71 entry daha
  • marvel netflix evreninde beni en çok heyecanlandıran ikinci diziydi. daredevil'ın yerini hiç kimse tutmaz, o ayrı. luke cage gibi bir karakterin, netflix evreninin gerçekçiliği ile buluşacak olması ve özellikle de dizinin harlem'de geçecek olması beni heyecanlandırmıştı.

    öncelikle belirteyim, dizi son derece tırt. çok iyi noktaları var, ama tırt. devamın spoiler olacak, ona göre okuyun.

    iyi noktaları:
    + dizi harlem'de geçiyor ve mahalle havasını çok güzel yansıtıyor. hayatımda abd'ye gitmişliğim yok, dolayısıyla benim inandırıcı bulmam ne derecede doğrudur bilmiyorum; ama internette okuduğum yorumların çoğu da bunu söylüyor.

    +dizinin ilk kötü karakteri cottonmouth çok iyiydi. gücü sınırlı bir karakterdi. operasyonunun bütün parası luke cage'in bir baskını ile buhar oldu. ama yine de çok katmanlı, izlemesi eğlenceli bir karakterdi. house of cards'ın remy'si mahershala ali gayet eğlenceli, güzel bir oyunculuk sergilemiş sağolsun.

    +müzikler ef-sa-ne. bana kalırsa jenerik bile marvel-netflix yapımlarının en iyisi; ama dizi içindeki müzikler de bambaşka.

    +dizinin harlem'da geçiyor olmasından ötürü güzel enstantaneler vardı. insanların delikli hoodie giymesi, iki süperkahraman savaşını tezahürat yaparak izlemeleri filan gayet komik ve yaratıcı detaylardı.

    kötü noktaları

    -neredeyse herkesin oyunculuğu çok kötü. başta mike colter (luke cage), simone missick (misty knight) olmak üzere. sağolsun cottonmouth bu yönden biraz kurtarmış. rosario dawson da (claire temple) "ımh bununla mı uğraşacağım" surat ifadesi ve her daim yarı kapalı göz kapakları ile idare ediyor. karakteri de ona uygun yazılmış. belki diziyi beğenmedim diyedir; ama daredevil ve jessica jones'taki oyunculuklarını daha çok beğenmiştim ben.

    -cottonmouth'ın aramaya çekindiği, aşırı reyiz kötü karakter diamondback tam bir dallama. neden dallama olduğunu ayrı ayrı anlatmam gerekiyor:
    --kendi ekibi bile yok. harlem'e geldiğinde, rahmetli cottonmouth'ın adamlarına çöküyor.
    --kostümü bok gibi. resmen bok gibi.
    --ayakta duran adamı, dürbünlü tüfekle anca karnından vurabiliyor. vurduğu adamı çöp aracına düşürüp, sonrasında kendi adamlarına "gidin cesedini bulun." diyor. lan, iki adım yürüyüp öldür işte, dangalak?
    --hikayesi bok gibi. dönüp dolaşıp "babam beni sevmedi, seni sevdi" mevzuuna geliyor ki bu mevzuu bile doğru düzgün işlenmemiş. ya bir bölüm ayırıp, karakterin baba lucas ile ilişkisini az biraz gösterin, izleyenler "vay arkadaş, adam çok çekmiş." filan desin, ya da hiç bu toplara girmeyin kardeşim
    --incil mevzuu cidden kusturdu artık. diziyi izlerken kutsal değerlere hakaret eder oldum.

    -senaryoda saçma sapan, izleyiciyi ikna edemeyen noktalar var ve sayısı çok fazla. örneklemek gerekirse:
    --bir tane taşıyıcı sütuna omuz atmakla, balkonun bir kısmının göçmesi ve adamın da cuk diye düşmesi tuhaf geldi.
    --luke cage'in kafasına şaplak atarak insanları bayıltabilmesini; ancak tam olarak bu insanları öldürmeyecek güç uygulamasını, çizgiroman uyarlaması olmasına veriyorum. ana karakterlerden darbe yiyen herkes, muhteşem bir şekilde bayılıyor, ama kimse ölmüyor.
    --kendisine silah doğrultulan diamondback'in bir anda redkit hızında silah çekmesi ve tek kurşun yemeden ortamdan kaçması
    --klüpten çıkan milyon tane rehineden bir allahın kulunun "lan içeride bi adam var, luke cage değil. o rehin aldı bizi." dememesi. insanların hala luke cage'in peşine düşmesi.
    --luke cage'in flash/quicksilver kesilip, aşağı düşen kızı yakalaması.
    --kamyona düşen luke cage olayını yukarıda belirtmiştim.
    --luke cage'in "hasktir bu benim kardeşimmiş lan." diyebilmesi için illa yıkık kiliseye girmesinin gerekmesi.
    --luke cage ile diamondback'in neredeyse her karşılaşması.
    --aşırı nadir, çok değişik, çok pahalı mermilerin en sonunda komple bir ekibe dağıtılması. mermi niye çok nadir onu da anlamadım. metalinden kaynaklıysa (chitauri metali sanırım), sürüsüne bereket milyon tanesi avengers'ta ortaya dağıldı zaten.

    - bilerek mi böyle yaptılar bilmiyorum ama dizi resmen cheesy. durduk yere saçma sapan aforizmalar, ilerleyen karakterin kafayı arkaya çevirip cool laf etmesi filan aşırı tırt. 90'ların başında aksiyon filmi izliyor gibi oluyor insan bazen. bu bir de mike colter'ın dandik oyunculuğuyla birleşince iç bayıyor.
74 entry daha
hesabın var mı? giriş yap