• (bkz: istanbul erkek lisesi öğrencisinin isyanı)

    bu yazı yine* bana ait değildir. çapa fen lisesi'nde okuyan bir öğrenci tarafından isyan eden istanbul erkek lisesi öğrencisine hitaben yazılmıştır. aktarıyorum:

    "soylu darül muallimin'in 170. dönem talebesiyim. öncelikle estetik dalının ruhu okşayan yansımalarının, tarihi çini kaplamaların duvarlarını süslediği, kütüphanesinde fransızcadan ingilizceye kadar değişik dillerde yabancı ve yerli tarihi eserler bulunduran; zamanında, tüm anadolu'yu canla başla, karış karış gezerek memlekete faydalı bireyler yetiştiren muallimleri eğiten, şimdileri ise fen bilimleri alanında yoğunlaşan güzide okulumuzun yurdunun bir türk genci tarafından "kitap deposundan bozma" olarak nitelendirilmesini, tabiri caizse "dingonun ahırı" olarak gösterilmeye çalışılmasını terbiyesizlik ve tarihine saygısızlık olarak değerlendiyor ve kesinlikle kınıyorum.
    bu okulda öğrenim gören bir birey olarak okul yurdumuzdan bihaber olan ve yazılanları okuyan herkese lügat parçalamadan, net olarak seslenmek isterim ki, iddia edilenler tamamıyla irtikâp etmekten, çarpıtmadan ve aldatmacadan ibarettir. şöyle ki:
    her odada iki adet nizami pencere bulunmaktadır. mimari gereği her odada bir priz olduğu doğrudur, ancak babam bile lisede elektrik okurken uzatma kablosu kullanıyordu, zamazingoya ulaşmanın o kadar zor olduğunu düşünmüyorum, biz bi’ kaç liraya işimizi halletmiştik. 8 kişilik odalar ise anlatıldığı gibi mezara falan benzemiyor - acıtasyona gerek yok, realist olalım - baya baya genişçe, size dinlenme, rahat etme imkânı veren yerler. ayrıca çapalılardan ayrı salonlarda etüt yapan istanbul erkek lisesi öğrencilerinin etüt salonlarından gelen seslerin koridorlarda yankılandığı da doğrudur. bu arada evet, yemekhanede portakallı ördek çıkmıyor, ancak üç günde bir şinitzel, tavuk cinsi nefse hitap eden, diğer günlerde ise sebze veya bakliyat tarzı yemekler çıkıyor. normal sıradan bir catering firması işte. hijyene dikkat edilen, hiçbir zaman böyle yemek mi yapılır diyemeyeceğiniz bir yemekhanesi var. ruh hastası değilseniz sizi mutlu eder.
    he ama laftan anlamıyorum; herkes giderse mersin'e, ben giderim tersine diyorsanız; gidin klorlu suyunuzu doya doya için kardeşlerim- yurttaki tek bozuk musluktan-. içmeyin diyoruz, bak sebil var, vallahi var, icat ettiler bak diyoruz. e tabi bizde zorlama yok, isteyen kendi çapından nihilist takılabilir, sebilin aslında var olmadığını falan düşünerek.
    yerlere gelince; sırf bu arkadaşlar için okul halıfleksi kaldırıp parke döşedi tüm yurdu, silinmesi kolay olsun diye. ve dedi ki idare: yurda kimse ayakkabıyla girmesin, yerleri kirletmeyin ki pisliğin içinde kalmayalım, solumayalım dışardan taşıdığınız envai çeşit kötülüğü. ama gelin görün ki okula 300 kişi ayakkabıyla giriyorsa; inanın bana 299'u değil; 300'ü de istanbul erkek lisesi öğrencisidir. daha 2 gün önce bahçede kartopu oynayıp slogan attıktan sonra botlarla yurda girip koridorları çamur içerisinde bırakan rezaletin sorumluları da bu barbarlardan başkası değildir. düşünün ki bu arkadaşlar geleceğe hazırlanıyorlar. fizik, matematik testi çözerek önemli mevkilere gelecekler.
    şimdi ben sorarım sizlere, bu vandallar, bu insanlıktan bihaber yaşam formları böyle bir geleceği gerçekten hak ediyorlar mı?
    şimdi ben sorarım sizlere, kendi okulları tek kuruş bağış yapmadığı halde kendilerine kucak açan soylu darül muallimin'e adeta nankörlük eden öğrenci bozması, ‘biz anadolu çocuğuyuz’ diyerek anadolu'da zor şartlarda okuyan kardeşlerimize adeta hakaret eden bu (çok affedersiniz) zibidiler; böyle bir yurtta kalmayı gerçekten hak ediyorlar mı?
    kucak açtık, nankörlük ettiniz.
    insanlıktan bihabersiniz, utanın."
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap