5264 entry daha
  • gary neville'ın 14 nisan 2013 tarihli, 10 nisan 2013 barcelona psg maçı ve messi ile alakalı makalesi.

    ingilizce okumak isteyenler:

    http://www.dailymail.co.uk/…s-impact-spiritual.html

    --- spoiler ---

    insanlar her zaman büyük futbolcular hakkında konuşurlar. ben de büyük futbolcunun tanımı hakkında düşünmüşümdür her zaman. büyük futbolcunun tanımlarından birinin; ''istikrarlı şekilde iyi performans gösteren'' olduğunu düşündüm hep.

    bizim ligimizde van persie'yi düşünün. sezonun(12-13) henüz başlarında, manchester united'ın şampiyonluk yarışında 10 puandan fazla öne geçmesini sağlamıştı. yaya toure'nin city için yaptıklarını düşünün.

    ama benim için, büyüklük; çarşamba gecesi yeniden tanımlandı. futbol hayatım boyunca, her zaman, bir auraya ve karizmaya sahip insanların yanında bulundum.

    ben 19 yaşında manu'da profesyonel futbolcuyken bryan robson soyunma odasına girdiğinde ortamın atmosferi hemen değişirdi. sir alex ferguson için de aynısı geçerli.

    eric cantona da bu tarz bir karizmaya sahipti. herkesin, odaya giren birine baktığını düşünün. işte bu; büyüklüğün imzalarından biriydi.

    ama, hayatım boyunca hiçbir zaman, çarşamba gecesi nou camp'taki büyük bir futbolcunun yarattığı etki kadar büyük bir etki yaratan birini görmedim.

    psg karşısında, muhtemelen son 4-5 yıldaki en kötü barcelona performansına tanık oluyordum o gece. inanılmaz halsizdiler.

    ve nou camp'taki büyük kalabalık da aynı şekilde hissizleşmiş gibiydi. psg'nin ikinci yarıda 2-3 gol atıp maçı kazanacağını düşünüyordum.

    yedek kulübesinde messi

    yedek kulübesinde messi

    ve bir anda 1.67 cm boylarında, sakat olan ve koşamayan bir herif sahaya giriş yaptı.

    taraftarların kendilerine geldiklerini, barcelona'lı oyuncuların(en azından çoğunun) daha iyi oynamaya başladıklarını, psg'li oyuncuların hipnotize olduğunu, kıcasası; stadyumdaki herkesin bir anda tamamiyle değiştiğini görebiliyor, duyabiliyor ve hissedebiliyorduk.

    psg, maçı rahatça kazanabilecek bir takımdan, inançlarını bir anda yitirmiş bir takıma dönmüştü adeta. taktiksel bir değişiklik ya da fiziksel bir zorluk değildi bu değişikliğin sebebi.

    manevi bir şey olmuştu. o çarşamba gecesi, messi'nin büyüklüğünün önemini ve nasıl bir etkisi olduğunu anlamak için orada olmalıydınız.

    ilk yarıda, sakat bir şekilde, yedek kulübesinin en köşesinde, en ön sırada, teknik direktör ve yardımcılarının olduğu yerde oturuyordu. ikinci yarıda onu izliyordum. psg 50. dakikada gol attıktan sonra, kendiliğinden kalkıp ısınmaya gitti.

    yedek kulübesinde bile ısınıyor*

    hiçbir talimat yoktu. kendi kendine oyuna girmek için ısınmaya başlamıştı ve 62. dakikada oyuna girmişti.

    oyuna girerken

    oyuna girdiğinde etkisi inanılmazdı. koşmak yerine yürüyordu. hatta zorlukla hareket edebiliyordu.

    iki kere ofsayta yakalanmıştı, geri koşmakta bile zorlanıyordu. kendisini depar atmaya zorluyor, ancak başaramıyordu.

    bir anda 3 kişi ile bir pozisyona girdi. top ayağına yapışmış gibiydi. sonra topu villa'ya attı. villa pedro'ya attı, pedro da golü yaptı.

    golü altın tepside onlara sundu diyemeyiz, ancak oyunun çehresini tamamen messi değiştirmişti.

    messi'nin yalnızca varlığı, sakat olmasına rağmen, takımını başka bir seviyeye çıkarmıştı. böyle bir şeyi hayatım boyunca hiç görmemiştim. buna tanık olmak inanılmazdı.

    sadece yürüyerek, bir stadyumu ve maçın seyrini değiştirebilen bir futbolcu, büyüklüğü yeniden tanımladı o gün.

    ve bu messi idi. onun ne kadar mükemmel bir futbolcu olduğunu önceden farketmediğimden falan söylemiyorum bunları. manchester united gibi büyük bir takımla oynadıkları finallerde de onun müthiş futbolunu görmüştüm elbet.

    ama, barcelona'yı messi'siz hiç görmemiştim. aslında nisan 2008'den beri, barcelona'nın messi olmadan çıktığı ilk şampiyonlar ligi eşleşmesiydi bu maç.

    maçtan önce barcelona'nın etkili oyununun %30 civarında düşeceğini düşünüyordum messi yokken. maçta bu görüşümü %60 olarak değiştirdim.

    böyle özel bir oyuncunun sahada olmamasının psikolojik etkisi devasa.

    messi'yi o takıma koyuyorsunuz ve o takım, çok iyi bir takımdan tarihin en iyi takımına evriliyor.

    barcelona'nın sadece messi'den ibaret olmadığını, xavi ve iniesta gibi tarihin en orta sahalarından ikisinin o takımda olduğunu, ispanya'nın barcelona futbolcularının ağırlıklı olduğu kadrolarla 3 turnuva kazandığını söyleyebilirsiniz.

    ancak gerçek şu ki; dünya kupası eşleşmeleri her ne kadar çok dikkat çekse de, şampiyonlar ligi, milli takım organizasyonlarından daha üst düzey bir organizasyon.

    ispanya en iyi milli takımdı, ancak o kadro messi ile başka bir seviyeye ulaşıyor.

    2008 öncesi kötü olan ve kupa kazanamayan barcelona, guardiola'nın gelişi ve messi merkezli bir oyun anlayışını benimsemelerinden ve messi'nin tüm yeteneğini ortaya çıkarmasını sağlayacak şekilde bir oyun kurgusu yarattıktan sonra çok daha iyi bir takıma dönüştüler.

    eğer messi sezonun geri kalanında iyi durumda olmazsa, herhangi bir kupa kazanamayacaklar. real madrid, bayern, dortmund gibi takımlar, messi'siz barcelona'dan daha güçlü.

    real-bayern finali bekliyorum. ancak, barcelona messi'ye sahip. ve biz de tarihin en iyi sporcularından birine tanık olmaya devam ediyoruz.

    onun sadece varlığı, her şeyi mümkün kılıyor.

    --- spoiler ---

    https://www.youtube.com/watch?v=ajwjki66vtk messi'nin psg maçındaki görüntüleri

    https://www.youtube.com/watch?v=gvcgnqeogbi bu da maçın özeti

    https://twitter.com/…zh7j/status/779871859236016128 messi oyuna girerken stadyum'un atmosferi. çok iyi.

    çok acayip bir aurası var messi'nin. çok bahsedilmez bundan. faal futbolcular arasında, rakip futbolcular ve hocalar tarafından en çok saygı gören futbolcuların başında geliyor kendisi. maçlar esnasında rakibinin ona karşı davranışlarından anlayabiliyorsunuz bunu. çünkü, kendisine has bir duruşu var, çok mütevazı ve kendisini pek açmıyor dışarıya. kendi halinde, tarihin en iyi futbolcusu olarak futbolunu oynuyor. 90'larda, 2000'lerde oynamış baba futbolcular vardır. cıvıklaştığını, şımardığını hiç görmezsiniz. karşınızda görseniz, korkudan değil; içten biri oluşundan ve iyi biri olduğunu hissettiğinizden ötürü önünüzü ilikleyeceğiniz tarzda futbolcular. messi de o tarz bir futbolcu.

    kulüp bazında, millet görmeye alıştığı için çok fark edilmiyor bu etkisi. farkedilmesi için, bir maça yedekten girmesi gerekiyor. sakatlıktan falan dönmesi gerekiyor. böyle olunca yokluğunun hissini daha iyi anlıyor herkes. özellikle milli maçlarda top messi'nin ayağına geldiğinde ya da messi oyuna girdiğinde, sahada bir yerde göründüğünde, tribünler çılgına dönüyor. copa america'yı izlemiş olanlar anlayacaktır demek istediğimi.

    90'lardan 2000'lerden kalma havayı hissettiğim tek futbolcu. dünyanın en önemli sistem takımında, ama dünyanın en özgür futbolcusu. hala, 95 senesinde, rosario'da, toprak sahalarda top peşinde koşan çocuk gibi.

    1 şubat 2017 atletico madrid barcelona maçı performansı:

    https://www.youtube.com/watch?v=k1urcxp03rc

    bunlar da gol atmayı en çok sevdiği rakipler. osasuna hariç, diğerleri ispanya'nın en iyi kulüpleri.

    27 sevilla
    26 atletıco madrid
    22 valencia
    21 athletic bilbao
    21 real madrid
    21 osasuna

    edit: messi ile ilgili yazdığım, el emeği, göz nuru diğer entry.

    (bkz: #65400823)
16536 entry daha
hesabın var mı? giriş yap