18 entry daha
  • yabancilarin “good television” dedigi mertebede bir bolumdu. ilk defa korkutmadan begendirdi kendini black mirror, bu acidan kendilerine saygi duydum. o kadar cok ahlaki noktaya comak sokuyor ki bunu izledikten sonra kendi hayatinda biseyleri sorgulamayan insan, insan olamaz.

    mesela benim en yogun sorguladigim konu su oldu. bolumun akisi ile beraber ilk sevgilimi dusundum. sonra ayriliklar, yeni insanlar vs. cogunu dusundum. sonra ister istemez acaba ilk kiz mu dogru kisiyfi dedim. cunku bu bolum sizde yuzeysel bakildiginda boyle bir mantik birakabilir. ama daha derin dusunuldugunde ortaya su cikiyor. ilk kizin dogru olup olmadigini anlaman icin onca anlamli/anlamsiz, kisa/uzun iliskiye girmen lazim. hem daha iyi analiz yapabilmen icin hem de kendi kisisel gelisimin icin. zaten ilk kizin dogru olup olmadigina karar verememissin ki yollarini ayirmissin ilk etapta. degil mi? hem sen pismemissin daha hem de kiz

    gelelim asil yurekleri agiza getirecek noktaya, madalyonun obur yuzune, ahlaki kurallari kokune kadar yamulttugumuz kara delige. omrunu gecirecegin kadin da ayni yollardan gecmek zorunda. anlamli/anlamsiz, kisa/uzun demeden. yoksa nereden bilecek senin kiymetini.

    ne demisler, “simulasyon da olsa, insan insandir”. evrenin simulasyon olmasi paranayosina hic deginmek istemiyorum. sonucta hepimiz ayni simulasyonu paylasiyorsak eger bizim gercegimiz budur ve biz bu gercegin icinde kendi yolumuzu cizeriz. veya o gercegin otesine gecmeye calisiriz
142 entry daha
hesabın var mı? giriş yap