2 entry daha
  • 2003 yazında yaptığım iş.

    11-12 yaşındaydım. rahmetli muzaffer izgü'nün harika karakteri ökkeş'ten esinlenmiş, ihtiyaçtan değil de heyecan olsun diye bu işe girmiştim. kırmızı bir sepetim vardı, var gücümle bağırıp dikkat çekmeye çalışırdım. başlarda keyif alsam da sonraları tek başıma tüm ilçeyi dolaşmak sıkıcı gelmeye başlamıştı. yakıcı güneş, bağırmaktan ötürü yanan boğazım... yine de hemen pes etti, demesinler diye üç hafta kendi kendime veryansın ederek sürdürdüm. kendi çapımda iyi de satıyordum. son haftaya doğru işi iyice taşağa vurduğumu çok net hatırlıyorum, sahile gidip deniz kenarında denize bakarak 3-4 simit gömer, denize bakıp minik bedenime aldırış etmeden triplere girip iç çekerdim. güzel zamanlardı, o zamanlar bundan pek haberim yoktu.

    simit maceramın son günlerine doğru mahalleden bir eleman da benimle gelmek istedi, dünden razıydım. birkaç gün de onunla takıldım, son günde ise mahalleye dönerken kalan 10-11 simiti mahalledeki çocuklara dağıtıp işe noktayı koyduk. o sepet hâlâ daha annemin evinde. ben ise şu şu oldum demek isterdim ama bu hikâyenin b noktası başarı kıstaslarından çok uzak; zira bir baltaya sap olamadım. o çocuğun hayallerine ihanet ettim, denize bakıp geleceği güzelce düşleyen çocuğu karadeniz'in karanlık sularına gömdüm. kim bilir, truman'ın babasının çıkıp geldiği gibi, bir gün ansızın gelir belki.
166 entry daha
hesabın var mı? giriş yap