7 entry daha
  • herkes oyle sasirtan varsayim mi olur, bunu ben 6 yasımdan beri biliyorum ulan desin; beyni, nöronları ve aralarındaki bağları anlayarak ruh, benlik, bilinç ve özbilinç gib kavramları açıklayabilecegimizi anlatan bir kitaptır. ne gariptirki çok az kişi bu varsayıma inanır ve ona bağlı kalır. bu nedenle birazdan da açıklayacağım gibi hala bu hipotez insanların kabulu için yenidir.

    bir diğer yandan kitabı "ulan şimdi bir söz edecek yer yerinden oynayacak" diye okuyanlar için de kitap hayal kırıklıgı olmuştur. tabi ki kitabımız, felsefenin, dinin ve ya metafizikinki gibi iki satırda herşeyin kanıtlanabilecegini düşünen bünyelerde beton etkisi yapar. kitap sadece bu alana (neuroscience) bir giriş niteliği taşır. kitabı okuyacak kimse herkesi şok edecek açıklamalar beklememelidir. önünde sonunda kitap bilimsel bir kitaptır, adımlarını sağlam basma yanlısıdır.

    peki sizce neden bahsedilen hipotez neden şaşırtıcıdır? bilimsellik ve rasyonellik ile yoğrulmuş çağımızda boyle bir yaklaşım şaşırtıcı gelmemelidir, *. fakat hala kırılması gereken tabulardan biri, (ki felsefe, din ve siyaset bu tabuyu güçlendirmeye devam etmektedir) bazı şeylerin bilimsel olarak açıklanamayacağıdır. bilime saldırırken en sevilen klişe şudur çünkü; "daha ruh nedir, bilinç nedir onu açıklayamadınız!" derler. ve en tatlı şey ise kendinizin (burada beyninizin) ötesinde bir şey bulmak ve bağlanmaktir. (ne yani herşey beynin yansımaları mı olacaktı (!) )
    hemen şu entry'e bakalım; (bkz: #7533704) -bu yaklaşım sadece bu yazara ait değil emin olabilirsiniz. siz bilime inanacaksiniz, ama ruhun ve benliğin beyindeki nöronlardan oluştuguna hala inanmayacaksiniz. diger yandan bbc nin ünlü belgesellerinde bile beyinden bahsedilirken, "ruh diye bir sey nerde acaba hala bulunamadı" diye serzenişte bulunmalarını izleyebilirsiniz. bu da olayin siyasi boyutunu anlamanıza yardımcı olacaktir. (bknz: edit1)

    son olarak kitabın en önemli yaklaşımlarından biri de tanımlamalar içindir. crick, bilimin adimlarindan once konulan tanımların bilimsel ilerlemeye herhangi bir faydasi olamayacagini soyler. şöyle de örnekler, "1940 larda eğer gen in tanımını yapmaya çalışsaydik çakılır kalırdık. lakin buna takılmadan ilerledik ve size şu anda genin ne olduğunu ancak uzun bir çalışmayla anlatabiliyoruz. şimdi de aynı durumda olabiliriz, bilinç, benlik gibi kavramları tanımlamanın faydası yok, beynin nasıl çalıştığını kavramamız gerekiyor." israrla bu yaklaşımın da sıradan olmadığını belirtmem gerekir.

    kendini bilimin dediklerine bağlamış bünyelerde hayal kırıklıgı yaratsa da aslinda hipotez şaşırtıcıdır;

    -yuh artık yoksa hesap makinesi miyiz? ya bırak ya, tamam pentium 4 üz, tamam ya overclock da yaptık yiter ya!

    edit1: burda kastettiğim siyasal olarak da (yani bilim dışı) insanların böyle bir şaşırtan varsayım a inanması engellenmeye çalışılmaktadır. şaşırtan varsayım şaşırtmanın da ötesinde insanlar arasında destek bulamayabilir de.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap