3 entry daha
  • ben kaldım bunlarda.

    doğrudur, maçını izlersin, çekirdeğini çitlersin... o tarz şeylere pek takılan olmaz üniversite yurtlarında. ama hoca diye başına diktikleri adamları sorgulamaya başlarsan, işte o zaman kopuş başlar. hoca diye diktiklerinin de büyük kısmı zaten liseden sonra okumamış, sülümancılar olmasa pek bir baltaya sap olamayacak tiplerdir.

    çok sayıda insanla birlikte kalmanın, ortak yaşam sürmenin, bir kişiye katacağı çok şey vardır elbet. ama bu süleymancılığın kerametinden değildir. tahammül sınırların genişler, çok azla yetinmeyi öğrenirsin, birlikte yaşam sürmenin azami gerekliliklerinin farkına varırsın, hakiki dostlar edinirsin... bunlar olağan şeyler.

    ama bunların bir de götürdükleri vardır. 20-25 yaşına gelmiş adamları zorla namaza, ibadetlere (bkz: rabıta, çağırırlar. parmakla verdikleri bal karşılığı, özgürlüğünüzü elinizden alırlar. ders çalışmanız gerekiyordur, illa ibadet derler. kendilerince haklılardır da, asıl sınav öteki taraftadır. eyvallah, diyelim ki haklısın. buna karar vermek benim hakkım değil mi? diye soramazsın elbet. yurtta kalıyorsan, orası otel değildir, hakkını vermek zorundasındır.

    çoğu kişi zaten çekirdekten yetişmedir, üniversitede yurda yerleşenlere çok olumlu bakmazlar. bu noktada bir mobbinge falan maruz kalmadım ama üniversitede yurtlara yerleşenlere "gidici" gözüyle bakarlardı ki onları da haksız çıkarmadım.

    çünkü yurtlara "bağımlı" olanları, yönetmesi çok daha kolaydır. ailesine şikayet etmekle tehdit edersin, yurttan atmakla tehdit edersin... sopa-havuç politikasıyla çok rahat parmağına dolarsın.

    bu sırada yurtta kalan gençler, bu akıl ve mantık dışı düzene alışırlar. iyi bir üniversitede derslerinde devamlılık göstermek, iyi bir ortalamayla mezun olmak, ilişkiler geliştirmek vs zor işlerdir bunlar. halbuki yurt sıcaktır. gezersin, tozarsın, bütün gününü bilgisayar başında oyun oynayıp dizi izleyerek geçirebilirsin. derslerden kalınca da "asıl sınav öteki tarafta" dersin, "bizim halil abi vardı, o mesela 7 senedir okuyor" dersin... bahaneler hazırdır. türkiyenin en iyi üniversitelerini kazanıp, oralarda doğru dürüst bir şey öğrenmeden senelerini tüketen gençler... üzülüyorum düşündükçe.

    bir de bu yurtların ciddi sorunları olur. bırakın depremi, yakınından kamyon geçince gümbür gümbür sallanan yurtları vardır süleymancıların. belediyelerle genelde iyi geçinirler, oy vaadi karşılığında, imtiyazları koparırlar. bu yüzden de güvenliğe çok fazla yatırım yapmazlar. zaten fakir fukara çocukları kalır buralarda, dolayısıyla gelirlerin asıl kısmı burada kalan çocuklardan gelmez. esnaflardan, iş adamlarından para koparırlar.

    bu yurtlara çoğu kişi, muhtaç olduğu için girer. duygusal bağlar kurabilirler, bu gayet normal. ama muhtaç oldukları gerçeğini değiştirmez bu. burada kaldığım süre zarfında yıllık verdiğim parayla, devlet yurtlarında iki ay bile kalamıyordum, ona göre yapın hesabınızı.

    bu ülkede devlet istese, tüm cemaatleri sadece bir kaç senede siler süpürür. hem de hiç güç kullanmadan, kimseyi zorlamadan. ama düşünün ki bir kişinin verdiği bir mesajla yüz binlerce oyu bir gecede akıtıyorsunuz, bundan istifade etmek istemez misiniz? kararlı olunursa, mücadele yöntemi çok basittir. yoksul durumdaki öğrenciler için, düşük ücretli, güvenli ve insani standartlarda yurtlar yapmak.

    bulaşmayın cemaatlere gençler. maalesef bizim ülkemizde, herkes her şeyden sorumlu tutulabiliyor. az paraya yeterince rahat bir yer bulduk diye kendinizi bu ortamlara alıştırmayın. sefalet çekin, baraka gibi evlerde 5-6 kişi kalın ama özgürlüğünüzü ve daha da önemlisi, aklınızı, vicdanınızı bunlara teslim etmeyin. biraz da cesur olun. sıkıntılar yaşayınca hemen pes etmeyin. konfor alanınıza sığınmak için, yeni tecrübeler edinme fırsatını kaçırmayın.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap