16 entry daha
  • filmleriyle kalbimde hep farklı bir yerde olmuştur tony gatlif. hüznüyle tavan yaptırıp, kocaman gülümsemeli oyuncu seçimleriyle, müziğin başrolde veya fonda olduğu sahneleriyle yüzünüzdeki ifadenin ne olacağına karar verebilir.

    bir insanın ülkesinden, doğduğu topraklardan ayrılmak zorunda kalması, bitmeyen bir sürgün olgusuyla yaşamasının acısını tahmin edemezdim, pano* cam kenarında donakalmış vaziyetteyken gözünden akan yaşla bunu tek bir sahnede anlatabildi.

    sonra amca anlattı djam'a, insanın sürgünden ölebildiğini öğrendim. bir şekilde buna zorlanan insanları düşündükçe hala sahneyi izlerken ağladığım gibi ağlıyorum. o insanlar ülkelerinden gitmeyi hayal etmemişlerdi ki, bakmayın öyle yurtdışına giderken partiler verdiklerine, eğlenip güldüklerine, bu 'bok çukurundan' kurtulduklarına sevindiklerini söylediklerine, kimse isteyerek tercih etmedi nefes aldığı, hikayeler anlatabildiği yolları, kaldırımları, şehirleri bırakmayı. buna mecbur edildiler.

    çöp yığını gibi birikmiş şişme botlar, can yelekleri, birbirine girmiş tekneler, ancak bu kadar etkisizmiş gibi görünüp nefesini kesen, iç ve göz yakan sahnelerle anlatılabilirdi. bu açıdan dibine kadar da mesaj veren, misyon taşıyan bir film olmuş djam.

    ama sonra çok güzel bir şey söylüyor ya, işte evrensellik ve hayata dair söylediği en önemli şey burda sanki.

    --- spoiler ---

    - yaşıyoruz, burdayız! -

    --- spoiler ---

    ağlayarak izledim.
82 entry daha
hesabın var mı? giriş yap