81 entry daha
  • oldukça iç karartıcıydı, mekanlar, insanın ağzını açık bırakan yapaylıkta bir anne ve baba, vurdumduymazlık, gerilim yükseldikçe arada bir giren müzik, kar... çocuğun baştaki o sessiz, içli içli ağlaması çok sarsıcıydı, benim de gözlerim doldu izlerken. normal bir filmde boşanma arefesindeki böylesine uyumsuz, 'sevgisiz' bir çiftin nihayet hatalarını anlamalarını ve yeniden yakınlaşmalarını beklersiniz, ama bunda değil. arama kurtarma faaliyetleri bile inanılmaz ruhsuz. ortada olmadığı için suçlanan, aranmaya değer görülmeyen yine çocuk. yalnızca sevgisiz değil yavaş yavaş yanan bir mum gibi umutsuz da bir film. karakterlerden olayın nereye varacağını anlıyorsunuz. 2012'de maya zımbırtılarının gündem olduğu zamanda geçmesi, ukrayna olaylarının iyice tırmandığı zamanlara denk gelmesi de ayriyeten sıkıyor. (ikisini de haberlerden duyuyoruz)

    filmde seyircinin samimi bulabileceği neredeyse hiçbir karakter yok. sürekli eli telefonunda oğlunun ne giydiğini ya da evde olup olmadığını bile bilmeyen bir anne, oğluyla bir kere bile adam akıllı vakit geçirdiğini düşünmediğim, tam anlamıyla domuz bir baba. işin tuhafı bu insanlar daha 'mutlu' olmak istiyorlar ve bunun için başkalarıyla birlikteler.

    sevgilisiyle restorana gelen bir kadının bir başka adama numarasını vermesi de güzel bir detaydı, aynı şekilde torunu kaybolan ninenin, çocuk hakkında tek bir şey sormaması ve telefonunu bulduğuna sevinmesi gibi.

    aleksey'in anne babasına rağmen kurduğu, yaşamaya çalıştığı hayatın son izleri de odasındaki posterlerin sökülmesiyle silinmiş oldu. gerçek anlamda kayboldu, o kadar az gördük ki sanki hiç yaşamamış gibiydi.
85 entry daha
hesabın var mı? giriş yap