenen haklarına rağmen afro-amerikalılar da hâlâ özgür mü? siyahilerin zincire vurulan özgürlüğü beyazları da etkilemiyor mu? ross, arada yaklaşık 100 yıl ileri doğru sararak zenofobik kaosun halen devam ettiğini gösterir; hem de bir amerikan mahkemesi salonunda. konjonktürel gibi görünen bu detaylar black cinema'nın takipçileri tarafından da doğrulanmıştır aslında. bir yüzyıl öncesinden bir yılan gibi sürünerek gelen zenofobi aslında beyaz adamı da zincire vurarak kontrol ajanlarınının (mahkeme salonundaki yargıçlar ve kalabalık tarafından temsil edilir) insafına bırakmıştır. george orwell olsaydı, güneşin altında yeni bir şey yok, aziz dostum, derdi. biz şöyle de diyebiliriz: yönetmen gary ross, başkan barack obama'nın yapamadığını newton knight'a yaptırır.

    newton knight gerçek bir amerikan vatandaşıdır. sıra dışı hayatıyla ve devrimci karakteriyle, amerikan ırkçılığının gemi azıya aldığı yıllarda egemenlere, ırkçı gruplara, siyahlara oy kullandırtmak istemeyen yerel yönetimlere, fedoal zorbalara karşı silah kullanmış ve ordudan da kaçarak sosyal bir mücadelenin içine katılmıştır.

    güney ve kuzey kirli hesapların buzlu sularında birbirini boğazlarken newton night, silahını güney'e değil, zorbalara yönelterek kimlerle mücadele edilmesi gerektiğine dair bir ders de vermiştir. işte bu yüzden gözlerini kameranın merceğine çevirmesi manidardır. üzerine aldığı sorumluluğu izleyicisine de yükleyerek etki alanını genişletme amacındadır zira.

    barack obama nereye çeviriyor gözlerini peki? orta doğu'dan başka nereye? kendi ırkına mı, beyazların elindeki silah fabrikalarının, bankaların, özetle kapitalizmin menfaatine mi? obama iş başına geldiğinden bu yana güney'de zenofobi rüzgârlarının durulduğunu iddia etmek saçmadır hülasa.

    newton knight, mevcut sistemle sorunları bulunan ve yankilerin nezdinde asi olan bir adamdır. kısa ömürlü özgür jones devleti de kapitalizmi yadsıyan, sosyal devlet şiarının ötesine geçen, komünyal faaliyetlere yaklaşan, siyahların da oy kullanabildiği, eşitliğin hüküm sürdüğü, son tahlilde özgürlükçü bir sistemdir. ya günümüzdeki amerikan sistemi ve yürürlükteki eşitsiz politikası? amerikan rüyası vietnam bataklığında sona ermemiş miydi sam amca?

    film bu yanıyla hem o dönemin hem de günümüz amerika'sının tutarsızlığını ve eşitsiz yapısını karşısına alır ve halihazırdaki liberal yasaları eleştirir. sık sık zamanda ileri doğru geçişler yapması da ancak bununla açıklanabilir.
    --- spoiler ---

    ilaveten;
    genel konuşuyorum: her oyuncudan laurence olivier ya da marlon brando performansı göstermesini bekleyemezsiniz. free state of jones çizgisindeki filmler için en birincil amaç, güçlülerin yazıp çarpıttığı tarihin foyalarını ortaya çıkarmaktan ibarettir. bu filmin de yaptığı bu. dolayısıyla filmdeki kimi oyuncuların kusurlarına odaklanmak vakit kaybıdır.

    edit: imla
26 entry daha
hesabın var mı? giriş yap