14 entry daha
  • guzel lan! vallahi guzel!

    simdi ben niye boyle bir giris yaptim? cunku sagda solda albume 'corey taylor koskoca slipknot'u stone sour'a cevirmis', 'sert olmamis', 'slipknot bu degil' gibi yorumlar gordum. herhangi bir konuda yorum olarak 'cop' yazan insanlari zaten genel olarak ciddiye almiyorum ama onlardan da gordum. ben de yok jordison'in ayrilisiydi, yok gray chapter'di, yok chris fehn meselesiydi falan derken aslinda slipknot'dan umidimi kesmistim. tum bunlari toplayip da albumu dinledigimde bir yerden sonra refleks olarak agzimdan ilk bu kelimeler cikti "guzel lan! vallahi guzel!". hele nero forte'yi dinleyince bildigin yillardir gormedigim bir arkadasimla gorusmusum gibi sevindim.

    albumde toplam 14 sarki var. 10. sarki olan spiders'a kadar album bildigin ates ediyor. kah otomatik silah gibi (nero forte), kah belli araliklarla hizli atislar yapan semi-automatic silah gibi (critical darling), kah yavas ama vurdugu yeri komple cokerten havan topu gibi (a liar's funeral). buraya kadar yuzumde salak bir gulus ile dinledim albumu. burada ozellikle nero forte'yi on planda tutuyorum cunku gercekten parlamayi basariyor. ve bunun bu kadar onemli bir olay olmasinin sebebi 10. sarkiya kadar olan sarkilarin hepsinin aslinda cok kaliteli olmasi. yukarida saydiklarimin disinda unsainted, birth of the cruel ve red flag hep albumde on planda olabilmeyi basaran sarkilar. bunlar da zaten araya atmosfer olusturmak amaci ile serpistirilen yaklasik 1 dakikalik sarkilari saymazsak 10. sarkiya kadar albumun etini kemigi olusturuyor.

    peki niye hep 10. sarkiya kadar diyorum? cunku butun deneysel calismalar 10. sarkidan sonrasina saklanmis ve hem albumun icinde, hem de genel slipknot diskografisine gore bayagi farkli sarkilar. spiders bunlarin ilki. begendim mi begenmedim mi gercekten anlamadim. belki albumu butun olarak dinledigim icin anlamadim cunku tum bu karanlik ve ofkeli atmosferin icerisinde bir anda, biraz neseli gibi, biraz garip, biraz tedirgin edici bir melodi ile karsiniza cikiyor. bu melodi sarkidan hemen once yine atmosfer belirlemek icin kullanilan 54 saniyelik what's next ile yavastan yolu yapilarak geliyor ama bunun oncesindeki red flag yine hayvan-gibi-ates-edengiller'den oldugu icin sadece biraz 'noluyoruz yaw' tepkisi verdiriyor. bu da slipknot icin normal bir tepki aslinda ama o garip melodi devam edip ustune corey taylor'in tekinsiz bir clean vokali ile sarkiya donusuyor. aslinda kullandigim sifatlara bakiyorum da: garip, tedirgin edici, tekinsiz. bunlar hep slipknot'a uygun sifatlar. sarki da dinlerken her an size biri gelip arkadan tokat vuracak gibi hissettiriyor (bunun albumdeki muadili corey taylor'in bir anda okuz gibi bogurmesi). bu garip sarki ile album bir an farklilasiyor, atmosferi degisiyor. daha oncesinde o kesin ve hedefe kilitlenmis ofke yerini her an olay cikabilir tedirginligine birakiyor. 11. sarki olan orphan'da yine ara ara olay cikiyor ama 12. sarki olan my pain'de yine garip deneysellikler olunca sanki orphan biraz arada kaldi gibi geldi bana. ıki cok farkli sarkinin arasinda benim icin pek on plana cikamadi simdilik. tabi albumu dinledikce belli oluyor bazi sarkilarin degerleri. my pain ise oyle bir giris yapti ki bir an acaba gecenlerde cikan rammstein albumundeki surprizli puppe gibi bir sey mi geliyor diye dusundum ama gelmedi. bu sarki da biraz 'sey' olmus acikcasi. corey abimiz bazi dertlerini anlatmis sanki bize gibi de muzikal olarak 'ne gerek vardi ki buna simdi?' gibi oluyor biraz. tabi soylemeden gecmek olmaz corey taylor oyle muhtesem, insanustu bir performans gostermis ki bu albumde, onun cani sag olsun deyerek kabul ettim my pain'i de. herhalde grup uyeleri de ayni sekilde dusunmus. sonra not long for this world ile tekrar yavas yavas tempoyu yukseltip solway firth ile yine atesli silahlara gecip fuze atarak bitiriyorlar.

    not long for this world bu albumde bir stone sour sarkisina en fazla benzeyen sarki deyebilirim. tabi ben azili bir stone sour fani olarak cok begendim. (stone sour'u merak eden varsa ozellikle house of gold and bones'u tavsiye ederim. ıki parcalik bir konsept album olarak her seyiyle duydugum en iyi albumlerden biri oldugunu soyleyebilirim.) fakat we are not your kind'in kesinlikle stone sour tarzi ile hic alakasi yok. corey taylor'u bu album yuzunden 'slipknot'u stone sour'a dondurmus' diye suclayan biri varsa hayatinda hic oturup da stone sour albumu dinlememistir ve buyuk ihtimalle joey jordison, chris fehn ve jim root ile olan gerginliklerden dolayi corey taylor'a kizip ezbere elestiri yapiyordur. ki corey taylor'da bu albumde bu elestirilere cevap verircesine performans gosteriyor. gitarlar zaten her zamanki gibi cok iyi. sonisphere 2011'de sahne arkasindan su calip izleyicilere atarak turk metalciler nezdinde kahraman statusune erisen sid wilson da keza guzel katkilar yapmis yine. sadece jordison'un eksikligini ben hala hissediyorum. o da yeni - gerci yeniligi de kalmadi artik - davulcunun kotu olmasindan degil, goze batmiyor yani. aslinda sikintisi da bu; goze batmiyor, jordison gibi anormallikler ile one cikmiyor. adam iyi bir metal grubu davulcusu, ama iste jordison bunun fazlasiydi.

    sonuc olarak we are not your kind basarili bir slipknot albumudur. zaten okudugum muzik elestirmenleri de albumu goklere cikarmis. fanlar da memnun gibi simdilik. ben kisisel olarak olmus bu album deyebilirim. hazir rammstein da yeni album cikarmisken yine sonisphere gibi bir festival duzelense de slipknot ile farkli gunlerin headlinerlari olsalar. yillar sonra manowar geldi, gittik, guzeldi. devamini bekliyoruz.
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap