139 entry daha
  • maresal tito'nun olumu sonrasi yasananlar ile ilgili bir hayli uzun bir entry.

    1987 yilinda tito'nun olumunden 7 yil gecmis olmasina ragmen yugoslavya hala tek parcaydi ancak kosova'da bir takim sikintilar dogmustu. sirp baskan ivan stambolic bu sorunlari cozmesi, daha dogrusu rahatlatmasi icin slobodan milosevic'i buraya gonderdi. (daha sonralarda "simdiye kadar yaptigim en buyuk hata" diyecekti bunun icin)

    olay yerel komunistler ile, milliyetci sirplarin surtusmesinden kaynaklaniyordu. sirplar komunist rejimin simdiye kadar kendileri icin hic bir sey yapmadigi dusuncesindeydi. hatta milosevic'in bir konusmasi sirasinda "tito zamanindan beri bekliyoruz. komunist parti bizim icin burada hic bir sey yapmadi" diye bagirdi. milosevic ise "merkezi yontim olarak bunlarin farkindayiz. daha fazlasini yapabilirdik" seklinde konusmaya devam etti. bu yaklasim da ne milliyetci sirplarin ne de yerel komunistlerin hosuna gitmedi. "biz diyalog istiyoruz, sen ise bize hep ayni monologlari veriyorsun" demisti yerel sirp milliyetcilerinin lideri miroslav solevic. bunun uzerine milosevic karsilikli gorusmeyi kabul etti. bu da resmen tito'nun yonetim yaklasimina ters ve tehlikeli bir hareketti ama milosevic de bunu istiyordu. yalnizca o zamanlar kimse bunun farkinda degildi...

    24 nisan 1987'de gorusme gerceklesti. sirp milliyetciler "olasi" bir kargasa icin her yerde taslarla hazir haldeleri.

    gorusmelerde konusan sirplar kosova'da baski altinda olduklarini, surekli olarak oldurulduklerini ve hatta manastirlarinin yakilip, mezarlarinin bile tahrip edildigini soyluyorlardi. milosevic'in yaninda gorusmeye katilan kosova lideri azem vllasi her seferinde milosevic'e egilerek "yalan soyluyorlar" dese de, milosevic duymak istedigi seyleri duyuyordu. savastan sonra bile oradaki argumanlari tekrar edip "etnik olarak temiz bir kosova istiyorlardi, boyle bir seyi ilk defa orada duydum" diyecek kadar masum rolune girmisti. vllasi'yer gore konusmalarda arnavutlar ne kadar asagilanirsa, salondaki alkis da o kadar yukseliyordu.

    bu sirada disarida "her ihtimale karsi" istiflenen taslar harekete gecmisti. yerel milliyetci lider solevic genclere emri vermis, polis ve halk birbirine girmisti. oyle ki; solevic bunu anlatirken "her polis kalabaliktan bir hediye aldi. her kaskete bir hediye" diyerek guluyordu. daha sonrasinda ise bizzat milosevic'e gidip "polis halkimiza siddet uyguluyor" diyecekti. bunun uzerine milosevic salondan cikip halkla bizzat konustu. sirp televizyonlari "bizi dovmelerine nasil izin verirsiniz" bagirislarini cok iyi sekilde servis ettikten sonra yeni kahramanlarini yaratmis oldu.

    milosevic belgrad'a donup baskan ivan stambolic ile konu hakkinda gorustu. stambolic bu gorusmeleri daha sonra "acinasi" seklinde yorumlayacakti. milosevic "burasi bizim anavatanimiz*, kosova'daki sirplari korumaliyiz" cizgisine gecmisti. stambolic ise "bu yontemler bizim sistemimize tamamen karsi, boyle giderse ulkemize nelere olacak?" diye karsi cikti. bu da aralarinin bir daha duzelmemecesine acilmasina neden oldu.

    milosevic harekete gecmisti. kongre konusmalarinda surekli olarak stambolic'e yukleniyor, kosova'daki ayrilikcilarin yugoslavya'ya zarar verdigini ve sirplari surgune zorladigindan bahsediyordu. oyle ki, bazi parti yetkilileri ivan stambolic'i diktatorlukle sucladi. stambolic bu sureci siyasi suikasti olarak yorumlayacakti cok sonralari ama o zaman icin is isten gecmisti artik. guc artik milosevic'deydi.

    ruzgari arkasina alan milosevic kosova konusunda agresif tutumu meclise de yaymak icin harekete gecti. voyvodina sirbistan'in kuzeyinde otonom bir bolgeydi ve mecliste oy hakki vardi. bu gucu kullanmak isteyen milosevic ilk is olarak buradaki sirp milliyetcilerini harekete gecirdi. halka bedava erzak dagitmak bile bunun icin yeterli olmustu. yerel yonetim hainlikle suclanmis ve istifaya zorlanmisti.

    bir sonraki hedef karadag oldu. milosevic buraya da kendi yaninda olan bir lideri yerlestirmeyi basardiginda 1989 baslarinda ulkenin yarisinda mutlak hakimiyet kurmus oldu. ancak kosova'da hala isler istedigi gibi gitmiyordu.

    subat 1989'da arnavutlar kosova'da karsi saldiriya gecti. yuruyusler ve gosteriler ile eski liderleri azem vllasi'yi istiyorlardi. milosevic bunun uzerine telefonla bizzat vllasi'ye tehditler savurup "bunun hesabini birisi verecek" dedi.

    zaman kaybetmeden harekete gecen milosevic kosovali sirplarin belgrad'a gelip parlamento binasinin onunde gosteri yapmalarini firsat bilerek "olagan ustu hal yetkileri" icin meclisi sikistirmaya basladi.

    olaylar tirmanirken kosova'dan sonra siranin kendilerine geleceginden korkan slovenler harekete gecti. sloven baskan milan kucan kosova'da sirplari haksiz buluyordu ve benzer bir durumu slovenya icin de gecerli olabilecegini duyurdu. bunun uzerine sirp televizyonlari bu duyuruyu "sloven provokasyonu" ve "slovenya'nin ihaneti" olarak duyurdu.

    ertesi gun sirp isciler bir gunlugune is birakti ve parlamentoya yurudu. gerilim cok yuksekti ve "sloba, sloba" diye bagiriyorlardi. milosevic gucu iyice eline aldigini anlayinca yugoslavya baskanina "ya bana gerekli yetkileri verin ya da bu kalabaligi kendiniz durdurun" diye ultimatom verdi.

    yugoslavya baskani raif dizdarevic bunun sirplarin duzenledigi bir "set up" oldugunu ve onlara istediklerini vermeyecegini soyledi. kalabaliga bizzat seslenen dizdarevic "yugoslavya birligi" temali bir konusma yapti. ancak daha sonralari da bahsedecegi gibi grubu sakinlestirememisti ve bir set up da olsa, bir milyon insani gormezden gelemezdi. gun sonunda milosevic yugoslavya ordusunun kosova'ya mudehale yetkisini almis oldu.

    o aksam ayni kalabaliga seslenen milosevic "dunyada hic bir gucun sirp halkinin kosova'daki hakkini korumasina engel olamayacagini, sirbistan'in yeniden yukseldigini" haykirdi. kalabaliktan yukselen "azem vllasi'yi tutukla" seslerine de "yugoslavya'ya karsi gelip, halki kandiran herkesi yakalayacagiz" diye cevap verdi. savas ortami hazirlaniyordu...

    kosova hukumetinin tum yekileri devredip kontrolu birakmaktan baska yapabilecegi bir sey yoktu. tum karsit gorusler ve gosteriler bastirildi, azem vllasi karsi devrim sucundan yakalanip hapse mahkum edildi. kosova'da "sirplarin hakki" korunmustu.

    bu sirada slovenya'da mladina adinda bir dergi yugoslavya'nin tabularina saldirmaya basladi. editor franci zavrl "yugoslavya ve komunizmin tabularini listeleyip ne kadar ileri gidebilecegimizi gormek istedik" diyordu. sloven hukumeti bu yayinlarda yasa disi bir sey bulmazken, yugoslavya bundan rahatsizdi. savunma bakani bizzat baskan milan kucan'a "basininiza sahip olun" dedi ancak sloven hukumeti buna kulak asmadi.

    daha sonralarda cok daha buyuk bir olay yasandi ve milosevic'in meclisteki konusmalarini ve tutanaklari ele geciren dergi bunlari yayinladi. bu acikca kanunlarin cignenmesi demekti ve isler daha da karismis oldu. artik herkes yugoslavya ordusu icin siranin slovenya'ya geldigini dusunuyordu.

    dergi yetkilileri polis ve gizli servis tarafindan sorgulandi ve koseye sikisitirilmaya calisildi ancak plan geri tepti. halk anti-yugoslav gosterilere basladi. dergi yetkililerine gore bu baskan kucan'in da artik onlarin tarafinda olmasina neden oldu. artik slovenya bagimsizliga gidiyordu ve milosevic ve merkezi yonetimin buna izin vermeye niyeti yoktu. milosevic "tek ve guclu bir ekonomi olmamiz gerekiyor, paramparca degil" diyerek fikrini acikca soyluyordu. baskan milan kucan'i cesitli yollarla tehditlere baslamisti; hatta slovenya baskentinde bir gosteri cagrisi yapacagindan ve baskani hainlikle suclayacagindan bile bahsetmisti.

    kosovali sirplar tekrar harekete gecti. amaclari ulkeyi uctan uca trenlerle gecip slovenya'da govde gosterisi yapmakti ancak yeni bir oyuncu daha oyuna dahil oldu. hirvatistan slovenya ile muttefik haline gecip gostericilerin gecislerine izin vermeyecegini acikladi. bu sayede 1 aralik 1989'da bir kac sirp gosteri duzenlemeye calissa da yerel polis olaylari bastirmakta zorlanmadi.

    milosevic'e yeni bir hamle gerekiyordu ve o da olaganustu kongre cagrisi yaparak bunu baslatti. amac tabii ki daha once kosova'da oladugu gibi slovenya'yi da ezmek icin karar aldirmakti.

    kongrede her sey sirplarin istedigi gibi oluyordu. diger delegeler bundan rahatsiz olmaya basladi cunku konusulmasi gereken seyler vardi ancak sirplar olaylari oldu bittiye, tezahuratlarla(alkislarla) aceleye getiriyorlardi. hirvat delege ivica racan, oylamadan once konusulmasi gereken seylerin de oldugunu soylese de, sirp yetkililer "her seyi konusacaksak kongre 2 ay surer" diyerek karsi cikti.

    milan kucan kongreyi terk ederse butun kaos icin slovenya'nin suclanacagini biliyordu ancak bu sekilde de surekli olarak sirplarin dedigi oluyordu. slovenler "bir kez daha bizi oylamayla yok sayarsaniz, biz de gideriz" diye ultimatom verdi ancak bu tansiyonun daha da yukselmesine neden oldu. sirplar, slovenlerin bu tutumunu acikca "gulunc ve sacma" buldu. bunun uzerine bir sloven delege sira onda olmamasina ragmen yerinden kalkip kursuye gitti ve "bu sartlar altinda slovenya daha fazla komunist parti'de kalamaz" dedi. akabinde butun sloven yetkililer salonu terk etti. isler iyice karismisti. slobodan milosevic konu hakkinda daha sonra "slovenlerin pis oyununu gorebiliyorum. bir gunluk otel masrafindan kurtulmak icin cikip gittiler. valizlerini lobide birakip gider bunlar" gibisinden ifadeler kullanacakti.

    slovenlerin salonu terketmesinin ardindan milosevic konusma yapti. amaci yeterli delege sayisini yakalayip kongreye slovenler olmadan da devam etmekti ancak bunun icin hirvatlarin da kongrede kalmasi gerekiyordu. milosevic hirvat delegelere "kalacak misiniz?" diye sordugunda, "slovenler olmadan bir komunist parti olmaz. is birligi yapmazsaniz kongre olmayacak" yanitini aldi. hirvatlar da kongreyi terketti. milosevic'e gore yugoslavya krizinin kapisini slovenler acmis, hirvatlar da buna canak tutmustu.

    bu sirada franjo tudjman'in basa gelmesi hirvatistan'da isleri karistirdi. secim sonuclarindan hemen sonra knin sehrindeki bir grup polis yeni devlet baskanini tanimadiklarini acikladi. sirplar hala ikinci dunya savasinda hirvatlarin nazilerle bir olup kendilerine yaptiklarini unutmamisti.

    tudjman knin'e isyani durdurmasi icin gorevlilerini gonderdi. sirp kalabaligin etrafini sardigi ve acikca tehditkar sekilde tezahuratlar yaptigi bir ortamda hirvat yetkililer ile isyanci sirp polisler gorusuyordu. "hic bu kadar korkmus insanlar gormemistim" diyecekti sirp yetkililer, gorusmedeki hirvatlar icin. haksiz da sayilmazlardi cunku hirvatlar oradan sag cikabileceklerinden bile emin degildi.

    sirplar knin'deki olaylarin bir isyana donusmesini istiyordu. anck bunun icin isyancilarin belgrad'in destegine ihtiyaclari vardi. knin'deki sirp lider sik sik belgrad'a gidip milosevic ile gorusmeye basladi. milosevic ve ekibindekiler "hirvatlarin son bagimsiz olduklarinda yaptiklarini unutamayiz. binlerce sirp'i katlettiler" gibi aciklamalarla yugoslavya ordusunu hirvatistan'a yonlendirme calismalarina giristi. tansiyon bir anda slovenya'dan hirvatistan'a sicramisti.

    knin'e girip cikan butun yollar kapatilmisti ve cok yakin bir zamanda split'de avrupa atletizm sampiyonasi vardi. tudjman'in bir cozum bulmasi gerekiyordu ve icislerine helikopter ile knin'e gidip bu isyani bitirmesini emretti.

    zagreb'den kalkan 3 helikopter kagit ustunde kiyiya ekipman tasiyordu ancak gercekte icerisinde isyancilara saldiracak olan hirvat ozel kuvvetleri vardi. helikopterler henuz havalanmis, knin'e dogru ilerlerken yugoslav jetleri helikopterlerin geri donmemesi durumunda vurulacaklarini bildirdi. bu sekilde tudjman'in da dedigi gibi knin olayi basit bir isyan degil, belgrad tarafindan desteklenen ve kendi secilmis hukumetine karsi bir hareket oldugu tescillenmis oldu. tudjman belgrad ile telefon gorusmelerinden de bir sey cikaramayinca (bizle alakasi yok, helikopterlerin telsizlerine ulasamayinca normal prosedur uygulanmis gibi bahaneler urettiler) 17 agustos 1990'da kninli sirplar yerel bagimsizliklarini ilan edip agaclarla hirvatlara tum yollari kapadilar. hirvat televizyonlari ise bunu "bir kac sarhos sirp'in gulunc isi" olarak yorumladi.

    ancak baskan icin durum hic de o kadar basit degildi. yugoslav ordusu duzeni saglamaya calismaktansa hirvatlara dusman gibi davraniyordu ve secilmis hirvat hukumetini alenen kucuk dusurmustu. bunun uzerine hirvat yetkililer kendilerini korumak icin silahlanmalari gerektigine karar verdi. ilk is olarak yugoslavya amerikan elciliginden silah yardimi talep edildi ancak buyukelci warren zimmermann hic tereddutsuz bu istegi geri cevirince silahlar icin baska yollar aranmaya baslandi. bu kez deneme sirasi macaristan'daydi.

    macaristan sinirindan 2 kamyon ak47 tum hirvat polis karakollarina yayildi. yugoslav gizli servisi istihbarati almisti ancak bu "kacakciliga" engel olamamisti. budapeste'de bile arastirmaya girisen gizli servis silah yollarini kapatti. hirvat yetkililer "silahlari hava yoluyla alamiyoruz, kamyonlara da izin vermiyorlar madem; biz de ozel otomobilleri kullaniriz" diyerek silah sevkiyatina devam etti. "pek cok otomobil yakalandi ama o kadar cok silah geliyordu ki..." diye anlatiyordu hirvat bakan slavko degorijica.

    yugoslav yetkililer bu silah kacakciliginin ulusarasi taninmis bir ulkeye karsi silahli bir isyan oldugunu, ordunun buna karsi harekete gecmesi gerektigini dusunuyor; ancak bu kacakciligin ucu secilmis hirvat hukumetine dayandigi icin cok dikkatli hareket etmeleri gerekiyordu. yugoslavya yonetimi hirvatlardan silahlari 10 gun icerisinde 'bulup' teslim etmelerini istedi ancak buna karsilik hirvat delege stipe mesic "ulkemizde bir isyan varken 2 kamyon kalem ithal edip lutfen bize saldirmayin diye yazilar mi yazmaliydik? sirplara soyluyorum ki hirvat bayragi yakinda yeniden knin'de dalgalanacak" diyerek sirplara acikca mesaj gondermis oldu.

    hirvatlar sirplara gonderdikleri diger mesajda gerekirse birlesmis milletlerden silahli destek isteyeceklerini belirtti. sirplar ise bunu "silah kacakcilari bizi birlesmis milletler ile tehdit ediyor. bu savas demektir!" diye cevapladi. ayni gunlerde ortam gittikce gerilirken, zagreb'de halk baris icin yuruyuslere basladi.

    25 ocak 1991'de yugoslav konseyi hirvatlarin silahlari teslim etmeyi reddetmesi uzerine toplandi. hirvat yetkililerin katilimi beklenirken ara verildi ve "televizyona bakilmasi gerektigi" soylendi. televizyonda herkesi sok eden goruntuler vardi. ust duzey bir hirvat yonetici silahlar ve saldirilar ile ilgili gizli bir gorusme yapiyordu ve acikca savastan ve yugoslavya'ya karsi silahlanmaktan bahsediyordu. tudjman konseye katildiginda bu konudan hic bahsetmedi, zaten sonrasinda da goruntulerin montaj ve hukumetini devirmek icin duzenlenmis bir komplo oldugunu soyleyecekti.

    kaset aslinda gercekti ve bir hirvat yetkili, iki ust duzey yugoslav ile ordudan hirvatistan icin silah kacirma gorusmesi iceriyordu. olayi sizdiran ise hirvat generalin cok guvendigi ve o gorusmedeki iki kisiden biriydi.

    sirplarin siradaki hamlesi yugoslav ordusunun "bozulan" duzeni saglamak icin sokaklara inmesiydi. tanklarin ve askerlerin sokaklari kontrol altina alinmasi gerekiyordu ve bunun icin de bir oylama gerekliydi tabii ki. "evet oyu" vermesi icin sirplar tarafindan ikna edilmeye calisilan makedonya konsey uyesi vasil tupurkovski henuz ikna olmamisti.

    9 mart 1991'de belgrad cok buyuk bir gosteri yapildi. ogrenci birlikleri, sendikalar, siviller hepsi toplanmisti. ancak sirp yetkililerin istedigi gibi bir olay cikmiyordu bir turlu. oyle ki; tupurkovski "gosteriler cok sakin ve gayet barisciydi. evet oyu vermeyecektim" diyordu baslangic icin.

    tabii ki milosevic bunun olmasina izin vermedi. polisler bir anda kalabaliga biber gazi atip, cesitli yerlerden sikistirma basladi ve olaylar patlak verdi. sokaklar bir anda savas alanina dondu. arabalar devriliyor, binalarin camlari kiriliyor, polisler ve gostericiler birbirlerine giriyordu. milosevic bir kez daha istedigini alacakti. tupurkovski de "televizyonda izliyorduk, her sey kontrolden cikmisti. evet oyu verip mudehale etmemizi istedim" dedi olaylar uzerine.

    gerekli cogunlugun saglanmasi uzerine ordu sokaklara indi. oylamadan sonra ust duzey bir general olan adzic, yine ust duzey bir polis yetkilisine telefonda "askerler gelene kadar bekleyin. ordu sokaklara ulasinca polisleri gonderin ve gordugunuz anda gostericilere saldirin. yorgunluktan bitap dusene kadar dovun hepsini" dedi. bir saat icerisinde de baskan milosevic televizyondan halka seslendi;

    "en buyuk varligimiz olan belgrad tehdit altindadir, baris tehdit altindadir. yugoslav ordusu, tekrar barisi saglamak icin yasal hakki neyse kullanacaktir". bu sekilde milosevic mudehaleyi "yasal" gibi gostermek icin hamlesini yapmis oldu.

    ordu artik mobilize hale gecmisti, milosevic'in ikinci hamlesi bu gucu hirvatistan uzerinde kullanmak uzerine olacakti. ayni gece saat 23 - 00 sularinda sirp konsey uyesi tv'den bir duyuru yapti. duyuruya gore acil bir konsey toplantisi yapilacakti. hirvatlar bunun bir tuzak olugunu dusunseler de, toplantida olmamak yugoslavya'ya karsi net bir bicimde saf tutmak ya da orada alinacak bir kararda soz sahibi olamamak anlamina gelecekti.

    herkes ulasip toplanti basladiginda konsey uyeleri saskinliklarini gizleyemedi zira toplantida ilk kez bir de kamera vardi.

    gorusmeler basladiginda yugoslavya savunma bakani general kadijevic durumun vahametinden bahseden bir konusma yapti. konusmaya gore bu ic karisiklik buyuyup ic savasa, o da yabanci guclerin ulkeye mudehalesine; o da yugoslavya'ya bir kukla rejimin gelmesine sebep olacakti. tabii ordu buna izin verirse. bunun icin de tum ulke capinda olagan ustu hal ilan edilmesi gerekiyordu.

    hirvat konsul stipe mesic buna siddetle karsi cikti. bu durumun sadece sirbistan'in sinirlarinin genislemesine ve savasa neden olacagini soyledi. mesic cikan sorunlarin hirvatistan kaynakli olmadigini ve generallere gercekci olmalari gerektigini soylediyse de, savunma bakani elindeki defteri masaya atarak "harekete gecmezsek federasyon parcalanacak. bunu mu istiyorsunuz?" diye cikisti. yuzbinlerce insanin hayatini etkileyen bu anlarin gercek kamera goruntulerinin olmasi da olaya ayri bir dehset katiyor bu arada...

    sirp konsulun oylamadaki 8 uyenin 5'ine ihtiyaci vardi. 4 evet alinip tek bir oya daha ihtiyac kaldiginda sira bosna konsulu bogic bogicevic'e gelmisti. oylamanin butun agirligi artik kendisindeydi. herkes, bosna'yi temsil etmesine ragmen bir sirp olan bogevic'in evet oyu verecegini dusunurken, bir karsi atagin isleri iyice karistiracagini dusunen bogevic hayir oyu verdi. konseyden orduya izin cikmamisti...

    konsey kararindan deliye donen milosevic hemen televizyondan halka seslendi ve "bu zamana kadar konseyin gorevini layikiyla yerine getirdigini dusunuyorduk ama bu illuzyon artik tarihe karisti. bundan sonra gerceklerle kendimiz yuzlesecegiz" diyerek yugoslavya olmasa da sirbistan olarak harekete gececeklerinin sinyalini verdi.

    milosevic ve borisav jovic (olaylardan en az milosevic kadar sorumlu) orduya hirvatistan'a saldirmak icin izin vermek istiyorlardi ancak batinin tepkisinden de cekiyorlardi. milosevic'in tv aciklamalarindan sonra amerikan buyukelcisiyle gorusen jovic, buyukelcinin guc kullanimini istemiyoruz demesinden sonra "amerika'da kac ordu var? siz ulkenizde amerikan ordusundan baska orduya musade eder misiniz?" diyerek hirvatlarin tamamen silahsizlandirilmasi icin sebeplerini saydi.

    amerika'nin savasa karsi cikmasi uzerine belgrad rotayi moskova'ya cevirdi. sovyet savunma bakani ile yapilan gizli gorusmelerde eger batinin olasi bir mudehalesinde rusya'nin sirbistan'i koruyup korumayacagi gorusuldu. buna karsilik moskova, istihbaratina dayanarak, batinin hareketlerinin dusunulmemesi gerektigi bilgisini verdi.

    bir hafta sonra hirvatlar artik pimi cekti ve ordu ile govde gosterisi yapti. bu acikca hirvatistan'in bagimsizliga gittiginin gostergesiydi. kamyonlarla ve ozel araclarla macaristan uzerinden gelen silahlar, stadyumda ordu ile birlikte sergileniyordu.

    15 nisan 1991'de tudjman ile gorusen milosevic artik kacinilmaz sonuc icin direnmeyecek gibi gorunse de, borisav jovic asil planlarindan soyle bahsedecekti; "hirvatistan'in sirp bolgelerine silahlarimizi yerlestirecegiz. bir sure sonra hirvatlar zaten provoke edeceklerdir ve bu sekilde de savas baslayacaktir."

    2 hafta sonra savas baslayacakti...

    bosna hersek de durumun farkindaydi. alija izetbegovic "sirbistan tarafindan domine edilen bir yugoslavya'da kalamayiz, bosna'nin buyuk sirbistan'in bir parcasi olmasina izin vermeyecegiz" diyordu topluluklara. ancak bosna etnik olarak ucte biri sirplardan olusan bir ulkeydi ve sirplar yugoslavya'da kalmak istiyordu.

    parlamentoda konusan bosnali sirplarin lideri radovan karadzic "yugoslavya'dan ayrilarak bosna'yi bir felakete suruklemek istiyorsunuz. siz muslumanlar savasa hazir degilsiniz. yok olmayla yuzleseceksiniz!" diyerek alenen tehditler savurdu. izetbegovic ise "karadzic'in konusmasi neden yugoslavya'dan ayrilmamiz gerektigini kanitliyor" diye cevap verdi. daha sonralari izetbegovic o gun icin "cehennemin kapilarinin acildigini anlamistim; savasi bekliyordum ama soykirimi beklemiyordum" diyecekti.

    bagimsizlik referandumunda cogunluk hirvat ve bosnaklardaydi, dolayisiyla herkes bosna'nin da bagimsizliga evet diyecegini dusunuyordu/biliyordu. alija izetbegovic "sonuctan bagimsizlik cikacaktir, hizli bir taninma bekliyorum" dedigi aksam ilk kan akti. ancak kani akitan taraf bu kez sirplar degil bosnalilardi, ya da oyle olmasi istendi...

    bir sirp dugununde damadin babasi bir bosnak tarafindan olduruldu. ayni aksam ise sirplar karsilik verdiginde bosna da iyice karismaya basladi. sirplar sarajevo sokaklarinda barikatlar kurmus ve televizyonda "bosna hukumetinin bagimsizlik arayisindan vazgecmesi gerekiyor" diye aciklama bile yapmisti. muslumanlar boyle bir savasi kazanamayacaklarinin farkindalardi. sirp ordusu bosna'ya gore cok daha fazla gucluydu ve onlar da ates etmemeye karar verdi ancak sokaklar artik iki taraftan da milislerin elindeydi. sehir merkezi muslumanlar tarafindan tutulurken, geri kalan yerler ve sehre hakim yuksek stratejik noktalar sirplarin elindeydi. sirplar bu noktalara agir silahlar yerlestirmekte gecikmedi. artik sarajevo'da bir yerden baska bir yere gitmek icin surekli silahli milislerin kontrolunden gecmek gerekiyordu.

    3 mart 1992'de karadzic ve begovic karsi karsiya gelip, yukselen tansiyonu kontrol almak icin gorusmeler yapti. sonuc olarak sokaklarda bosna polisi tarafindan ortak bir devriye yurutulmesi konusunda anlasildi.

    ancak soylentiler de durmuyordu. alinan bilgilere gore hirvatistan ile sirbistan bosna'nin paylasilmasi konusunda anlasmak uzereydi hatta belki de anlasmisti bile. gercekten de hirvatistan baskani tudjman, zagreb'de sirp yetkililerle gizli gorusmeler yapmaya coktan baslamisti.

    hirvatlarla anlastiktan sonra milosevic'in onunde bosna'yi yutmak icin hic bir engel kalmamisti ancak kendisi de biliyordu ki eger bosna bagimsizligini ilan ederse sirplar "isgalci" olarak gozukecekti. bu nedenle jovic ve milosevic bir kararla yugoslav ordusundan binlerce sirp'i bosna yerel kuvvetlerine kaydirdilar. bu da bosna'nin kendi icerisinde egitimli ve savasa hazir binlerce sirp olmasi demekti...

    milosevic artik olaylardan sorumlu tutulamazdi. sonucta kagit uzerinde sirbistan ordusu harekete gecmis degildi. asiri milliyetci sirplardan paramiliter bir grup kurulmasini "rica" eden milosevic, bu grubun bijeljina sehrinde mutlak bir hakimiyet kurmasini "istedi". milosevic asla emir ya da direkt baglanti yapmiyordu ama tum kontrol ondaydi.

    bijeljina 3 gunde dustu. sokaklardaki onlarca sivilin cesedi, infaz goruntuler bugun hala internetten rahatca ulasilabilir...

    5 nisan'da binlerce kisi baris icin sarajevo sokaklarinda yurusteydi. once parlamento binasini isgal ettiler, daha sonra da bosnali sirplarin lideri karadzic'in bulundugu binaya yoneldiler. karadzic'in cagrisiyla "adamlari" gostericilere mudehale etti. 6 kisi olmustu.

    ordu sirbistan'a yakin yerlesim birimlerinden isgale basladi. zvornik ordu tarafindan kusatilmis ve katliama dogru surukleniyordu.ayni gun bir birlesmis milletler gorevlisi olan jose maria mendiluce bosna'dan sirbistan'a giderken zvornik'teki sirp kontrollerine takildi. kameralara yansiyan goruntulerde birlesmis milletler yetkilisi olmasina ragmen kendisinin korkusu yuzunden okunuyordu. daha sonra verdigi roportajda "jeepimiz yerdeki kanlarda kayiyordu, o kadar kotu bir durum vardi. askerler kamyonlara kadin ve cocuk cesetleri yukluyorlardi. en az 4-5 kamyon gordum, tamamen dolulardi".

    zvornik'de sirplar binlerce kisiyi oldurdu. ne kadarinin kamplara goturuldugu tam olarak bilinmiyor bile. katliamdan once sehirde 49 bin musluman varken, savas sonunda hic kalmamisti. 5 asirlik kultur, bir kac gun icerisinde silindi. sokaklardaki cesetlerin kamyonlara yuklenme goruntulerine youtube'dan bile ulasmak mumkun bugun.

    katlamla ilgili milislerin lideri "emirler belgrad'dan geliyordu. planlar bizzat milosevic tarafindan yapiliyor ve bize de orada "bulunmamiz" "rica" ediliyordu." diyordu. buna karsilik milosevic gulerek "organize bir etnik temizlik oldugu soyleniyor. bunu belgrad, dan ve benim tarafimdan planlandigindan bahsediliyor. bunlar tartisma disi seylerdir. sacmalik" diyecekti. binlerce insanin olumu sanki hic olmamis gibi konusabiliyordu sirp kasabi.

    olaylar buyuyunce bosna disisleri haris silajdzic bakani televizyonlardan acikca yardim talep etti. disardan bir guc mudehale etmedikce isin boyutlarinin gidecegi yer belliydi. bunun yerine birlesmis milletler 23 nisan 1992'de bir baris heyeti gondermekle yetindi...

    lord carrington* alija izetbegovic'le yaptigi gorusmede "ne yapmak niyetindesiniz?" sorusuna "savasacagiz" cevabini aldiginda sok oldu. "neyle karsi karsiya oldugunuzu bilmiyorsunuz. binlerce tanklari, yuzlerce ucaklari, 3-4 bin top ve daglar buyuklugunde cephaneleri var" argumanina karsilik, "savasmazsak hepimiz olecegiz" cevabini aldi.

    2 hafta sonra 2 mayis 1992'de sirplar sarajevo'yu bombalamaya basladi. sehrin butun iletisimi kesildi, savunma bakanligi yerle bir oldu. buna karsilik bosnali milisler de yugoslav ordu yonetim merkezine 50 metreye kadar yaklasti. buradaki 270 kadar yugoslavya ordusu yetkilisi kapana kisilmisti.

    bu siralarda avrupa komisyonu alija izetbegovic'i baris gorusmeleri icin lizbon'a cagirdi. gorusmelerde izetbegovic bosna'nin asla bir federasyonu kabul etmeyecegini bildirdi. gazetecilere verdigi roportajda da ulkede durum bu sekildeyken sehirden 1 gunden fazla uzak kalamayacagini soyledi. ancak ulkesine donerken ucakta aldigi haber havaalaninin sirplar tarafindan kapatildigi seklinde olacakti.

    izetbegovic'in bm korumasina ihtiyaci vardi ve bm yetkilisi general mackenzie havaalaninda ucagi bekliyordu. ancak ucagin ne zaman gelecegi bilinmediginden heyet bir sure sonra havaalanini terk etti ve alija izetbegovic bunu bilmiyordu... (bu arada lewis mackenzie denen herif de, savas sirasinda kendisine surekli bosnak kizlar gonderilen tecavuzcu bir orospu cocugu)

    ucagi inen alija izetbegovic'i sirp yetkililer karsiladi. bm heyetini sordugunda ise "henuz gelmediler" yanitini aldi. bosna lideri artik sirplarin elindeydi ama diger bosnak yetkililer bunu henuz bilmiyordu. ancak sonrasinda cok garip bir sey oldu...

    o gun havaalnina gelen bir kafilede cocuguna ulasamayan bir kadin herkesin saskinligi icerisinde telefonla havaalani mudurune ulasmayi basardi. mudur "cocugunuz bulunacaktir" gibisinden kadini teskin ederken disari cikmasina izin verilmeyen izetbegovic telefonu aldi ve kendisini tanitti. kadin dogal olarak basta anlamadi/inanamadi. bosnak lider durumu anlatti ve kadindan baskanligi, olmazsa televizyonlari arayip kendisinin havaalaninda esir tutuldugunu soylemesini istedi.

    televizyona baglanan izetbegovic durumu anlatti. baskanliktaki diger yetkili ve muhabir tarihi bir konusma yapiyolardi. izetbegovic "su an hangi hattayiz?" diye sordugunda "televizyonun radyo baglantisindan konusuyoruz, tum hatlar kesik" diyecekti ejup ganic. alija izetbegovic'e bir sey olursa, halk yetkinin onda olacagini gordu. insanlar gozlerine inanamiyordu... milyonlarca insanin gozleri onunde tarihi diyaloglar gerceklesiyordu. bir anda konusmaya giren sirp komutan "bir pazarlik istiyoruz. sarajevo'daki birliklerimizin guvenli bir sekilde cikmasina izin verin." dedi.

    alija izetbegovic kizi icin endiseleniyordu ama "ne gerekiyorsa yapin" diyerek de kendisi icin hic korkmadigini da gostermis oldu bir yandan. "o gece sabaha kadar gozumu kirpamadim. kizim icin endiseleniyordum" diye anlatti daha sonradan.

    bm merkezinde gorusen ejup ganic ve sirp ordusunun yetkilileri anlasmaya vardiginda general mackenzie, izetbegovic'i almak icin konvoyu ile birlikte yola cikti. plan once begovic'i alip, sirp bolgesinden cikarmak, oradan sirp yetkililerin rehin tutuldugu karargaha gelip onlari da alip, izetbegovic'i baskanlik binasina birakmakti. konvoy daha sonra sirp yetkilileri de izetbegovic'i aldigi yere goturecekti.

    konvoy izetbegovic ile birlikte karargaha vardiginda sirplar dokumanlari ve silahlari yukluyordu. ejup ganic "rehineler ile ilgili anlasmistik ama silahlar ve dokumanlar konusu hala tartismaya acikti" diyecekti sonradan. yani planda hala belirsizlikler vardi ama bir tartisma cikmadi o esnada. araclar yuklenip ilerlerken bosnaklar bir anda konvoyu ortadan ikiye kesti ve silahlar patlamaya basladi. sirplar araclarda saklanirken alija izetbegovic kendi zirhli aracindan basini cikartip etrafina bakindi. "insanlarin oldugunu ve kamyonlarin cok hizli sekilde bosaltildigini gordum" dedi. bosnaklar sirplarin yukledigi muhimmati konvoydan kacirmis oldu.

    sirplarin icerisinde olan general kukanjac "alija'dan kimse benden daha cok nefret edemezdi" diyordu oncesinde. ustune bir de konvoy durdurulup silahlar alininca deliye dondu ancak o esnada yapabilecegi hic bir sey yoktu. "o anda silahimi alip alija ve kendimi oldurmeye hazirdim" bile diyecekti sonrasinda. izetbegovic ise bosnali komutan general divjak karargah ile telsiz gorusmesi yaparak atesi durdurmaya calisiyordu. uzun gorusmeler sonucunda blokaj kalkti ve konvoy yerine ulasti.

    az bir sure sonra milosevic bosna meselesi icin yeni adamini gorevlendirdi ve onun da ilk emri ikinci bir emre kadar baskanlik binasi ve sehrin musluman bolgelerinin surekli olarak bombalanmasi oldu.

    9 aydir kusatma altinda olan sehre gelen bir baska bm baris gucu yetkilisi lord owen, sarajevo'ya iner inmez televizyonlardan bosnalilara seslendi; "sakin batinin gelip bu sorunu cozecegini dusunmeyin, sakin". zaten ulkenin 3'de 2'sini kontrol eden bosnali sirplar icin muhtesem bir haberdi bu.

    ve srebrenica... srebrenica savasin ilk aylarindan itibaren siginmacilar icin guvenli bir bolgeydi ama tabii sirp ordusu bir sure sonra burayi da kusatma altina aldi. 11 mart 1993'de sehre insani yardim getiren konvoyun komutani general morillon gordugu manzara karsisinda sok oldu. geceleri -20'ye kadar dusen sicakliklarda insanlar sokaklarda sessizce yuruyor, bir atesin etrafinda hayatta kalmaya calisiyorlardi. bunun uzerine morillon sehri savunan milislerin lideri naser oric ile gorusmeye karar verdi. oric gorusmede ne pahasina olursa olsun savunmaya devam edeceklerini belirtti, zira baska sanslari da yoktu.

    morillon sehirden ayrilmaya karar verip yola cikmak istediginde halk aracinin etrafini sardi. hakli olarak, "dunya burada yasananlardan nasil olur da utanc duymaz", "bati bize cok uzun zaman once yardim etmeliydi" gibi yakarislarda bulundular; bunun uzerine morillon aracinin uzerine cikarak topluluga seslendi ancak basarili olamadi.

    bosna hukumetinden bir yetkili murat efendic, srebrenica'daki komutanlarina sifreli bir mesaj gondererek sehrin guvenligi teminat altina alinmadikca morillon'un birakilmamasini soyledi. bunun uzerine 2 gun boyunca postanede kalmak zorunda kalan general sonunda buradan megafonla halka seslendi ve sehirde kalmaya karar verdigi ve halkin birlesmis milletler korumasi altinda oldugunu duyurdu. sehre birlesmis milletler bayragi cekildi...

    olay dunyada genis yanki uyandirdi. yogun ve zorlu gorusmelerin ardindan bm srebrenica'yi resmi olarak "guvenli bolge" ilan etti. belgrad bu duruma tepki gosterdi ve karsilikli gorusmelerde sehirdeki milislerin silahsizlandirilmasi karsiliginda bir grup kanadali askerin gecmesine izin verdi. bu sekilde sirplar ne zaman isterse sehri alabilecekti ve artik srebrenica bir toplama kampindan farksizdi.

    aslinda dunyada yavas yavas bir toplum baskisi olusmaya baslamisti. bu olaylardan sadece bir hafta sonra 22 nisan 1993'de holocaust aniti acilisina katilan amerika baskani bill clinton'a, auswitch'ten sag kurtulmayi basaran bir yahudi, hem de direkt kursuden; "bu kani durdurun, bu dram karsisinda sessiz kalamam" diye seslendi. tv programlarinda bm'in bosna planlari gosterilmeye baslandi ama tabii bu planlar sadece kagit ustunde gerceklesebilirdi. asla uygulanabilirligi yoktu ve bunu planlayanlar da biliyordu...

    vance-owen plani belgrad'da slobodan milosevic ile gorusuldu. plana gore bosnadaki bolgeler oradaki cogunluga gore "paylasilacakti". ancak bu plan o kadar "idealize" edilmisti ki, gercekcilikten cok uzakti ve bosna'nin fiili olarak en az %20'si direkt sirp kontrolune giriyordu. milosevic plana olumlu yaklasinca bm 1 mayis 1993'de atina'da tum taraflarin katilacagi bir gorusme duzenledi.

    hirvatlar, bosnaklar ve milosevic plani onaylarken bosnali sirplarin lideri karadzic durumdan hosnut degildi. ona gore bu plan bosnali sirplari izole edip, bm kuvvetlerini ulkeye dolduracakti. milosevic'e gore ise karadzic topraklarin paylasimi konusunda fazla takintili ve asil plani goremeyecek kadar salaklik yapiyordu.

    gorusmeler bitmek bilmedi, karadzic'in anlattigina gore ertesi gun kahve getiren calisanlar bile artik "imzalayacak misiniz?" diye sormaya baslamisti. sonunda milosevic de "zaman doldu" deyince, karadzic istemeye istemeye plana imza atti. bosna savasi cozume kavusmustu(!)

    karadzic her konusmasinda planin bir felaket oldugundan, diger bosnali sirp yetkililer ise musluman bir bosna'nin asla var olmayacagindan ve bu cozumun nihai degil gecici oldugundan bahsediyordu devamli olarak. konusmalarda sirplarin dusmanlarindan bile "mesela turkiye" diyerek bahsediliyor ve ortam surekli gergin tutuluyordu. belgrad ile bosnali sirplarin gorusmeleri surekli bu havada devam etti ve sonucta vance-owen plani karadzic'in atina'daki imzasina ragmen bosnali sirplar tarafindan reddedildi. savas devam edecekti...

    bunun uzerine ulkenin guneyinde muslumanlarla ittifak halinde olan hirvatlar da kendi bolgeleri icin harekete gecti. zaten sirplarla cok zor gunler geciren bosnaklar icin bir de hirvat cephesinin acilmasi felaket demekti. bunun uzerine baskan alija izetbegovic, bosnali hirvatlarin komutani generl praljak ile gorusmek icin mostar'a gitti. general praljak acikca "bosnali hirvatlar icin en iyisi guney bosna'nin hirvatistan'a katilmasi" oldugunu dusunuyordu ve izetbegovic de hirvatlarin bir savas cikartma pesinde oldugunun farkindaydi.

    aslinda bu olaylardan tam bir yil once bosnali sirplarin lideri ile bosnali hirvatlarin lideri 6 mayis 1992'de graz'da gerekli gorusmeleri coktan yapmislardi bile. netice olarak hirvatlar bosnali muttefiklerine sirtlarini donduler. 1993'un baharinda hirvatlar bosnaya saldirdi. baskan tudjman'in emriyle de hirvat ordusu bosna'nin guneyindeki hirvatlarin yogun olarak yasadigi bolgelere ilerledi.

    binlerce bosnak esir alindi ve hirvatlarin bu insanlari tutacak bir yerlere ihtiyaci vardi. general praljak "sonradan utanc duyacagimiz seyler yapmayin" diyerek ordusunu uyardigini soylese de esirlerin kosullari inanilmaz derecede kotuydu. bir gazetecinin daha sonra aktardigina gore mostar askeri havaalaninda benzin tanklarini yariya kadar topraga gomup ustte kalan kisimlarini da esirlerle doldurmuslardi. inanilmaz sicak bir havada bu sekilde kapatilan insanlar icin tanklarda sadece kucuk delikler acilmis ve olume terk edilmislerdi. hirvatlar utanc duymalari gereken seylere coktan baslamisti yani... praljak bunun icin "bizim cocuklar katliama ugramislardi. bu gibi durumlarda insanin kani kaynayip** sonradan bir insan ve bir hirvat olarak utanc duyacagi seyler yapmis olabilir" diyecekti.

    musluman gucleri hirvatlara geri saldirdi ve agir kayiplar verdirdi. bunun uzerine mostar'da baskilarini arttiran hirvat ordusu ve saldirilari sonucu hemen herkesin bildigi o goruntulerle 400 yillik mostar koprusu sulara gomuldu.

    berlin duvarinin yikilmasindan kisa bir zaman sonra yasanan bu olaylar da dunya basininda yer buldu. 23 ocak 1994'de amerika bir kez daha "biz dunyanin polisi degiliz", "bosna'da guc kullanmayacagiz" diye aciklamalarda bulundu.

    17 subat 1994'de amerikali yetkililer, hirvat baskan tudjman ile gorustu. gorusmede eger hirvat ordusu muslumanlara karsi bu tavrini devam ettirirse, bm yaptirimlari ile karsilasacagi konusunda uyarildi. franjo tudjman'in fazla bir secenegi yoktu. sirplarin da elinde tuttugu hirvat topraklari vardi ve amerikan destegi olmadan o topraklari geri alma sansi yoktu.

    bu arada bu olaylardan 10 gun once 5 subat 1994'de sarajevo sehir merkezine yapilan bombalamada 68 sivil hayatini kaybetti. sehrin gobeginde kafasi kopan insanlar, paramparca cesetler ve kan golune donmus yollar vardi. artik nato mudehalesi konusulmaya baslanmisti. abd baskani bill clinton "bir hava saldirisi icin butun nato'nun onayi gerekir" aciklamasi yaparak, artik fiziki bir saldirinin gelebileceginin sinyallerini verdi.

    sirbistan'a ultimatom verildi, ancak sirplar gercek anlamda buna sadece gulmekle yetindi. ustelik bu ultimatom hosuna gitmeyen birileri daha vardi; rusya. bm yetkilileri ile gorusen baskan boris yeltsin "bosna sorununu rusya'yi dahil etmeden cozmek isteyenler var. boyle bir sey mumkun degil, buna izin vermeyecegiz" diye basina aciklamalarda bulundu. sirplar rus destegini almisti.

    5 nisan 1994'de sirplar (karadzic'in soyledigine gore, sirf dunyaya ustun guc olduklarini gostermek icin) gorazde'ye saldiri baslatti. gorazde de srebrenica gibi bm korumasi altinda yani "guvenli bolge"idi.

    nato ilk hava saldirisini burada bir sirp karargahina yapti. sirplar da karsilik olarak 150 bm gorevlisini esir aldi. 15 nisan 1994'de bm sirplarin ellerindeki esirleri icin gorusmek uzere bir heyet gonderdi.

    tam bu gorusmeler sirasinda inanilmaz konusmalar yasandi. bir telsizle gorusmedeki bm yetkilerine ulasan, etrafi gorazde'deki sirp kusatmasin ile cevrili komutan hava destegi istedi. cunku soyledigine gore sirplarin atesi altindalardi. o sirada karadzic ile gorusen bm yetkilisi "karadzic hemen bir ateskes emri verse olmaz mi?" dediginde "emir ates eden birliklere ulasana kadar tum bm yetkilileri olecek" cevabini aldi. bir telsizden gelen konusmada, karadzic'in diger telsizde konustugu insanlarin olmesi isteniyordu. bolgedeki sirp komutana "delirdin mi sen? ne yapiyorsunuz?" diye cikisinca birliklerin komutani saldirilarin bm yetkililerine degil sehre yonelik oldugunu soyledi. karadzic dogruyu soylemesi yonunde israr edince, komutan bu kez de "bm yetkililerinin yanlis yerde olduklarini" soyledi. bunun uzerine yapilan gorusmelerde nato hava saldirisi durduruldu.

    clinton'un sert aciklamalarindan sonra 22 nisan'da nato toplandi ve sirplara geri cekilmeleri icin 12 saat taniyan bir ultimatom daha verdi. nato harekete gecmeye hazirlaniyordu artik ancak bir kisi hala gorusme yanlisiydi; yakushi akashi. akashi bu gerilimi dururabilecegini dusunuyordu ve milosevic ile gorusme yapmak icin harekete gecti. bu sirada ise adriyatik'de 200 hazir savas ucagi nato'dan gelecek emiri bekliyordu. belgrad'daki gorusmeden sonra milosevic "cok verimli bir gorusme oldu" seklinde aciklamalarda bulundu ve bu gorusme sayesinde sirplar nato'yu 2 hafta daha oyaladi. bosna baskan yardimcisi ejup ganic sonrasi icin: "yalnizca sarajevo'da 10000 sivil oldu ve bm hic bir sey yapmadi. butun olaylar gozlerinin onunde oldu. ne ironi." diyecekti...

    25 haziran 1995'de, savasin 4. yilinda, bosnalilar karsi ataga gecti. srebrenica'li muslumanlar bir sirp koyu tamamen yakinca milosevic icin bulunmaz bir firsatti dogmus oldu. "olaylar oyle bir noktaya geldi ki, kimse artik tam bir kontrol sahibi degil".

    bosna istihbarati sirplarin saldirisinin yaklastigini biliyordu. srebrenica 3 yildir kusatma altindaydi ve ayni bosna, kimsenin sehir icin parmagini bile kipirdatmayacaginin farkindaydi.

    1995'in temmuz basinda sirplar saldiriya gecti; katliam baslamisti... halk sirp askerlerden kacabilmek icin ormanlara, mayinli arazilere kostu. dr ilijaz pilav, sehir konsey uyesi, durumla ilgili olarak "15000 insanin tek sira halinde yavasca ilerledigini dusunun. mayinlardan sakinmanin tek yolu buydu." diyecekti daha sonrasinda.

    12 temmuzda 25000 srebrenica'li birlesmis milletler ussunue akin etti. sirplar halka "isteyen kalabilir, isteyenlerin de gitmesine izin verecegiz" diye halka seslendi. tam bu esnada sirp ordu lideri radovan karadzic kameralara oynayarak "ordumuz tamamen kontrollu ve sorumluluk sahibi bir sekilde geregini yerine getiriyor. bm personeli ve halk guvendedir." diyerek dunyaya sesleniyordu.

    ayni gece srebrenica'daki tum erkekler ortadan kayboldu. kadin ve cocuklarla dolu otobusler sehirden cikarildi ancak tek bir erkek bile yoktu. bir kadin kameralara "gece evlerimizi basip herkesi aldilar ve erkekleri goturduler. sonra silah sesleri duyuldu. tekrar tekrar... sabaha kadar bu sekilde devam etti" diye acikladi.

    bu sekilde gunler katliamla gecti. ormana kacan muslumanlarin uzerine bazuka ve top atislari yapildi. teslim olanlar esir alindi ancak daha sonra hepsi kursuna dizildi.

    katliamlar uzerine fransa cumhurbaskani jacque chirac aktif mudehale istedi ancak ingiltere buna yanasmadi. bunun uzerine destek bulmak amaciyla fransa amerika'ya yoneldi. amerika ise clinton planini devreye sokmak icin harekete gecmeye karar verdi. bu plana gore bosna'nin sirbistan tarafindaki (kuzey) bolgelerde bulunan bosnalilar guneye, guney tarafindaki sirplar ise kuzeye kaydirilacakti.

    gelismeler uzerine harekete gecen bir kesim daha oldu. hirvatistan baskani tudjman, kendi bolgelerindeki sirp isyancilara guclerini gostermek istiyordu. buyuk operasyon oncesi nato tudjman'a bundan kesinlikle uzakdurmasini soylese de, hirvatlar 3 gun sonra knin'i bombalamaya basladi. zira tudjman, nato'dan gelen "uzak dur" mesajina gercek anlamda gulmustu.

    bu kez de 100,000 sirp evlerinden olmustu. tudjman ayni milosevic gibi piskin bir sekilde "oyle gorunuyor ki sirplar'in buyuk kismi orduya katilmis zaten. kalanlar da bizim fasist oldugumuzdan korkup kaciyor" diye yorumladi olaylari. oysa gercekte, hirvatlar sipr koylerini sirf tekrar geri gelemesin diye tamamen yakiyor ve binlerce sirpi acimadan olduruyordu.

    6 agustos 1995'de tudjman knin'e hirvat bayragini dikti. bayragi optukten sonra "iste simdi gercekten ozgur hirvatistan'i kurmayi basardik" diye sevinc icinde aciklama bile yapti. sonrasinda ise katliamlarla ilgili olarak "sirplar sadece kendilerini suclayabilirler" diyerek hic bir sey olmamis gibi davranmaya devam etti.

    bu sirada bosna'da sivil olumleri devam ediyordu. sarajevo'da pazaryerine yapilan saldirida 37 sivil parcalanarak can vermisti.*

    bu olay bardagi tasiran son damla oldu. (evet srebrenica'nin bile uzerine saldirmayan abd, bu saldiridan sonra agir bombardimana basladi). saldiri o kadar kuvvetliydi ki, bosnali sirplarin lideri "bundan sonra ne yaparsak yapalim bombalayacaklar" diyerek baskanlariyla gizli gorusmeler yapiyordu. 31 agustos 1995'de bosnali sirplarin liderleri pes etti. sirbistan baskani milosevic onlarin adina gorusmeleri yurutebilecegini soyledikten sonra amerikan heyeti tum baskanlarin toplanip baris gorusmelerine baslamasi icin calismalara basladi.

    gorusmelerde sirplar bosnada bir sirp cumhuriyeti kurulmasini istiyordu. karsiliginda ise bm'in bosnada askeri guc bulundurabilecegini belirttiler. ancak bombalamalar o kadar yogundu ki sirplarin tum iletisimi cokmus ve milosevic'in uzerindeki baski artmisti. bunun uzerine yetkililer ile toplanan milosevic bombardimanin durmasini talep etti. baris gucu ise karsilik olarak sirp guclerinin sarajevo'dan cekilmesi ve havaalaninin acilmasini istedi. daha once sirplar adina konusabilecegini soyleyen milosevic bu kez de baris gucune, kradzic ve mladic ile konusmalarini soyledi cunku ona gore bu konuda sorumlu onlardi.

    amerikalilar basta savas suclusu olan mladic ve kradzic ile gorusmeyeceklerini soylese de daha sonra gorusme gerceklesti. sirplardan bosnaya hakin tepelerdeki agir silahlari kaldirmalarini istediler ancak aldiklari yanit "su an bir savastayiz. eger silahlari kaldirirsak 150,000 sirp vahsi muslumanlarca katledilir" oldu. onlara gore silahlar sehirdeki sirplari koruyordu.

    bunu uzerine abd'li yetkilier sirplarin tum ordusunun nato tarafindan yok edilecegini soyleyip toplantiyi terk ettiler. ancak sirplar kendi iclerinde bolunmeye baslamislardi artik ve abd'li heyet geri cagrildi. kradzic musluman birliklerin de agir silahlarini birakilarsa anlasmaya varacaklarini belirtince anlasma saglandi. sirplar agir silahlarini cektiler ve amerika da hava saldirisini durdurdu.

    bunun uzerine hala bosna'nin yarisini elinde bulunduran sirplara karsilik rudjman ve izetbegovic konusup harekete gecti. bosna ve hirvatistan bosna'daki sirp bolgelerine ataga gecti. bu kez de isler tersine donmeye basladi. muslumanlari durdurmak icin ya da kontrol etmek zor hale gelmeye baslamisti.

    amerikalilar alija izetbegovic'e ordusunu durdurup ateskes yapmayi onerdi cunu sirplarin bosnadan cektikleri silahlarla diger birliklerini destekleyeceklerini dusunuyorlardi. bosna tarafi ise saldirilarin devam etmesi gerektigini ve askeri olarak iyi durumda olduklarini soyluyorlardi. bunun uzerine amerikan heyeti "siz bilirsiniz" diyerek bu konudan simdilik cekildi. ancak izetbegovic'in asil cekincesi su an icin dostu olan tudjman'in bu ateskese uyup uymayacagiydi. 19 eylul 1995'de ikili bir araya geldi.

    tudjman konu ile ilgili olarak "bosna'da hirvatlarin yasadigi, savasmamizi gerektirecek bir yer kalmadi. neden daha fazla savasalim ki?" derken; izetbegovic "tek basimiza bu savasi devam ettiremeyiz" diyordu.

    sarajevo'ya dogalgaz, elektrik ve su gelmesiyle birlikte, gorusmeden 5 gun sonra izetbegovic ateskesi kabul etti. 5 ekim 1995'de amerikan baskani bill clinton ateskesi dunyaya duyurdu. clinton bu ateskesin kalici barisa donusmesi icin 3 baskani ohio'ya gorusmeye cagirdi. secimler yaklasirken, bu olay onun icin de iyi olacakti.

    gorusmelerdeki haritalar izetbegovic'in hosuna gitmemisti. gorusmelerdeki hic kimse de ateskes sinirlarinin kalici olmasini istemiyordu ancak tum gorusme de kilitlenmisti.

    sonunda, 16. gunde gorazde'yi bosna'ya baglayan bir koridorun bosnalilara verilmesi ile anlasma saglandi. yuksek teknolojik bir harita ile koridoru inceleyen milosevic plana olur verince gorusmeler de nihayet sona gelmis oldu. en azindan oyle zannediyorlardi.

    acilacak koridor ile birlikte bosna'nin %58'i bosnali muslumanlara, %42'si ise sirplara kaliyordu. ancak daha onceki anlasma %51-%49 seklindeydi. izetbegovic odasina gittiginde "federasyon %58 kazandi" yazili bir afis gordu. ayni aksam milosevic izetbegovic'i odasinda ziyaret ettiginde ayni yaziyi gorunce birden her sey mahvoldu cunku milosevic "bu kadar cok toprak verdigimizi bilmiyordum!" diye cikisiyordu. planlar yine bozuldu.

    tekrar baslayan gorusmelerde milosevic hamlesini yapti ve bosna baskan yarcimsina "sarajevo'yu siz hakettiniz. orasi icin savastiniz. o korkaklar ise (bosnali sirplardan bahsediyor) tepelerden size ates acti" dedi. tabii ki bunun arkasindan bir istek gelecekti ve o da brcko koyuydu. brcko stratejik olarak cok onemli bir yerdeydi ve bosnali muslumanlar da bunu kabul edemezdi.

    yine de bosna ile sirbistan arasindaki anlasmazliklar bir sekilde nihayete erdi. gorusmelerden hemen once sirplardan alinan bir bolge tekrar iade edilip %51-%49'a geri donulunce gorusmeler tamamlandi. herkes cok rahatlamisti ki, yine bir pruz cikti. kimse bu anlasmada hirvatistan'in ne dusunecegini sormamisti.

    hirvatistan disisleri bakani mate granic gorusmelerin 20. gununde son plana mudahil oldu. kendisine anlasilan plan gosterildiginde ise her sey yerle bir oldu cunku elinin tersiyle haritaya vurup "bunu kabul etme sansimiz sifir! sifir!" diyerek butun anlasmayi reddetti. cunku anlasmaya gore hirvatlar son saldirilarda aldiklari bazi yerleri bosnali sirplara teslim etmesi gerekiyordu.

    tum plan tekrar cokecekken clinton tudjman'i arayarak granic'in kabul etmedigi cekilmeyi kabul etmesini istedi. tudjman bunu kesinlikle reddetse de yalnizca bir sartla kabul edebilecegini, onun da bosnali muslumanlarin bazi bolgelerden vazgecmesi oldugunu soyledi.

    amerikan disisleri bakani warren christopher ayni gece alija izetbegovic'in odasina giderek "bir saat icinde cevabini bekliyorum" diye bastirmasina neden oldu. christopher bu an icin "sakinligimi kaybetmis olabilirim" diyecekti daha sonrasinda. zira bu bir gorusmeden ziyade bir baski ortami olmustu. ancak izetbegovic'den de karsilik geldi; "brcko'yu birakmayiz". bunun uzerine warren christopher "tamam daha fazla gorusme yok!" diyerek resti cekti. tum gorusmeler yikilmak uzereydi.

    milosevic, izetbegovic'i yok sayarak tudjman'a ikili bir anlasma onerdi. ancak tudjman brcko'nun bosna'ya birakilmasini soyledi buna karsilik. milosevic son olarak brcko'dan da vazgecince 14 aralik 1995'de baris anlasmasi nihayet, onbinlerce masum insanin olumunden sonra amerika'nin ohio eyaletinde imzalanmis oldu.

    (bkz: dayton barış antlaşması)

    yalniz bu anlasmanin ne kadar "mantikli" oldugu hala tartismalidir, zira bosna'yi yonetimsel olarak oyle sacma bir hale getirmis ki ileride ayni seylerin tekrarlanmamasi icin ustun bir caba sarf etmek gerekiyor.

    entry ile ilgili olarak; sadece meraktan okumaya, izlemeye basladigim bir kac belgeseli derledim. dolayisiyla yanlislar ya da eksikler olursa kusuruma bakmayin lutfen. ancak temel olarak su belgeseli aldim diyebiliim;

    (bkz: the death of yugoslavia)
81 entry daha
hesabın var mı? giriş yap