• anket gibi dursa da, bir arkadaşımın 14 yaşındaki kızının meslek seçimi sırasında dile getirdiğimde "sen de hepsinde en iyi olmayı düşünüyorsun" diyerek saçma şekilde savunamadığı durum ile ortaya çıkan konu.
    şunu demek istiyorum. bazı meslekler veya işler vardır ki gittiğiniz hiç bir ülkede aç kalmazsınız. veya ülkenizde bile mesleğinizin etiğine bağlı kalsanız da işsiz kalmazsınız (evet! ne kadar kötü bir durum değil mi! mesleğinizi doğru yapıp işsiz kalmak!)
    arkadaşımın kızının iki seçeneği vardı (ki bu da kız çocuklarının genel oılarak klasik seçeneği bu yıllarda nedense)
    hukuk ve psikoloji.
    hukuk:
    savcı mı olacaksın? hakim mi? her iki durumda da (konuştuğumuzda 15 temmuz da olmamıştı) siyasi baskı altında olacaksın.
    avukat? ya gevşek bir insan olup herkese he demek ve işini (yolunu!) bulmak..
    veya meslek etiğine çok bağlı kalıp bir ucu siyasi bir ucu mesleki bir hayat sürdürüp zor ve daha az kazanan bir hayata merhaba demek zorunda olmak.
    ben ikisi de sözlük yazarı olan böyle iki avukat biliyorum. birinin "iş bağlantıları" var. mercedesleri var. 1,5 milyon liralık evi var.
    diğerinin evi de kira ofisi de. arabası yok.
    bunlardan hangisi hangi tarafta tahmin edin.

    psikolog.
    bir meslek yasası bile olmayan devlette çalışırsanız ortalama bir maaş ile geçinmeye çalışacağınız, devlet dışında çalışırsanız çok sosyal ve tatlı dilli bir insansanız çevre edinerek belki bir yerlere gelebileceğiniz bir meslek. meslek yasası olmaması nedeni ile rakipler sadece "psikloglar" değil. bir psikolog 150 tl zar zor seans ücreti alabilirken, kişisel danışman veya yaşam koçu tabelası ile saçma sapan insanlar felsefe ve psikolojiden öğrendikleri bir kaç şeyi din ile birlikte bir araya getirip insanlara anlatıp 400-500 tl ücretler alabiliyor. yani rakibiniz sizin mesleğinizin iyi olanları değil.
    ayrıca psikoloji bölümünden mezun olunca bir çok meslekteki gibi pat diye işe başlayamıyorsunuz. (yüksek lisans, doktora vs gibi bir durum değil buradaki) ya psikoterapi eğitimi ya klinik psikoloji almalısınız ki seans, terapi yapabilesiniz. bir çok durumda bunlar olmadan (kriterleri tam bilmiyorum ama) sadece psikiyatrist yanında çalışabiliyorsunuz. düz psikolog sadece test yapar ve değerlendirir. örneğin makine mühendisi (başarı veya daha çok gelir için değil, mesleğini icra edebilmek için) yüksek lisans vs yapmak zorunda değildir. okulu ona bu konda temel bilgiyi varir. ama psikologlar öyle değil (bu noktada en az psikologlar kadar sakat durumda olsalar da okullarda iş bulabildikleri için pdrciler daha şansılı. ama onlar da okullar olmasa psikologlardan daha kolay işsiz kalır.

    yine arkadaşın kızına dönelim. 7 yaşından beri piyano çalıyor. izmir'de 3-4 farklı hocadan eğitim aldı ve evinde akustik piyano bile var. ama arkadaşım bu çocuğun gsml'ye girmesine "engel" oldu. şimdi sanırım karşıyaka lisesinde okuyor.
    halbuki piyano çalıyor olsa yanında bir enstruman daha öğrenirdi ve o çocuk dünyanın hiç bir yerinde aç kalmazdı. çünkü bir avukat dile çok hakim olmasa da dünyanın her yerinde avukatlık yapamaz. yapmak için önce bir ara eğitim lisans cart curt alması gerekir. psikolog desen o da aynı. ama müzisyen? sokakta eline gitar alır, aç kalmaz not: kariyer anlamında da başarılı olabilir. ama ben çevremdeki gençlere hep sadece türkiye'de yapılmayacak ve evrensel olan meslekleri seçmelerini öneriyorum. yoksa hukuk, psikoloji ve sanatçı olmak.. üçü de değerli elbette. ben türkiye'nin bugünkü koşulları ve türkiye'den siktir olup gitmek çerçevesinde yorumluyorum sanırım :)

    mühendislik (özellikle elektronik ağırlıklı dallarda) gerçekten bilginiz yeterli ise dünyanın her yerinde iyi kötü iş bulursunuz. ilgisiz gibi dursa da aşçılık da böyle. çünkü temel bir ihtiyaç yemek. çok ünlü bir aşçı da olsanız para kazanırsınız, sürekli kebap yapan bir 0aşçı da olsanız kazanırsınız. mesela şu an kanada'ya 4 yıl mesleki deneyim + ingilizce bilen her aşçı pat diye gidip göçmenlik başvurusu yapabilir. o derece ihtiyaç halinde bu meslek.

    e ne alaka, meslek böyle mi seçilir diyebilirsiniz. evet seçilmez. ama hayatta kalmak ve "gelecekte ne olacağını düşünmemek" için bu gözle bakıyorum. yoksa bir mesleği gerçekten sevdiğiniz için açlıktan öleceğiniz bilseniz de bu mesleği seçebilirsiniz. bunda sakınca yok. bu yazıda işin bu yanını -tabii ki- değerlendirmiyorum. ama elince cep telefonundan başka bir elektronik cihaz almamış, çok fazla da ilgisi olmayan birisinin kalkıp bilişimde bir dal seçmesini, doktor olamayacağı için (puan vs) biyolog, daha kötüsü "gelecek bunda" diyerek genetik mühendisi olmasını çok anlamıyorum. evet her üçü de güzel meslekler. genetik mühendisi olarak belki bir çok ülkede (gdo üzerine çalışan ülkeler başta) güzel maaşlarla güzel işler bulabilirsiniz. ama burası türkiye. bir lab.'da idrar tahlilil yapmak için veya herhangi bir il sağlık müdürlüğünde "kıdemli memur" olmak için biyolog olmamak lazım. (not: laborant ile biyologu karıştırmadım. ama eskiden askeriyede olan şey artık haytın her yerinde. neydi o? elektronik mühendisinin kantindeki tvden sorumlu olması gibi örnekler. ) şu an mühendisler tekniker gibi çalışmıyor mu? zaten laborant olmak biyolog olmaktan daha da kötü bir şey sanki. (mesleki kıyas anlamında) ama eminim yurt dışına gitse türkiye'dekinden çok para kazanır o kesin!)

    oha tam da bu entry yazdıktan bi kaç saat sonra sonra şunu okudum. (bkz: #7228961)
    " gecmis bir zamanda turkiye'ye calismis ama laborantlik yapmak bayinca yurt disina geri donmus." :)
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap