70 entry daha
  • yazar bu romanı kaleme almadan önce kuzey fransa'da montsou'ya gelir. aynı zamanda romanın konusunun da geçtiği şehir. montsou büyük bir maden kentidir ve zola'yı orada kimse tanımamaktadır. gidip madencileri konu alan bir roman yazacağını ocak şefine bildirip gözlemde bulunacağını söylese ve piposu ağzında kemik çerçeveli gözlüğüyle fularıyla bir köşeden işçileri izlese de bu romanı yazabilecektir yazar. ancak o, kim olduğundan kimseye bahsetmeden gidip bir maden ocağında işe girer ve sıradan bir maden işçisi gibi orda çalışmaya başlar. 6 ay kadar bir süre işçilerle yemek yer, çalışır; dertlerini, sıkıntılarını, üzüntülerini, sevinçlerini gözlemler. aşklarına şahit olur... şüphesiz ki birisinin onları gözlemlediğini gören işçiler doğal davranamayacak, rol keseceklerdir. nasıl ki biri fotoğrafımızı çekerken poz veriyorsak onlar da öyle yapacaklardır. ancak, işçiler onlardan olan biriyle birlikteyken tüm çıplaklığıyla benliklerini ortaya sermekten çekinmeyeceklerdir. işte zola bunu çok iyi bilmekte ve bu yüzden eserlerini oluştururken hep bu yöntemi seçmektedir. 6 ay sonunda ocaktan ayrılan zola, romanını kaleme almaya başlar ve natüralizmin en büyük eserlerinden biri kabul edilen germinal'i tamamlar.

    natüralizm işte tam olarak da budur. detayları yakalamak için detayları yaşamak gerekir, bir köşeden izlemek değil. zola bunu başaran ender edebiyatçılardan biridir ve bu yüzden de emile zola'dır. yüz yılı aşkın süredir hatırlanmasının, daha iyisi yapılana kadar ki hiç sanmıyorum, hep hatırlanacak olmasının sırrı budur.
109 entry daha
hesabın var mı? giriş yap