3 entry daha
  • duhâ sûresi, islâm güneşinin yükselişini sembolize eden kuşluk vaktiyle küfür ve şirk döneminin, bitmeye yüz tutmuş karanlık bir geceyi andıran haline yeminle başlar. allah’ın hz. peygamber’i terketmediği ve kendisine darılmadığı bildirilir. hz. peygamber’i yakın bir gelecekte büyük başarıların beklediği, peygamberlik görevinin sonunun başlangıcından daha hayırlı olacağı müjdelenir. aslında hz. peygamber annesiz babasız büyüyen bir yetimken rabbi kendisini koruyup kollamış ve ona peygamberlik vermiştir. artık rabbin desteğinden uzak kalması ve terkedilmiş bir duruma düşmesi söz konusu değildir.

    sûrenin ikinci yarısındaki âyetler ilk nazarda bir başa kakma üslûbu taşır gibiyse de dikkatle incelendiğinde böyle olmadığı görülür. daha önce verilen nimetlerden söz edilmesi başa kakma değil peygamberlikten sonra verilecek nimetlerin daha öncekilerle kıyaslanamayacak kadar büyük olduğunu anlatmak içindir. nübüvvetten önce resulünü kimseye muhtaç etmeyen allah nübüvvetten sonra mı yüz üstü bırakacaktır. artık bir peygamberden beklenen görevleri yerine getirmesi, yetime, kimsesize sahip çıkması, ihtiyacı olanları eli boş çevirmemesi gerektiği belirtilir. sûre, rabbin nimetlerini dile getirmeyi emreden bir âyetle son bulur. bundan da en büyük nimet olan islâm dininin tebliğ ve tâlim edilmesi istendiği sonucu çıkarılmalıdır.

    bu özellikleri ve muhtevasıyla sûre yalnız hz. peygamber için değil her zaman ve her yerde bütün müslümanlar için büyük bir mânevî güç ve moral kaynağıdır.
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap