36 entry daha
  • bazen ruhumuzun cektigi aciyi bedenimiz tasiyamaz. bazen gozlerimiz bizi aldatir, ciplakligin bile icinde yalanlar, yaniltmacalar olur. bazen o kadar yalniz basimiza kitap okuruz ki, karsimiza biri cikinca dinlemese bile gevezeligimiz tutar, anlatmak anlatmak isteriz, dinlemedigini bildigimiz halde.

    bazen en basiti anlamak cok daha zordur, cunku en temeli anlamis olsaydik, belki hayatin anlami nedir diye sorgulamazdik. deconstructionism belki bizi bu kadar caresizlige suruklemezdi.

    peki bu dunyada neyi bulamiyoruz ki aya, marsa gitmek istiyoruz? orda neyi bulacagiz, kendimizi nasil tamamlayacagiz? icimizdeki eksiklik, narsistligimizden mi? benim gibi bi cevherin nasil kiymetini bilmez bu dunya diye hayiflanmamizdan mi?

    bazen o kadar mukemmeliyetci oluruz ki, cumlelerimizin sonunu getiremeyiz, dusuncelerimizin kristalligine yakismayan kelimeler kullanmamak icin - iste o zaman bizim cumlelerimizi baskalari siradan ve yakismayan kelimelerle tamamlar, o cumleler ve o dusunceler onlarin olur.

    ve en buyuk soru - existentialismin ozu - bir tiyatro sahnesi mi dunya, ve biz de oyunculari shakespeare'in dedigi gibi? ve olmak ya da olmamak... 40 yasinda intihar etmenin nedenleri... kimi icin o bedene tapmak kimi icin o bedenden olesiye nefret etmek.

    darwinist bi bakis acisiyla dunyanin sonunu anlatmis mike leigh. waking life, what the bleep ve naked sanirim bi izledikten sonra hayata ayni bakamayacagimiz filmler trilogy'sini olusturuyor.
286 entry daha
hesabın var mı? giriş yap