274 entry daha
  • bir gece kalmamıza rağmen bir ay kalmış gibi olduğumuz şehir. gönül ister ki daha uzun kalıp rahat, mutlu, aynı kültürü paylaştığımız bu insanlarla biraz daha vakit geçirelim. ileride artık.

    ilk olarak plaka'ya gittik. monastiraki metrosunda indik. etrafa bir baktık her yer turist. her yerde kebab, şiş vs. burası sultanahmet gibi biraz. açıkçası şehirleri gezerken şehrin havasını soluyabilmek için turistlerin değil de yerel insanların çok olduğu yerlere gitmeyi tercih ediyorum. bu yüzden oradan birine bunu sorduk. insanlar inanılmaz güler yüzlü ve yardımcı. antikacı dükkanı olan biri bir yer tarif etti. oraya doğru gittik. tam olarak karaköy'e muadil bir yer. eski binalar da var yepyeni modern cafeler de, evsizler de var enteller de, sokaklarda müzikler var, insanlar eğleniyor, güzel cafeler yeme içme yerleri var. buranın adı psiri. psiri'de bir yere oturup yemek yedik, servisler çok geç geliyor. öglen öğlen canlı müzik vardı cok keyifliydi. herkes sizinle yunanca konuşuyor çünkü bin yılı aşkın süre beraber yaşamışız, benzer genler benzer kültürler taşıyoruz onlar türk'e biz yunan'a benziyoruz. turist gibi değilsiniz. yemekler bol zeytinyağlı ve çok lezzetli.

    sonrasında akropolise gittik. akropolis'in iki girişi var. birincisi çok dik yokuş. çıkması zor ama manzarası inanılmaz güzel. insan kendini helenik çağdaki yunanlılar gibi de hissetmiyor değil, değer. diğer çıkış merdivenli. biz çıkarken yokuşlu ve manzaralı yerden çıktık. öğrenci bileti on euro. akropolis zaten muazzam. ne desem tarif etmeye yetmez.

    inişte merdivenli yerden indik, sonrasında plea market var. muazzam bir yer. satıcılar kazıklamaya çalışmıyor, güler yüzlü, güzel insanlar. incik boncuk satılıyor genelde ve hepsi de birbirinden güzel ve ucuz. festival gibi. çim adam satan bir adamla uzun süre konuştuktan sonra almadım, sorry deyip giderken "hey be happy maan" diye gülerek seslendi. güzel insanlar.. aynı kültür, biz nereye gitmişiz onlar nereye.. bizi nefret, stresle doldurmuşlar onlar sevgi ve rahatlıkla dolmuş.

    sonra tavernaya oturmak için psiri'ye döndük. ufak bir meydan var, insan doluydu. masalarda muazzam tatlılar vardı. kocaman porsiyonlar.. biz de yiyelim dedik, baktık upuzun bir sıra var. herkes çılgın bir şekilde tatlı yiyor. panayır yeri gibi. baktık turist de yok herkes yerli, sıradakilere burası meşhur bir yer mi diye sorduk, evet evet dediler girdik direk sıraya. sonra en meşhur tatlıyı getirin dedik. iki kişiye bir browni getidiler, üzerinde dondurma, yedi euro. browni demek hakaret aslında, sufle de demek hakaret. bir tatlı ne kadar iyi olabilir diyordum da gerçekten sırf bunu yemeye atinaya gidilir. bir de porsiyon o kadar büyük ki iki kişi bitiremedik.. meydanın adı plateia iroon. tatlıcının adını yazamıyorum ama oraya giderseniz anlarsınız.

    yanımızda eğlenceli bir tayfa vardı. excuse me diyerek direk daldım muhabbete. beş yerli bir de bosnalı. akşam fasıl yapacağız bize mekan söyler misiniz dedim. bir muhabbet açıldı ki bitmek bilmiyor. türkçe konuşmaya çalışıyorlar, istanbul'u, muğla'yı, izmir'i övüyorlar, biz aynı insanlarız diyorlar.. muazzam bir bilinç. doğru kişiye sordunuz dedi. bir taverna tarif etti sonra siz gençsiniz akşam eğlenin biraz dedi ve barlar sokağını gösterdi, sonra da cilalamak için otelin yanında bir bar. bir ay kalsak bulamazdık buraları.

    avlu diye bir yer. merak eden olursa yeşillendirsin tarif ederim. küçücük tahta bir kapısı var. tabela vs yok. kapıyı açıyorsun içerisi avlu. nefis deniz ürünleri, taverna müziği, rakılar, insanlar şarkı söylüyor. atmosfer o kadar sıcak ki mutlaka oturmak gerek.

    sonra barlar sokağına gittik. istiklal caddesi gibi bir sokak var. mitropoleos adı galiba. orada yürüdük. o bölge sağda solda, ara sokaklarda, paralel sokaklarda hep barların, müziklerin, bistroların, mağzaların, sokak şovlarının olduğu haraketli bir bölge. özlediğimiz görüntüleri gördük. gecenin bir saati kızlar, erkekler istedikleri gibi sokaklarda dolaşıp eğleniyorlar. mutlular. içiyorlar. kukos diye bir bara oturduk. sakin bir yerdi. white russian istedim, içtiğim en güzel white russian'dı. sadece 7 euroydu. ne tatlı ne de acıydi ve alkol oranı çok yüksekti.

    çok güzel bir şehir. pahalı değil, insanlar mutlu, insan gibiler, yaşamaktan keyif alıyorlar, sıcakkanlılar. binalar güzel. şehir tarihi. mekanlar güzel. güzel giyiniyorlar. çimenlere oturup uzanabiliyorsun, kalabalık değil, sanat var. yaşanır bu şehirde.

    edit: tatlıcının adı nancy's .
    düzeltme ve eklemeler için, qiz ve marikaki teşekkür ederim.
288 entry daha
hesabın var mı? giriş yap