13 entry daha
  • filmi sevip sevmediğime emin olamadım, ama çok garip bir hisle izlediğimi söyleyebilirim.

    bu filmden çok güzel görüntülerle dolu, farklı kimliği sebebiyle eziyet görüp dışlanan ama hayatta kalmaya çalışan bir karakter filmi çıkabilirdi, aslında filmin ilk başlarda verdiği izlenim de bu: doğayı seven, kimseye eziyet etmeyen, hayvanlara karşı sevgi, yakınlık dolu, çekingen, sıradan ve normal insanlara fiziken benzemediğinin farkında olan, ve bu sebeple ezilen tina bize böyle bir film izleyeceğimizi düşündürüyor, yağmur adam tarzında duygusal veya daha farklı duygusal, istismarcı türden bir film gibi. ancak sınır, insan kültürünü ve insan menfaatini temize çıkarmaya yeltenen her şeyi reddederek yönünü kendi türü, kendi menfaati ve kendi varoluşu üzerine kuran ve bundan dolayı özür diler, yaltaklanır tarzda insana kendini hissettirecek mesajlarla sürmeyi kenara bırakıyor, tam tersine filmin ortalarından itibaren yavaş yavaş ortaya çıkardığı karakterlerine ait gerçeklerle hem insan kültürü üzerine oldukça kötülük ve karamsarlık dolu tespitlerini sakin sakin dile getirirken tina ve vore'nin kendi türü ve varoluşu üzerine içinde iyiliğin barınmadığı, suçu da öven ve vore'nin söyleyişiyle "sert" bir dünyaya doğru tina'nın attığı yumuşak, çekingen ama yine de kararlı adımlarla bitiyor.

    iyiliği ya da kötülüğü insan kültürünün menfaatlerine göre belirlenmeyen; farklılığı, kendi gibi olmayı öne çıkaran ve kendi kendisi olmanın keyfini süren ve insanı ufukta kaybeden, ilgi çekici, rahatsız edici, insanı afallatan bir film sınır.(2018/isveç/border)
33 entry daha
hesabın var mı? giriş yap