8 entry daha
  • karşıyaka belediye başkanı. daha önce ekşi sözlük'le buluşmasına katılmak için form doldurmuştum ama dönüş yapmadıkları için katılamadım. bu konuda ekşi sözlük'e ziyadesiyle kırgın olduğumu belirtmek istiyorum.

    tunç soyer'le ilgili açılan başlığa beklentilerimi yazmıştım, bari ilçemize de uğrayalım. öncelikle cemil tugay'dan ilk beklentim önceki başkandan kalan etli ekmekçi tayfaya kısa süre içinde yol vermesi. çünkü onlar karşıyaka'ya cevat durak'ı bile arattılar. cevat başkanımın ne kadar dünyalık yaptığını bilmeme rağmen söylüyorum bunları. nergiz'deki esnaf akrabası ve onun arkadaşları bile müteahhit olmuştu başkanımın sayesinde. konya tayfa maalesef o günleri bile arattı.

    ilk olarak; stat konusunda doğru bir çıkış yaparak, yalı'ya yapılması planlanan karşıyaka stadı'na engel olmayacağını belirtti. burada tabii ki tek sorun belediye değil. özellikle orada bir stat varken gidip oradan ev alan 120 yaş ortalamasına sahip karşıyakalılar, rahatlarının bozulmasını istemiyorlar. yine de belediye başkanı'nın stat konusunda taraftarı ve kulübü anlaması olumlu. umarız en kısa sürede çözülür bu iş.

    stat konusuna gelmişken, karşıyaka'nın yaşayan en büyük değeri karşıyaka spor kulübü'dür. bu tartışmaya kapalı bir konu. dolayısıyla bu kulübün değerini anlamayan hüseyin mutlu akpınar döneminde camia zor günler geçirdi. paraşütsüz en dip profesyonel lige kadar düştü. şimdi sorsak eski başkana saatlerce anlatır şunu yaptım bunu yaptım diye ama ortada bir gerçek var; karşıyaka futbolda bugün 3. ligde. 100 yıllık bir camia tff 1. lig'den, 3. lig'e kadar düşüyorsa dönemim belediye başkanı sorgulanır. siz kulübe değer verin, çoluğu çocuğu spora yönlendirin.

    çoluk - çocuk, spor demişken yukarıda arkadaşın bahsettiği proje kesinlikle çok akıllıca. sanırım evde 13 - 14 yaşlarında wolfteam oynayan bir çocuk var. izmir spor turizminden çok ekmek yiyemiyor. böyle bir projeyi başarıya ulaştırmak ilerleyen yıllarda oluşacak e-spor turizminin kaymağını karşıyaka'ya çeker. biz yaşamayı sevsek de bugün karşıyaka'da herhangi bir turizm potansiyeli olmadığı için bu alan iyice değerli hale geliyor.

    biraz da kent problemlerine gelelim. batılılık, çağdaşlık, medeniyet, cumhuriyet, laiklik, huzur... karşıyaka'da yaşayanlar ağızlarından bunları hiç düşürmezler. peki gerçekten yaşam kalitemiz bunları ağzımızdan düşürmeyeceğimiz seviyede mi? bence değil. açıkçası çarşı'ya gitmek istemiyorum. her yer bir kaos. 2002 - 2008 yılları arasında ev ile dershane arasında geçen hayatımın en kilit noktasıydı. doğrusunu söylemek gerekirse iskele'nin üstünde bir banka şubesinin olması bile garip geliyor bana. yukarıda adı geçen tilla'lar, churchil'ler sahilden kaldırılmışken, sahilde kalan tek yapının üstünde banka şubesi var. sahilin geri kalanı da seyyar satıcı ve falcı istilasına uğramış durumda zaten.

    biraz da bostanlı'ya bakalım. yavaş yavaş alsancak burjuvalarını bile kendine çekmeye başlayan semt. bana göre karşıyaka'nın en güzel yeri. lakin sayın başkan bostanlı'ya öküz açtılar. sonra neden kapandığı da malum. yani bostanlı'yı izmir'in yeni alsancak'ı haline getirmeye çalışmak iyi bir fikir olabilir ama orası barlar sokağı olamayacak kadar sakin bir yaşam alanıydı aynı zamanda. gece gece saçma sapan abes kıyafetlerle bangır bangır müzik yapan yerler şehrin bu kadar içinde olur mu? maalesef sizden önceki belediye her bar açıyorum diyene onay verdi ve bostanlı'nın ana karakteri olan dinginlik ve rahatlık yerini eller havaya eğlence anlayışına bıraktı. hem de buraya arabanı park edemezsin bizim bölgemiz diyen mekan işletmecelerine...

    aynı zamanda bostanlı'da konsomatris gibi meyhane masaları arasında dolaşmak istemediğimizi de tunç soyer için açılan başlıkta yazmıştım. ben muhafazakar bir insanım, tam oradan geçtiğimde yanımda rakı tokuştururken allah korusun ağzıma sıçrasa hesabını kim verecek? neyse şimdi sözlüktekiler bunu gerçek algılayıp mesaj atacaklar bana ama meyhane masalarının yola kadar inmesi ciddi bir sorun.

    bir de çağdaş geçinen temizlik düşmanları var. bunlar maalesef dört adım ileride çöp kutusu olsa da ayakları kopmuşçasına çöplerini yere atarlar. bunlar maalesef eğitilemiyorlar. o yüzden iş belediyeye düşüyor. ya insanlar temiz bir yerde yaşamak için ilk önce kirletmemeleri gerektiğini öğrenecekler ya da belediye temizleyecek.

    ayrıca, kıyı şeridini bir kenara bırakırsak; şemikler, nergiz, örnekköy, gibi yerleri de öksüz bırakmayın. orada yaşayanlar da hizmet bekliyor. zaten karşıyaka dediğimiz yer artık bir avuç. karşıyaka'yı bir plastik cerrah gibi ele alın. şimdi bir hastanız gelse liposuction istese, karnı sarksa hoş olur mu? bence olmaz, ona bir de karın germe lazım. doktorluğunuz gibi bir belediyecilik anlayışınız olması temennisiyle...

    ekşi'ye not: bu ara iletişim bilgilerime sahip çıkın. yoksa bütün işletmeciler ve eski başkanlar peşime düşecek *

    edit: altta bana cevap veren matematik ve biyoloji dersi almamis arkadas icin yeni bir entry hazirlamaya gerek duymadim. 29 yasinda ergen kalan var mi acaba merak ettim? geri kalani icin ikili tartismanin yeri, bir kisinin basliginin alti degil. uzatmiyorum.
446 entry daha
hesabın var mı? giriş yap