• şu ahir ömrümde kitap yazsam bitiremeyeceğim kadar çok hikayem var elbette. ama bazılarını paylaşayım stres atmak bab'ında. eminim benim gibi tecrübelerini paylaşmak isteyen başka totoşlar da vardır.

    * bu ay bir yaşlı teyze girdi içeri. kapıdan girer girmez "burda kız var mı" diye yüksek sesle bir soru sordu çalışanlara. çalışma arkadaşım buyur etti kalabalığa rağmen. teyze de "torunum var, kız bakıyorum, sizin şubede çalışan kız var mı" dedi. hepimiz şoke olduk amk. "içimden erkek var yer misin" dedim ama sesli diyemedim tabi. "bana güzel kız lazım" diye söylendi hepimize salça oldu kadın. sonra da hummalı arayışlarla herkesi süzdükten sonra, 2 çalışandan evliyim yanıtı da aldıktan sonra gitti.

    * bir gün emekli yaşlı bir teyze maaşını çekiyordu. yeni bankacıyım o zamanlar. gişedeyim. teyzem ne kadar saf, ne kadar temiz bir anadolu kadını anlatamam. çok tatlı kadın. alt tarafı bankacıyız diye bir saygısı bir sevgisi var inanılmaz. daha doğrusu okumuş insana saygısı bu. o sırada şubeye bir lavuk girdi çuvalla. gençten bir şey. bankoya geldi. kadını hafif iteledi. masaya bir çuval para bıraktı. teyzemin suratı öyle üzdü ki beni. bir çuval paralı adam geldi diye kendini mazlumca geri attı, konuşmaya hakkı yokmuş tavrıyla sustu. lavuk da güneş gözlüğünü çıkardı masaya atarcasına "say bunları, bir hesap açıp yatıracağım" dedi ukalaca. adama dedim ki: "karşıdan bir numara alıyorsunuz, sıranızı bekliyorsunuz, sıranız yanınca işleminizi yaptırıyorsunuz." teyzeye seslendim, "teyze sıra senin, senden başka kimseyi alamam" dedim. önündeki parayı görmedin mi diye söylendi ukalaca. ben de "karşıdan bir numara alıyorsunuz, sıranızı bekliyorsunuz, sıranız yanınca işleminizi yaptırıyorsunuz." diye sakin bir ses tonuyla tekrarladım.teyzeye tekrar seslendim. kaç para maaş alıyorsun gibi abuk konuşmalara başladı. "karşıdan bir numara alıyorsunuz, sıranızı bekliyorsunuz, sıranız yanınca işleminizi yaptırıyorsunuz." diye sakince tekrarladım. bu kadar paralı adama sıra mı aldıracaksınız deyince, "karşıdan bir numara alıyorsunuz, sıranızı bekliyorsunuz, sıranız yanınca işleminizi yaptırıyorsunuz. paranız fazla ise limit üstü işlemlerden numara alırsınız" dedim. şefime yöneldi ukalaca. şef de geliyordu zaten yanımıza. şefe anlattı bana sıra aldırıyor, parayı almıyor vs gibi. şef de tamı tamına aynı benim cümlemle "karşıdan bir numara alıyorsunuz, sıranızı bekliyorsunuz, sıranız yanınca işleminizi yaptırıyorsunuz." dedi ve ekledi, "başkasının sırasını alma hakkınız yok, paraya göre değil, sıraya göre muamele yapıyoruz" dedi. yaşlı teyzemin gözleri doldu kendisinin hakkını korumamızdan. o sırada müşteriler adama kahkahayı bastı falan. müdüre çıktı herif. müdür de aynı şeyi söyledi sanırım. numara aldı. ilk onunki yandı zaten. limitüstü işlem yani :) bu kadar tantanaya ne gerek var ibne. numarası limitüstü gişede yanınca "ben şu gözlüklüde yatırmak istiyorum" dedi beni işaret ederek. şef hemen müdahale etti. limitüstü gişenin geldiği gişe olduğunu, isterse yatırabileceğini, isterse yatırmayabileceğini söyledi. lavuk mecbur yatırdı. gel zaman git zaman aradan sanırım 3 ay falan geçti. genel merkezden yazı geldi. ibnenin hesaplarında şüpheli hareketler tespit edilmiş. hesabının kapatılmasını istiyorlar. dedim bırakın ben arayayım bunu:) aradım. gelin hesaplarınızı kapatın diye. koşa koşa geldi:) direk benim bankoya girdi. dedim ki: "karşıdan bir numara alıyorsunuz, sıranızı bekliyorsunuz, sıranız yanınca işleminizi yaptırıyorsunuz." ahahhaha. parasını çekti, götüne bakarak gitti. asla bir vatandaşın ezilmesine izin vermedim böyle götoşlarca, sicilim pahasına da olsa izin vermem.

    * geçen sene şubenin yoğun günlerinden birinde bir numara yandı. adam oturdu. 1 saat falan sıra beklemiş. elindeki poşeti masaya koydu. çıkardı içindekileri. avon ürünleri var sürüyle. bana göstere göstere şov yaparak hepsini masaya koymaya başladı. hayret ve ibretle adama bakıp basiretim bağlanmış şekilde konuşamadım amk. sonra "amca napıyorsun" dedim. sana ürün satacam deyip bir ürün seçti ve başladı özelliklerini anlatmaya. amk içeride deli kalabalık var. herkeste aynı şaşkınlık yüzlere yansıdı. kesik kavga çıkacak ama ilk şoku atlatamamış kimse. hemen durumu kontrol altına almam lazımdı. hayırlı işler dileyip alamayacağımı söylesem de elinde birkaç numara daha gösterdi. herkese tek tek musallat olacak yani. kimse almaz amca falan demeye kalmadı birkaç kişi adama salça olmaya başladı. araya daldım. adamı usulca yolculadım. psikopat herif ya. o surat ifadeleri, şovmen hareketleri aklıma geldikçe gülüyorum.

    * 5-6 ay evvel 45 dk. falan sıra beklemiş bir adam geldi. adama ne yapmak istediğini sordum. nerde oturduğumu sordu. maaşımı sordu. yükselme durumumu sordu. sanki kızını verecek amk:) adam mal varlığımı falan sordu, bankadaki paramı vs. sordu. adama "kredi mi vereceksin, hayırdır sen" manasına gelecek seviyeli bir soru yönelttim :) "ev verecek bankacı arıyorum" dedi. bizde kimsenin ihtiyacı olmadığını söyledim. sonra evinin adresini söyleyip, kaça kiraya verdiğini söyledi. ihtiyaç olursa aramamı istedi. orada evler dediğinden çok aşağıda kiracı buluyor bu arada. enteresan adamdı. elimi sıkarken de bir okşama hissetmedim değil. :)

    * bu tarz çok kadın gelse de özellikle bir tanesi çok enteresandı. normalde bu tarz kadınlar kredi başvurusu yapacakken rastlanan tiplerdir. akıllarınca krediyi daha kolay alacaklarını sanırlar. ama bu kredi başvurusu da yapmıyordu. kadın duldu. ufak da bir çocuğu vardı yanında. normalde koltuk yandır. kadın koltuğu tam karşıma gelecek şekilde düzeltti ve yüzyüze pozisyonda yapıştı masama. sonra kelimenin tam anlamı ile göğüslerini yatırdı masaya. kolları ile de sıkıştırdı. askılısı iyice açıldı. göğüs uçları bile dışarda duruyordu. bir de eğildi. sanki pazarda karpuz sergisi açmış amk. çocuğu da saldı, yanına geldikçe "git oyna" diye ilgilenmiyor falan. kadını gönderemiyorum bir türlü. abuk subuk işi yok aslında. her söylediği şey için sana nasıl dönebilirim modunda ısrarla telefon istiyor falan. bir çocuğuna baktım, bir kadına... yazık amk dedim. tiksinirim böyle tiplerden. bu arada kadının oturma şekli ve tavırları yüzünden minisi falan da iyice açıldığından karşıda oturan amcalar falan gözlerini kadının bacaklara falan dikmişler. kulaklar bizde. ama göğüs mevzusunu göremiyorlar. neyse kadın kalkarken elimi sıkmak istedi. aldı elimi, kavradı, bırakmıyor amk. kurtulamıyorum. en sevmediğim insan tipi. uzattı da uzattı, uzattı da uzattı lafı... sonraki yaktığım numara karşıdaki adamlardan biriydi. bana döndü, "senin amk üstat kusura bakma" dedi. :) bir iç geçirdi. birkaç hayalinden bahsetti paralel evrende yapmak istedikleri ile alakalı. oraları geçiştirmeye çalıştım falan. kadın sonraları birkaç kez daha benzer şeyler yaptı. sonra ümidi kesti sanırım. şubeye son geldiğinde bir numara vermedim sana ulaşamadım dedi küstü bir daha da gelmedi :) manyak ibne ya.

    * yoğun günlerden biriydi. daha önce bir işlemini gördüğüm bir yaşlı teyze yanında genç bir kızla geldi. numarası başkasında yanmasına rağmen rica etti arkadaşımdan beni bekledi. işim bitince aldım. yavrum senden işlem yaptırdım, allah razı olsun seni çok beğendim, çok saygılı çocuksun vs. ile başladı, yıkadı yağladı falan filan, sonra torununu tanıştırdı. işte şurda okudu, şurda çalışıyor, bugün izinli, senle tanıştırmaya getirdim, tanışın telefonlaşın, arkadaş olursunuz vs. ile devam etti. amk herkes numaraları bıraktı bizi dinliyor. araya giremiyorum lafının. teyze birol güven ustalığı ile her girişimimi blokeliyor. kuzgun gibi bir teyze. lafını kesemiyorsun yani. amk üniversite mezunu kız. nasıl ikna ediyor, getiriyor anlamak mümkün değil. zor kurtuldum. daha sonra da birkaç kere işlem için torunu ile geldi, sırnaştılar ama sonra ümidi kestiler.

    * zeytinburnu taraflarında çalışırken lgbt'ler çoktu. hepsi de bende daha rahat işlem yaptıklarını söyleyip diğer arkadaşlarda işlem yaptırmak istemezlerdi. numara başkasında yansa bile beni beklerlerdi. sonra sanki benden başkası yok gibi numara alma huyları da kalmadı amk. tüm lgbt'ler bana gelirdi. bunlardan birkaçı zaptı en zor insan tiplerinden biriydi. dikkat çekmek için önce haykırırcasına kahkaha atıp sonra seksli şeyleri yüksek sesle konuşanı mı dersin, beğendiği müşteriler hakkında "şunda ne sağlam mal vardır" diye yüksek sesle konuşanı mı. bazen insanlar duyduklarına göz yumuyor, bazen bunlara dalaşmak üzere iken ortamı yumuşatıyordum. bunlardan biri sonralarında işi ileriye götürüp bana iltifatlar falan etmeye başladı. ay bana bir kere tıkasan paramı üstüne yaparım'dan benzeri türlü söze abartmışlardı. evine davet etmeler, iğrenç imalar falan. hepsini soğukkanlılıkla ve sabırla savuşturuyordum. sonra tabi adamın/kadının her neyse söylediği hayaller falan bizim şubedekilerin diline takıldı. meğer bizim totoşlar, müdür de dahil ne zaman patlayacağım diye iddialara tutuşmuşlar. müdüre hanım "oğlum bunlar seni yiyecek nihohahahha" diye gülünce bir seferde herkes döküldü tabi bana kurulan kumpası anladım. ama ne çare amk. çok sıkılmıştım bu tiplerden. tayin istedim sonunda. tayin olduktan sonra bazıları müdüre küsmüş benim tayinimi engellemedi diye. çok varlıklıydı çoğu. paralarını falan çekmişler. götü zor kurtardım sanırım. yeni şubemi söylemeyin istifa etti deyin diye söz verdirdim hepsine. yoksa şubem uzak da olsa gelirdi totoşlar.

    * bir gün bir anne kız geldi. bunları getiren de bir adam var 35 yaşlarında. adam ötede duruyor. kız ise 18'inde. annesi kızına öğüt veriyor: "kızım kadınlığını kullan. bu devirde aşk hikaye. şöyle trip yap böyle hediye aldır diye sürüyle taktik veriyordu. kız arada adam geliyordu. kızdan makas alıyordu, uzaklaşıyordu. adam gidince annesi taktiklere devam ediyordu. kadın, adama damadım diyordu ama kız bekardı. adam bir ara yine geldi. haftosunu bi otele yer ayırttığından bahsetti. amk. bi baktım kaynana da adama yavşıyor. enteresan bir üçlü idi. adam telefon çalınca gitti yine. kız bana maaşımı sordu. söylemedim. bi tutar söyledi, bu kadar var mı dedi. yok dedim. maaşın iyi olsa giderin vardı dedi annesinin yanında. bana kur yaptı siklemedim. annesi o arada oturan birkaç müşteri ile kesişti. kız keza öyle. sonra telefonumu yazmamı istedi. yazmadım. sonra adam geldi. kızın hesabına annesi bir miktar para yatırmasını istedi. yatırmak üzere yönlendirdim gişeye. ne anneler var amk. ne öğütler veriyor...

    * zeytinburnu taraflarında bir şubedeyim o zamanlar. yeniyim de bankacılıkta. bir aileden bahsetmişlerdi. adamlar kamyonla geliyorlar falan diye. öyle garip hikayeler anlatmışlardı ki, gerçek mi diye bunlarla tanışmayı iple çekiyordum. cam tarafında bir bankodaydım. bir gün bankanın önüne bir kamyon yanaştı. içinden kadınlı erkekli, çoluklu çocuklu sürüyle insan indi. hepsi de bankaya yöneldi. içimden herhalde bunlardır diye sayıkladım. geldiler. numara aldılar. numaratör sırası onlarda iken kimse numara yakmaz oldu :) oyalandılar falan. benim işim bittiğinde bastım. çat, bana geldiler. sonra diğer arkadaşlar da numara yakmaya başlayınca anladım sebebini. neyse. hepsi bana yöneldi. belli ki tek numara ile günü kapatacaktım. ağır bir koku geldi önce. ter ve kir kokusu. ama nasıl yoğun anlatamam. sonra da sürüyle kimlik attılar önüme. her kafadan bir ses çıkıyor. konuşma şekilleri, ortamda yarattıkları kaos vs. muazzam. sonra işlemlerin ortasında bir ses duyuldu uzaktan. "he gardaş" vs ile devam eden, telefonla konuştuğu anlaşılan, yumurta topuk ayakkabı sesiyle tok tok tok diye yaklaşan bir ses. önümdeki kalabalık kızıldeniz gibi ikiye yarıldı. halısı eksik bir hat kuruldu. hayatınızda görebileceğiniz en kaba sesli ve en koca ve pala bıyıklı adam geldi. aşiretin reisi herhalde :) amca bir kimlik verdi 1521 belgrad savaşından kalmış gibi yıpranmış. kimlikteki fotoda pala bıyık daha da büyük. gülmekten altınıza sıçarsınız. fotoyu görünce surat ifademi saklamak için birkaç damla kaçırdım donuma kendimi sıkmaktan. neyse işlemleri hallettim. kaosta diğer müşterilerin bakışlarından bana dualarını okuyordum. bu kalabalık -6-7 tane konut kredisi falan öderken asıl mevzu ile sonra karşılaşacaktım. bir gün satılacak bir dükkan için dükkana gitmek durumunda idim. hemen yanında camları gazete ile kapalı bir bodrumsu dükkan vardı. içinden bu aşiretten biri çıktı. "gardaş napıyon" diye sarıldı öptü yaladı falan. ben de bunu yaladım biraz. napıyonuz burda diye sordum. "burda yaşıyoruz" dedi. içeri davet etti sanki büyük bir şey becermiş gibi. adamlar bodrumsu dükkanı kiralamış ucuza. ne boya var, ne doğru dürüst ışık var. oda bile yok. sürüyle korniş takmışlar. sonra perde çekmişler. loca gibi perdeden odalar yapmışlar. 10 aile kalıyor. manzarayı gördüm hayalgücüm şaştı amk. sığınma kampı gibi. adamlar bir ev kirasından ucuz bu bodrumsu yerde 10 aile kalıyor. böylece tasarruf ediyorlar. 3-4 evleri zaten varmış. birçok evin de kredisini ödüyorlar. onların hepsini kiraya vermişler. gelirlerini de yeni evler almak için kullanıyorlar. herkes kazandığını pala bıyıklıya veriyor. o da yeni ev alıyor ya da vadeli falan açıyor. bir gün mardinlilerle kapışmışlar. zeytinburnu'nu bilen bilir. küçük mardindir. mardinliler bunlardan birini vurmuş pompalı ile. mahallede mardinli bırakmadılar. ya vurdular, ya bıçakladılar falan. çok enteresan adamlardı.

    * zeytinburnu'ndayım yine. o bölgede eskiden yıllarca esnaflık da yaptığımdan müşterilerin çoğunu tanırdım. birgün psikopatın teki geldi. sırası gelene kadar birkaç müşteri ile takıştı. yetkili ile takıştı. sıra bende yandı. bir işlem için masrafı sordu. söyledim. "bu parayı benden alacak adamın a. s." dedi. sonra 1 saniye durdu "senin de a.s" dedi. manyak ibne. ben de delirdim. ana bacı girince önce kravatı çıkardım. sonra bankodan adama doğru atladım. birkaç müşteri araya girdi. herif durmadan küfrediyor. sonra silah çekti. bu silah çekince iyice delirdim. çıkışta öldüreceğinden bahsetti falan. "çıkışta değil şimdi vurmazsan şerefsizsin" dedim. adama dalmaya çalışıyorum ortalık karıştı amk. müşterilerin çoğu esnaflık dönemimden müşterim zaten. ya da esnaf arkadaşlar vs. müşteriler bunu silah mevzusundan sonra aldılar. kenara çektiler. tesadüfen aramızın çok iyi olduğu çokça müşteri var şubede. bu çocuğa burda laf edecek adamı sağ bırakmayız dedi bazıları. adamın silahını aldılar elinden. tartaklamaya başladılar. birkaç kişi de beni tutuyor. tesadüfen üst kattan sivil polis, aramızın çok iyi olduğu bir müşterim de geldi. silahı teslim aldı. adamı tartaklayan müşterilerin elinden kimlik göstererek adamı aldı. insanları birkaç adım öteye uzaklaştırdı. adama eğildi. tane tane ve herkesin duyacağı şekilde "albastropos'a değil bir şey yapmak, bu çocuğa yan baktığını görürsem ben senin a.s, götüne de bu silahı sokarım" dedi. sonra nerden biliyordu bilmiyorum ama, senin evini biliyorum deyip evinin adresini söyledi... karının adını biliyorum deyip karısının adını söyledi... çocuğunu biliyorum deyip çocuğunun adını söyledi. herif ve herkes şaşırdı kaldı. demek adamın sabıkası vs. vardı ve zaten mimli ve takibinde olduğu biriydi. sonra tam cümlesini hatırlayamadığım raconvari bir konuşma daha yaptı ve silahın bende şimdi s.git dedi ve herifi şubeden attı.

    * ist. üniversitesi öğrencisi 4 genç geldi. hesap açtıracaklar falan. o arada aralarından biri ekşi sözlük'te girilere bakıyor. bir eleman var bunu biliyor musunuz dedi diğerlerine. giriden bahsediyor falan. amk giri benim giri. (bkz: #25327032) bir yandan özet anlatıyor diğer yandan diğer girilerimi falan anlatıyor. çok duygulandım lan. herif sıkı takipçim. totoş neredeyse her girimi biliyor. söylemedim yazarın ben olduğunu. biraz ekşi muhabbeti ettik falan. kendim hakkında biraz salladım. bu çocuk ya ibne ya da sevgilisine çok pis kaymışlar diye. kendimle dalga geçtik az. çok laf da kondurmadı bana gerçi. adam beni bana savunuyor lan ahahah. güldük eğlendik ve uğurladım çocukları. çok güzel bir gündü benim için.

    * birgün bir numara yandı. bir kadın geldi. başladı anlatmaya. ben dulum. hiç arkadaşım yok. yurtdışından yeni geldim. canım sıkılıyor. arkadaş arıyorum vs. sohbet edecek kimsem yok. benle arkadaş olur musun, arada çay içmeye gelirim, muhabbet ederiz falan demeye başladı ama belli yani elini versen kolunu alamazsın. kadına üzüldüm falan ama yapacak bir şey yok. arkada sürüyle insan bekliyor. ya onu boğarlar ya beni :) kadına bir iki park tarif ettim genelde emeklilerin takıldığı. orda sıkılmayacağını söyledim. tesadüfen birkaç kere kadını o parkta gördüm. muhabbet ediyordu birileri ile.

    * kızına veya torununa beni yakıştıran çok müşteri gördüm ama 1 keresinde de bir adam denk geldi böyle. adama bir kere işlem vs. yapmıştım. muhabbet falan ettik işlem sırasında. ama adam gözlemci bir tip. bunu anlıyorsunuz sohbet ederken. neyse. adam birkaç kere daha geldi. numarası başkasında yandı beni bekledi. neyse yine işlemlerini yaptık. o arada bana sürekli sorular soruyor bu. bir şey var ama çözemiyorum sebebini. adam arada bir geldi ve her seferinde başka şeyler sordu laf arasında. en son geldiğinde benim bir kızım var, seni çok yakıştırıyorum, bence bir tanışın dedi. gidip elaleme vereceğime sana vereyim dedi. teşekkür ettim, böyle şeylere sıcak bakmadığımı belirttim ama adamı da kırmamak için çok zorlandım. o olaydan sonra adam sanırım bir kere daha geldi. sonra daha hiç görmedim.

    * çok yoğun günlerden biri. yeni bankacıyım ve gişedeyim o zamanlar. müşteriler isyanda. yer yine zeytinburnu. sırada 180 dakika bekleyenler var. öyle bir yoğunluk yani. bir tane adam takıldı gözüme. adam belki 30 dakika hareketsiz oturuyordu. arada bakıyordum hareket ediyor mu diye. tık yok. sonra bir gümbürtü koptu ama ne gümbürtü. adam öyle bir avazı çıktığınca bağırarak konuşuyor ki: "amk bu ne biçim sıra bitirdiniz lan beni ......................." ama kimseye hitaben konuşmuyor. yere bakarak bağırıyor. herif delirdi. birileri su verdi falan. sonra bu adam susunca bir eleman bağırmaya başladı. "çekeceğim ulan tüm mevduatımı, bu bankaya para kazandırmam bi daha..." ama adam söylene söylene bekledi 20 dakika daha. herkesi kışkırtmaya çalışıyor falan. yalnız bu arada devletin mernis sisteminde sıkıntı var. bu da tüm bankaları etkiliyordu. aynı anda vergi sistemi de çökmüştü devlette. kalabalığın çoğu vergi için bekliyordu. ve bu yoğunlukta şöyle tipler de var: sırası yanıyor, bankamatiğini uzatıyor, bana 100 tl ver diyor. öyle bir yer zeytinburnu. dışarıda 3, şube içinde 1 bankamatik var ve sıra yok. :) neyse. bu çokça söylenen, sanki yüzbinlerce parası var imajı yaratan adamın sırası yandı bende. herkes bunu izliyor ama. gelirken bile söyleniyor. tüm mevduatımı çekeceğim bu bankadan, para kazandırmak yok artık size vs vs. neyse herkesin gözü bizde. adam yüksek sesle "tüm paramı çek ver, hesapları da kapa". adamın 7 tl'sini verdim hesabını da kapattım. sağolsun şubenin stresi gerginliği dağıldı. herkesin yüzü güldü, rahat nefes aldık amk.

    devamı:
    (bkz: #66617820)
49 entry daha
hesabın var mı? giriş yap