• dünyanın "en kırılgan" ve "terör yasalarını basına karşı en zalimce kullanan lider’ ünvanlarının sahibi recep tayyip erdoğan'ın dünya siyaset literatürüne kazandırdı kelime, açıklamasını ahmet insel'den alalım;

    "“terörizm bahçıvanı” terimi ya da mesleği, ismi yeni, içeriği epey eski bir anlayışı yansıtıyor. bir iktidarın kendi için tehdit olarak gördüğü her türlü fikre ağır suç yaftası yapıştırma geleneği tarihte bütün despotik rejimlerin ortak özelliği oldu. bu nedenle yeni değil. ayrıca tayyip erdoğan’ın da ilk defa ifade ettiği bir fikir değil bu. bundan altı buçuk yıl önce, gülen cemaatiyle cicim aylarını yaşamaya devam ederken, avrupa konseyi parlamenter meclisi’nde ahmet şık’ın basılmamış kitabı nedeniyle tutuklanmasının gerekçesi sorulduğunda verdiği yanıt, terörizm bahçıvanı kavramının olgunlaşma yolunda olduğunu gösteriyordu. “bomba kullanmak suçtur, demişti tayyip erdoğan, bombanın yapılacağı maddeleri kullanmak da suçtur. bomba yapmanın ihbarı gelmişse, güvenlik güçleri bunları toplamaz mı? burada da daha önce gelmiş bilgiler gelmişse, yargı da bu kararı vermiştir ve güvenlik güçlerine gidin alın demiştir.” ardından ilave etmişti: “bu kitap internet sitelerine girmiştir ve burada ne olduğu görülmüştür.” kitabın internet sitelerine nasıl girdiği başlı başına ayrı bir sorun. ama 2011’de ahmet şık’ın ne olduğunu göstermeye çalıştığı şey, o zaman erdoğan hükümeti için suç değildi ama bunu göstermeye çalışmak suçtu. hazırlanan bombanın malzemesiydi erdoğan hükümeti için. bomba, işlenen son derece vahim bir suçun teşhir edilmesiydi. hükümetle işbirliği içinde çalışan bir suç şebekesini şık açığa çıkardığı için hükümet başkanı bomba ve kitap eşleşmesi yapmıştı.

    bugün gazeteci ahmet şık, içinde hükümetin dâhil olduğu başka bir vahim suça işaret etme suçundan gene hapiste… ve akp ve türkiye başkanı, aradan altı buçuk yıl geçtikten sonra, ifade ve düşünce özgürlüğü gündeme gelince, “terörün ve teröristin bahçıvanları vardır. bu bahçıvanlar düşünce adamı diye bakılanlardır. onlar gazetelerinin köşelerinden orayı sularlar. oranın bahçıvanı olarak onları yetiştirirler. bir gün gelir bakarsınız bu insanlar karşınıza terörist olarak çıkarlar” diyerek, kitap-bomba eşdeğerliğini düşünce-terör eşdeğerliğiyle güçlendiriyor. bunu yaparken, tam da macron’un biraz önce işaret ettiği ab ilke ve değerleri ve en başta aihs ile türkiye’deki siyasal rejim arasındaki makasın giderek nasıl açıldığını sanki somut olarak kendisi göstermek istiyor.

    tayyip erdoğan’ı türkiye dönüşünde yandaş basın zafer çığlıkları içinde karşıladı. 1938’de münih’te hitler’le teslimiyet anlaşmasını imzaladıktan sonra ülkesine dönünce, büyük protestolar beklerken sevinç gösterileri ile karşılaşan fransa başbakanı daladier, uçaktan inerken şöyle mırıldanmış: “ah, sersemler, bir bilseler!” tayyip erdoğan, macron’un ne demek istediğini anlamak istemediğini söyledikten sonra alkışlanırken benzer bir düşünce aklından geçmiş olabilir mi?"

    http://www.birikimdergisi.com/…ilseler#.wlxvsoquk5t
hesabın var mı? giriş yap