52 entry daha
  • çünkü ülkece yurtdışının muazzam olduğunu sanıyoruz. bariz toplumsal kompleks bu olay. akp ise bu kompleksi körükledikçe körüklüyor yaptıklarıyla.

    halbuki, yurtdışına gelince insan kendi ülkesinden daha alt statüde hayatına başlıyor. yani, koskoca bir sıfır oluyor burada. hiçbir şeye sahip olamadığı bir ortamda, her şeyi yeniden yaratarak devam ediyor. tabii bunu yaparken, koca koca adamların fırsatını bulsa alnına yapıştıracağı greencard ya da mavi kart ya da oturum izni gibi durumlar sizi engelliyor, sistem size otomatikman: “hayırdır gardaş, sen burayı kendi ahırın mı sandın?” çekiyor. “yaşamak istiyoruz çok basit,” mottosuyla yurtdışına çıkan ve elindeki sıfırı arttırmaya çalışan kişi, koca bir hayalkırıklığına uğruyor sonrasında. içindeki “kurtuldum lan,” hissi onu bırakıyor, yerine “ben neden burdayım ameke” geliyor.

    aslında bu son hisle savaşmanın da belirli bir kaidesi kuralı var: yurtdışında yaşadığını, her şeyin mükemmel ötesi olduğunu gösteren bir takım görsel şovlarla, senin yerinde olmak isteyenleri körüklüyor, bir nevi “baaaaaağk benim yeşil kaaarrrrttttıığğğm vaaaar, sennniiinn hiiiç oldu mu olluuğm?” diyerek, ne kadar zor bir işi başardığını kendi kendine telkin ediyor ve burada sıfır ile yaşamaya, motivasyonunu arttırmaya çalışıyorsun.

    sonrası da işte şizofreni. her şey mükemmel sanmak. oğlum yurtdışı efso, insan hakları filan harika, demek. ilk ırkçılık tepkisinde ise aslında insan hakları filan efso, ama insanlar iyi değil deyip, seni inandırdıkları hakların birini bile görmeden, soyut olarak ona tutunup yaşamak. yani aşağısı-yukarısı boktan. keşke yurtdışında yaşamak için gösterdiğimiz enerjinin binde birini ülke için gösterseydik de her şeyin nasıl değiştiğini tecrübe etseydik. ama insan işte, kolay olana meylediyor.

    “baaaağğk beniiiiiiğğğmmm oturum isssniiim vaaaağrrr sanaaa daaa gösteriiiyiiiiiğm miiiiğ?”

    (bkz: dangalaklık)
254 entry daha
hesabın var mı? giriş yap