28 entry daha
  • bana kalırsa, eninde sonunda ölecek olmamız bu hayatın en korkutucu şeyi değil. aksine, ölümsüzlük vadedilseydi korkardım. çünkü, bir gün öleceğimi bilmek beni sakinleştiriyor. henüz, tam olarak bu bilinçle yaşamıyorum; hala gereksiz yere koşturduğum, kendimi hırpaladığım ve yorduğum oluyor. ama çabalıyorum.

    ne diyordum? hah, iyi ki öleceğiz. yani ölmek değil korkunç olan. başka bir şey var; hiçbir yerde, hiçbir kimsede, hiçbir iz bırakmama ihtimali... işte bu ürkütücü. öyle kocaman harflerle adını tarihe yazdırmak değil bahsettiğim. sevgili ihtimaller denizi'nin açtığı bir başlık vardı; insanların hayatında güzel şarkı etkisi bırakmak. evet, böyle bir izden bahsediyorum. bunca koşturmaca içinde koskoca hayatı tüketirken ve tüketilirken; bir duvara bir çentik atamamaktan (dolls was here), bir insanın hafızasında saniyelik bir yer kaplayamamaktan bahsediyorum.

    aylar önce bu filmi izlerken; daniel blake, duvara "ı, daniel blake" yazdığında, ayağa kalkıp onu alkışlamamak için kendimi zor tuttum bu yüzden. bu film, sistemin içinde zorla öğütülen bir adamın her şeye rağmen, iyi bir iz bırakma çabasını anlatıyor. ben ayağa kalkıp alkışlayacak cesareti kendimde bulamasam da, daniel blake mücadele etme cesaretini kaybetmemek için sabrediyor.

    ken loach sinemasına aşina olmayanlar için; bu film herhangi bir adamın herhangi bir filmidir ve herhangi bir hikaye anlatmaktadır. herhangi bir sistemin içindeki izleyiciler de, herhangi bir salonda onu izleyip, çok tanıdık iz'ler bulabilir. işte loach filmlerini herhangi bir filmden ayıran şey de, tam olarak budur.
177 entry daha
hesabın var mı? giriş yap