216 entry daha
  • taha akyol bugün kösesini nobel barıs ödülü sahibi, güney afrika'da ezilmisler adına mücadele vermis din adamı desmond tutu'nun bir zamanlar the guardian'da tam metni yayınlanan konusmasına ayırmıs.

    "apartheid rejimine karşı en büyük destekçilerimiz yahudilerdi. hakları çiğnenmiş, sesleri kısılmış insanların yanında yer alıp adaletsizliğe, baskıya ve kötülüğe adeta içgüdüsel olarak karşı çıkarlardı. kendimi yahudilerle birlikte hissetmeye güçlü şekilde devam ettim. güney afrika'daki 'soykırım merkezi'nin destekçilerinden biriyim. israil'in güvenli sınırlara sahip olması gerektiğine de inanıyorum.
    anlaşılmaz ve haklı görülemez olan şey, israil'in kendi varlığını güven altına almak için başka halklara yaptıklarıdır. kutsal topraklar'a yaptığım son gezide çok derin şekilde üzüldüm; burası bana güney afrika'da biz siyahi insanlara yapılanları çok hatırlattı. filistinlilerin kontrol noktalarında ve yol kavşaklarında maruz kaldıkları aşağılanmayı gördüm; aynen beyaz polislerin bizi etrafta serbestçe dolaşmaktan alıkoymalarında olduğu gibi acı çekiyorlardı.
    kudüs'teki anglikan piskoposunun kilisesine gittim. buradaki yahudi yerleşkelerine işaret ederken sesi ağlamaklı idi(...) yahudi israilliler tarafından işgal edilmiş evlerini bana gösteren filistinlilerle tanıştım. sabil ekümenik merkezi'nin başkanı kanon naim ateek de eliyle işaret ederek şöyle dedi:
    - bizim evimiz buradaydı. buradan zorla çıkarıldık; şimdi içinde israilli yahudiler oturuyor.
    kalbim acıyor. neden hafızalarımız bu kadar zayıf diye soruyorum. yahudi kardeşlerimiz ve kız kardeşlerimiz yaşadıkları aşağılanmayı unuttular mı? kendi tarihlerinde maruz kaldıkları toplu cezalandırmaları, ev yıkımlarını bu kadar çabuk mu unuttular? derin ve onurlu dini geleneklerine sırt mı çevirdiler? tanrı'nın ezilenlere derinden şefkat gösterdiğini bilmiyorlar mı?
    israil hiçbir zaman başka insanları ezerek gerçek bir güvenlik ve huzura kavuşamayacaktır. intihar bombacılarını ve nefretle eğitilmiş genç zihinlerin çarpıklığını lanetliyoruz; ama aynı zamanda işgal altındaki topraklardaki askeri saldırıları ve ambulansların yaralılara ulaşmasına izin vermeyen insanlık dışı zihniyeti de lanetliyoruz.
    son günlerdeki askerî harekât, kesinlikle öngörüyorum ki, israillilerin istediği güvenliği ve barışı sağlamayacak; sadece düşmanlığı daha koyulaştıracak(...) adalete dayalı bir barışın yolu tüm işgal edilmiş topraklardan çekilmek ve bu topraklarda, israil ile yan yana, güvenli sınırlara sahip işleyebilir bir filistin devletinin kurulmasıdır(...)
    eğer barış güney afrika'ya gelebildiyse, neden kutsal topraklar'a da gelemesin?
    ama benim gibi siz de biliyorsunuz ki, israil devleti abd'de güçlü bir kaidenin üzerinde oturuyor ve onu eleştirmek, hemen antisemit diye suçlanmaya sebep oluyor, sanki filistinliler de semit (sami ırkından) değilmiş gibi. ben, beyazların yaptığı deliliklere rağmen, beyaz-karşıtı bile değilim. peki ama acaba israil nasıl olmuştu da apartheid rejimiyle güvenlik alanında işbirliği kurmuştu?
    bu ülkede (amerika'da) yanlışa yanlış demeye korkuyorlar, çünkü yahudi lobisi güçlü, çok güçlü! öyleyse ne yapalım? allah aşkına, bu dünya tanrı'nın dünyası. ahlaki bir evrende yaşıyoruz. apartheid devleti de çok güçlüydü, ama artık yok. hitler, mussolini, stalin, pinochet, miloseviç ve idi amin de çok güçlüydüler, ama sonunda hepsi toprak oldu.
    adaletsizlik ve zulüm hiçbir zaman galip gelmeyecektir. güç sahipleri, tanrı'nın güçlülere verdiği turnusol testini hatırlamalılar: fakirlere, açlara, sesi kesilmişlere nasıl davrandınız? tanrı, buna göre hüküm verir..."

    metnin orjinali için..
    http://www.guardian.co.uk/…t/0,10551,706911,00.html
6563 entry daha
hesabın var mı? giriş yap