56 entry daha
  • sayesinde şu son beş senede syfy'ın çıkardığı en başarılı dizinin z nation olduğunu tekrar hatırladım. bildiğiniz üzere z nation bütün zombili yapımlardan bir şeyler kırparak oluşturulmuş ve üzerine kötü espri sosu dökülerek üretilmiş lapa bir yapımdır. dizideki goygoyun bini bir para, zamanla zombi dünyasının beyaz futboluna dönüştü. uzaylı zombiler, zombi doğan bebekler gibi en kadar absürt konu varsa üzerine yürüdüler. aha işte o dizi son yıllarda syfy logosu altında gördüğümüz tüm dizilerden daha başarılı.

    aftermath rusların borş çorbasına benziyor. bu dizide aynen çorbada olduğu gibi mutfakta kalan ne kadar malzeme varsa at suya kaynat nasılsa ortaya bir çorba çıkar mantığıyla yapılmış. ilk bölümden anladığımız kadarıyla bir kıyamet yaşanıyor. meteorlar düşüyor, depremler ve büyük fırtınalar kopuyor. buna mukabil insanı zombiye çeviren bir tür hastalık var. bir de insanların içine girip çıkabilen kötü ruhlar. ilerleyen bölümlerde türlü fantastik hibrid yaratıkların olacağı da dizinin sinopsisinde mevcut. yani içinde bir tek godzilla, chevy chase ve alf eksik.

    bir de bu dizilerde en kıl olduğum mevzu en önemli kısımları şipşak geçiştirmeleridir. yahu kıyamet kopuyor. dünya'nın her yerinde depremler oluyor, yanardağlar patlıyor ve göktaşları düşüyor. bi kere de şu olayları adım adım gösterin be amına koduklarım. hangi yanardağ patladı ne gibi etkileri oldu hiç bir şey bilmiyoruz. hani bu tarz filmlerde çok kullanılan bir teknik var. sıradan insanlar olayları televizyondan izlerler. baş roldekiler her zap yaptıklarında bir ülkeyi veya olayları izletir bize yönetmen. izleyici dünya nüfusunun kaçta kaçı sağ kaldı, hangi devletler çöktü gibi sorulara yanıt bulur. sonraki sahnede biri koşar radyoyu açar. oradan da ne gibi çalışmaların yapıldığını ve ohal ilan edildiğini filan öğreniriz. hatta son dönem yapımlarında insanlar youtube videolarını izleyerek öğrenmeye başladı olayları. sonra dışarı çıkarlar bir gök taşının çarpışını veya uçağın düşüşünü hayretler içerisinde izlerler. başarılı filmlerin çoğunda bu giriş öyle güzel yedirilir ki sizi de içine çeker. gizemli giriş yapmak isteyen yönetmen ise uzun uzun aile içi diyaloglara müsade etmez. ilk sahnede o kız gözünü ormanda açar ve bizde onunla birlikte noluyo amına koyim? sorusuyla başbaşa kalırız. her şeyi onun gözünden öğrenmeye çalışırız. bu süreçte kah birisiyle tanışırız kah benzinlikteki kırık ekranlı televizyondan cızırtılı yayın izleriz. yönetmen hangi yolu seçerse seçsin doğru işler yaparsa seyirciyi taşaktan yakalar. aftermath ise hepsinden kaçınarak çekilmiş koca bir başarısızlık örneği.

    bu tarz yapımlarda ilk bölüm pilot olduğu için yapım animasyon bölümü öğrencisinin projesine çevriliyor. aksiyon, dram, karakter derinliği, senaryo bütünlüğü vs. her şeyi 10 dakika içerisine sığdırmaya çalışıldıkça rusların borş çorbasına dönüyor. ortalık köpek taşağındaki bitler gibi yapım şirketi kaynadığı için kanallar bu yönteme başvurur oldular. çünkü tutmayacak diziye koca sezon masrafı ödemek istemiyorlar. gerçi son yıllarda kanallar işi çözdüler. bir bilmem kim firması orijinal serisi veya yapımı ibaresi bu yüzden konuluyor. atıyorum hbo bütün işi kendi üstüne alıp en uygun yönetmen ve ekibi toparlıyor. sonra parası neyse kendi karşılıyor ve yapım istedikleri seviyeye ulaşmadan yayına almıyor. zaten son yıllarda izlediğimiz başarılı yapımların hepsi bu sistemin mamülü. kanaldan bağımsız yapımcı ve pilot bölüm olayıyla tutturabilmiş yapımların başında lost var. çoğu doğru düzgün tanımadığımız oyunculardan oluşan bir yapımdı ama ilk bölümden itibaren bokunu çıkarmadan merakı canlı tutmayı başararak akıllarda kaldı. günümüzde ise kanallar bu riski almak istemiyorlar. alan bir kaç büyük kanaldan birisi syfy. en son van helsing saçmalığı da aynı boktan sistemin eseri. artık bu işleri komple bırakmaları gerekiyor. fox bile işi çözdü ne yapımlar hazırlıyor. en güzel örneği yeni başlayan the exorcist. adamlar vermiş parası neyse en uygun ekibe çektirmiş diziyi. bize sadece vay ananski o neymiş lan öyle diyerek izlemek kalmış.

    bu dizide ise kimse götünün ayarını bilememiş. zaten bütçen kısıtlı olduğu için cgi bok gibi, üstüne bir de ne kadar mimik yoksunu insan varsa oyuncu olarak almışsın ondan sonra sonuç bekliyorsun. lan kızını uçan bir adam kaçırmış. seyirci olarak benim ilk düşüncem o kız ordan düşse parçası kalmaz. anası ise sms atar buluşuruz bir yerde diyor. lan nası yani? sandım ki ormana gidip arayacaklar. gerçekten sms atıp bir yerde buluşmaya çalıştılar. sanki kız bakkala gitti de yol kapandığı için başka bir yerde buluşma kararı aldılar. kötü ruh mudur nedir onların da tasarımlarını sikeyim afedersin. güneş patlamaları normalden daha büyük oluyor dedikleri bir sahne var. hatta güneş böyle cayır cayır yanıyor. sonra gördüklerimiz ise akıl alır gibi değil. o güneş üzerinde olan patlama dünyaya kadar ulaşıyor. ulaşıyor derken ışınlar filan değil bayağı kamçı gibi güneşten yanan alevler dünyaya kadar uzanıyor. gandalf'ı bacağından yakalayan balrog kamçısı gibi sarıyorlar dünyayı. yeryüzünde her yer kıpkırmızı oluyor ve kahramanlarımız bu olayı karavanda cenin pozisyonu alarak atlatıyorlar. dünya'nın en büyük fırtınasını da aynı şekilde ahşap evlerinde atlatmışlardı. sürekli ölen birileri ve her durumu normal kabul eden bir aile. lan adamın içinden bir şeyler fışkırıyor, gök taşları düşüyor, insanlar zombi gibi sağa sola saldırıyor ama adam hala bu akşam ne kadar güzel öyle değil mi? diyerek kamp ateşinde bir şey pişiriyor. yolda bir yerde sinyal çekmeye başlıyor. normalde sinyalin olduğu yerde durup arabanın üzerine çıkması gereken anne araçla son sürat devam ederken aa sinyal kesildi diyor. böyle sims karakteri gibi oyuncularla dolu. hani sandalyeyi kaldırırsın da yere oturmak yerine sürekli ayakta durarak ölen sims karakterleri gibi. yazılacak daha tonla saçmalık var ki bu daha ilk bölümden çıkanlar. ikinci bölümde ejderha var diyeyim gerisini varın siz düşünün. bu dizinin sinema televizyon eğitimi veren üniversitelerde "nasıl ilk bölümden çuvallanır" temasıyla ders olarak okutulması lazım. o derece fecaat bir yapım.
49 entry daha
hesabın var mı? giriş yap